İkinci adamlar kültürü

TÜRKİYE'de insanların hangi psikoloji içinde olduğunu anlatan en güzel sahne önceki akşam Çırağan Sarayı'nda yaşandı.

Eski ABD Başkanı Clinton salona girerken, herkes ayağa kalkıp alkışlamaya başladı.

İçeri giren insan Türkiye Cumhurbaşkanı değildi.

ÖZVERİ TEMELİ

ABD'nin şu anki cumhurbaşkanı da değildi. Eski bir cumhurbaşkanı.

Ama salondaki Türkler onu ayakta alkışlıyordu.

O insanları dikkatle izledim.

Psikolojilerini okumaya çalıştım.

Aslında alkışladıkları ‘‘şey’’, siyasi bir profildi.

Türkiye'nin başında görmek istedikleri bir siyasetçinin profili.

Yani bir özlem alkışıydı bunlar.

Hatta şu şaka yapıldı:

‘‘Bu adam boşta. Futbolda nasıl Jupe Derwall'le modern Türk futbolunun temelini attıysak, Clinton'ı da getirip, modern Türk siyasetinin temelini atalım.’’

Önceki akşam Çırağan Sarayı'ndan işte bu duygularla ayrıldık.

Herkes Türkiye'nin önünün açılmasını, yepyeni alternatiflerin ortaya çıkmasını bekliyordu.

Alternatif dün çıktı.

İsmail Cem, Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan üçlüsü, 1980'lerin başında Özal'ın ortaya çıkışını andırır bir sürprizle bir araya geldiklerini açıkladılar.

Bu yeni oluşumda beni en çok etkileyen taraf nedir sorusunun cevabını eminim en az benim kadar siz de paylaşıyorsunuzdur.

Bu oluşumda beni en mutlu eden taraf, ‘‘Özveri’’ oldu.

Hem de büyük harflerle yazılmış bir özveri. Düşünün, artık bütün dünyanın tanıdığı bir devlet adamı olan Kemal Derviş, kendi arzusuyla ‘‘Ben ikinci adam olurum’’ diyebiliyor.

İktidar duygusunu bu kadar içine sindirmiş, bu kadar mütevazı olabilen bir siyasetçi.

ÜÇ TEMEL TAŞ

Hüsamettin Özkan
, yaptığı çok önemli işe rağmen perde arkasında kalmayı başarabilmiş, siyasette özverinin de çok etkili bir araç olduğunu ispatlamış bir kişilik.

Yeni parti, Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bir ‘‘Siyasi özveri’’ duygusu üzerine inşa ediliyor.

Siyasette özveri ender rastlanan bir özelliktir.

Öyleyse neden bu özveri?

Cevabı basit ve çok inandırıcı:

Türkiye'nin önünü açmak için...

Yani bu parti, demokratik kültürünü, daha kurulurken yerleştiriyor.

SOL DAR GELİR

Kurulacak partinin bir başka çok önemli özelliği daha var.

Tarihte ilk defa bir parti daha kurulurken, üç temel fonksiyona yüzde yüz uyacak bir liderlik kadrosu ile doğuyor.

Genel Başkanı İsmail Cem, dışişleri ve genel siyaset konularında uzman.

Kemal Derviş, ekonomi konusunda kendini bütün dünyaya kabul ettirmiş bir uzman.

Ve Hüsamettin Özkan, parti teşkilatı, devlet yapısı ve bürokrasi üzerinde uzman bir siyasetçi.

Hem sivil kesimle, hem askerlerle çok iyi ilişkisi var.

Bu parti daha kurulurken, iktidara geldiği takdirde Türkiye'yi hangi kadro ile yöneteceğini ilan ediyor.

Böyle geniş bir perspektife, böyle güçlü bir vizyona sadece ‘‘Sol’’ kelimesi dar gelir.

O nedenle ben diyorum ki, bu vizyonu daha geniş bir toplumsal tabana yaymak gerekir.

Bu parti, bütün Türkiye'nin partisi olmalı.

Bu tamamen benim kişisel görüşüm. Mehmet Ali Bayar, İlhan Kesici, Erkan Mumcu, Ertuğrul Günay, hatta Mehmet Ağar gibi isimler de bu oluşum içinde yer almalı.

Bu partinin oluşumu Türkiye'nin siyasi ufkunu alabildiğine açıyor ve merşu alternatifleri çoğaltıyor.

Tayyip Erdoğan'ın AKP'sinde çok olumlu gelişmeler var. Erdoğan, geçmişte Necmettin Erbakan'ın yaptığı hataları asla tekrarlamayacağını gösteren somut adımlar atıyor.

Daha şu andan itibaren Türkiye'nin en ciddi ve yapıcı alternatiflerinden biri olmaya adaydır.

Devlet Bahçeli, seçim atağı ile, kararlı ve ilkeli bir siyasetçi olduğunu bir kere daha göstermiştir.

DYP ve ANAP, merkezde ciddi birer alternatif olmaya devam etmektedir.

Kısaca Türkiye, hiç beklemediği bir anda, halkını rahatlatacak bir siyasi yelpazeyi oluşturmayı başarmıştır.

DEMİREL KLASİĞİ

Kim ne derse desin, ben bu durumda Demirel'in siyaset klasiği haline gelen o sözünü hatırlıyorum.

Demokrasilerde çareler tükenmez...

O nedenle diyorum ki, Türk siyaseti, kendi küllerinden yeniden doğuyor.
Yazarın Tüm Yazıları