Názım’ın mezarını getirilme zamanı

GAZETECİ-Yazar Orhan Karaveli'nin ‘‘Tanıdığım Názım Hikmet’’ (Pergamon Yayını) kitabı dün çıktı.

Názım'ı tanımak isteyenler için başlı başına belgelere dayalı ayrıntılı bir çalışma.

Karaveli, Názım'la konuşan son Türk gazetecisi. Bu nedenle kitabını, Moskova'ya birlikte gittiği merhum Ömer Sami Coşar'a ithaf ediyor.

Názım Hikmet'le ilgili birçok bilinmez ortaya çıkıyor. Örneğin; Atatürk'ün ‘‘... Başını yakmaya çalışıyorlar. Ben tanırım, mert oğlandır o’’, İnönü'nün ‘‘Názım'ın hapiste olmasına canım yanıyor’’ dediğini; buna karşılık 1977'de MC hükümetinin Kültür Bakanı Prof. Rıfkı Danışman'ın ‘‘Názım Hikmet için anma töreni düzenlemek suçtur!..’’ diye konuştuğunu öğreniyoruz.

‘‘Çalkantılı bir tarih sürecinde yurtsever ama deneyimsiz bir şair delikanlı, işte bu müthiş hengamede yönünü bulmaya çalışmış ve Kurtuluş Savaşımıza katılmak amacıyla çıktığı çileli yolda kader onu komünizmin kábesine sürüklemiştir’’ diyen Karaevli şu öneride bulunuyor:

‘‘Şairin kemikleri, bir şiirindeki apaçık vasiyeti uyarınca 42 yıl önce bana bizzat yansıttığı ‘‘... öldüğüme yanmam da buralarda gömerler ona yanarım...’’ endişesi dikkate alınarak çok sevdiği Anadolusuna getirilmeli ve bir ‘‘köy mezarlığı’’nda toprağa verilmelidir. Bir 40 yıl daha beklemeden.’’

Bu hepimize düşen bir görev olmalı değil mi?

Neden öpmesinler

DÜNKÜ ‘‘AB ülkeleri bizi neden öpüyorlar’’
yazımıza karşı Londra'dan Dr. D.Turgay Altılar şu görüşleri iletiyor:

‘‘Avrupalı olmanın ortak özelliği analitik düşünmektir. Tayyip Erdoğan'ı neden bağırlarına bastıkları konusunda tüm sonuçlar onlara avantaj sağlıyor da ondan demek doğru olacaktır.

Merak etmeyecek kadar çok iyi tanıyorlar. O kadar ki dış politika deneyimsizliğini çok iyi biliyorlar, ağzından laf kapıp yeni açılımlar bulmaya çalışıyorlar.

Yol yakınken aklını çelip dış politika doğrularımızı değiştirmek istiyorlar.

AB'nin gelişme raporunda bahsi geçen şahsı benimsediklerini söylüyorlar. Çünkü, Anayasa Mahkemesi'nin olası genel başkanlıktan düşürmesi durumunda AB'ye sokmamak için yeni nedenleri olacak. Seçilen adamımıza hakkını vermiyorsunuz diyecek.

Ordu ile AKP arasındaki ince gerilimde AKP'ye destek verip o meşhur ‘‘ordu etkisi azalmalı’’ savlarını yerine getirmek istiyorlar. Bir aksilik olursa 'askerler istemedi' olacak.

'Müslüman demokratlar' kavramını tartışmaya açıp 'laiklik' prensibimizi sarsıyorlar. Biliyorlar ki, üzerine gidilirse böyle bir açılım bizim iç dengelerimizi bozar ama onların 'Hıristiyan demokrat' gibi ucube kavramlarına bizi yaklaştırır.

Erdoğan 'başrolde benim' diyor. Anayasa Mahkemesi'ne baskı oluşturuyor.

Benim bu konular arasında en üzüldüğüm nokta, bir Allah'ın kulunun ‘‘Bizim ulusal çatımız laikliktir, demokrasi dine bağlı tanımlanmaz, demokratın da dini kendisiyle Allah/Tanrı arasında özeldir, bir başkasını ilgilendirmez’’ demiyor olması.

Perşembenin gelişi

AKP'nin önderleri ‘‘gerginliği artırmanın gereği yok’’ diyor ama her şey lafta kalıyor. Alıştırarak kaşıyorlar. Ne yazık ki, gerçek yüzleri ortaya çıkıyor. Bir hafta olmadan testi çatladı.

TÜRBAN protokole giriyor; Bülent Arınç, Türkiye'yi kaşıyor. Devlet Bakanı Prof. Mehmet Aydın, ‘‘İnşallah türban sorunu kalkacak. Kaldıracağız demiyorum, kalkacak diyorum’’ diyor.

BİR okurumuzdan: Erdoğan ‘‘AGSP, AB ve Kıbrıs birbirine bağlıdır, üçü bir arada görüşülebilir’’ diyor. Çok yakında Ege sorununu da buna bağlarlarsa şaşmayın.

CUMHURİYET'te, Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Ankara Şubesi'nce önceki akşam Hilton'da verilen iftar yemeğinden sonra namaz yeri bulunmasına rağmen lobide 'toplu namaz' fotoğrafı yer alıyor.

ANTALYA'dan Ali Özdemir, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü Sosyal Tesisleri'ne oğlunun düğünü nedeniyle yer tahsisi yapılması için başvuruyor. Kendisine, AKP'nin iktidar olduğunu, sosyal tesislerin kapatılabileceğini, eğlencelerin yasaklanabileceğini, bu nedenle de bu tip düzenlemelere salon tahsisini durdurduklarını söylüyorlar. Özdemir, ‘‘Tepedekiler ne söylüyor, taban ne yapıyor? Antalya böyle olursa Anadolu'da neler olabilir; düşünmek bile istemiyorum’’ diye tepkisini dile getiriyor.

ALMAN hükümet sözcüsü ‘‘Bela Anda, Erdoğan-Schröder görüşmesinde Türkiye'deki Alman vakıf temsilcilerinin yargılanma sürecinin de ele alındığı, ancak gizlilik nedeniyle bu konuda daha başka bilgi veremeyeceğini belirtti’’ diyor. Kamuoyundan bir şeyler mi gizleniyor?

Olanlara niye şaşırıyoruz, perşembenin gelişi çarşambadan belli değil miydi?

Vekil yeminini değiştirin

ATATÜRK
ilke ve inkılaplarına uyulmayan bir ülkede, bu ilkelere uyacağım diye yalan yere neden yemin edilir?

Yakında Cumhurbaşkanı'nı, paşaları kara çarşaflı eşler de uğurlarsa şaşmayacağız. Tayyip Erdoğan'ın, milletvekillerini lojmanlardan kaçırtmasının nedeni işte bunlar.

Lütfen bu yemini değiştirin! Atatürk ilke ve inkılapları ile alay etmeyin.

E. SOYSAL-İSTANBUL

Biliyor musunuz

ANKARA Kebapçılar Derneği Başkanı AKP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Özlek'in 5 eşi olduğunu...

ADAYLIĞI Kayseri'den Ankara'ya kaydırılan AKP Milletvekili Salih Kapusuz'un, Abdüllatif Şener'ın bakan, Bülent Arınç'ın da Meclis Başkanı olması nedeniyle partide 'nöbetçi' bırakıldığını...

ABDULLAH Gül ile Beşir Atalay, Haşim Kılıç ve Fehmi Koru'nun çok yakın arkadaş olduklarını, hatta bunlara 'Mahşerin dört atlısı' adı verildiğini; (Bir okurumuzdan) Ömer Çelik'in yazıldığı gibi aslında Marksist değil, 'radikal islamcı' olduğunu...

Biliyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları