Unakıtan, Başbakan’ı yanıltıyor

ERHAN Göksel, TV’lerde konuşurken sık sık ‘10 milyon verin konuşayım, 100 milyon verin susmam’ diye konuşur her zaman...

Mehmet Kutman’ın cuma günü köşemizde yer alan iddialarına karşı ise suskun kalması dikkat çekiciydi. Göksel’i Türk kamuoyu seçimlerden ve siyasal araştırmalarından tanıyor. Az bilinen yanı ise siyasilere danışmanlık yanında yabancı uluslar arası büyük gruplara hem Türkiye’de hem de ABD ve Çin’de ‘siyasi danışmanlık’ yapıyor. AKP hükümetiyle de yakın temasları var.

Dün aradı; ‘Nazlı Ilıcak, ‘Bugün’deki köşesinde ‘Perde arkasında Göksel mi var?’ yazısı üzerine esas bakımdan da köşenizde benimle ilgili iddialar üzerine konuşmaya karar verdim’ diyerek şunları anlattı:

‘Çünkü bana karşı ahlaksızca iddialarda bulundu, çünkü bunları kendisine birileri dikte ettirmiş, tıpkı daha önce TÜPRAŞ’ın % 4,76’lık blok hisse satışının gerçekdışı bilgilerle doldurulmuş olması gibi... Bunun en güzel kanıtı Kutman size TEMPO’daki mektupta ‘tipex’ ile silinti yapılmış derken, - ki Türkiye’deki ismi ‘dak-sil’dir. Kutman, Amerika’da okuduğu için oraya özgü ismi kullanmış- Nazlı Hanım da tipex’lenmiş diyerek yazısını Kutman’ın dikte ettirdiğini kendisi ele vermiş.’

Göksel devamla şunları söyledi:

‘Cuma günü Kutman’la yaptığınız söyleşinizde, benimle ilgili iddialarına hemen cevap vermek istememin esas nedeni Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen Oferler başta olmak üzere birkaç büyük grubun ve de Türkiye’nin zarar görmemesiydi. Kutman’ın dediği gibi Oferler’i ben tanıyordum ve Başbakan ile de tanıştırdım... Davos ve Ankara’daki görüşmeleri sağladım. Başbakan da son derece iyi niyetli olarak Türkiye’ye yatırım yapacak bu tür gruplara son derece sıcak davrandı. Bunlar doğru politikalardır.

- Oferler’in, Galataport ve Kuşadası liman ihalelerini alan ‘Royal Caribbean’ adlı gemicilik şirketinin genel müdürü John Tercek’in mektubuna dönelim; yani Maliye Bakanı ve size gelen mektuba... Ilıcak, Maliye Bakanı’nın Meclis’teki konuşmasını yalanlamak üzere, söz konusu posta mesajını TEMPO dergisine sizin verdiğinizi, buradaki ‘Attention: Mr. Erhan Göksel’ yazısının silindiğini ve Tercek’in imzasının sahte olabileceğini yazıyor. Bu sahtekarlığı da sizin yaptığınızı ima ediyor. Ayrıca ‘Unakıtan’la gizli görüşmeler yapmak suretiyle Kuşadası ihalesini kazanmak söz konusu olsaydı, herhalde Tercek ‘gelemeyeceğim’ demek yerine koşarak Türkiye’ye gelir ve Unakıtan’la görüşürdü’ diyor. Galiba olayın en önemli tarafı bu.

DAVOS’LARI BEN PROGRAMLADIM

- Beni sahtecilikle suçluyorlar. Bunun nedeni de ortada. Kutman, sanırım bana saldırarak kafa karışıklığı yaratıp ‘çuvala sığmayan’ mızrağı bir süre daha gizlemeye çalışıyor. Zaten konuşmak zorunda kalma nedenim de bu.

Karışıklık olmasın diye baştan anlatayım. Bu süreç Sayın Gül Başbakan iken başladı, Sayın Erdoğan henüz milletvekili seçilmiş değildi. Ocak 2003’de bu süreç Davos’ta başladı. Başbakan’ın üç Davos programını ben düzenledim; bu süreçte birkaçı hariç dünyanın tanınmış çok sayıda büyük işadamlarıyla görüşmesini ben sağladım. Nitekim bunlardan üçü yatırım için geldi. Ayrıca birçok banka ve fon grubu da bu sayede bugün Türkiye ile ilgilenmekte.

O meşhur mektup!..

- İddia edildiği gibi o mektup bana imzalı fakslanmıştır. E-posta değildir, Nazlı Hanım yayınladığı mektupta niye imza yok, onu bilmiyorum. Herhalde beni suçlamak için ‘birileri’ silmiş. Bana Miami’deki merkezden gelende Mr. Tercek’in imzası vardır. Ayrıca ‘Unak-tan’ diye ‘ı’ yerine ‘-’ olmasının nedeni İngiliz klavyede küçük ‘ı’ harfi olmamasıdır.

OFERLERİN DANIŞMANIYDIM

Mehmet Kutman, sizinle ‘danışmanlık’ ilişkilerini 7 ay önce kestiğini söylüyor.

- Bir kere ben başlangıçta Kutman’a değil Oferler’e danışmanlık yaptım. Bunu zaten Kutman da size söylemiş. Daha sonra Kutman’a da danışmanlık yaptım. Ancak 2004 sonundan itibaren Kutman’ın iş yapış tarzını doğru-etik bulmadığım ve ayrıca kendisini defalarca uyarmama rağmen bir düzelme olmadığını görünce ilişkilerimi sonlandırdım. Son derece iyi niyetle davranan Başbakan’ın ve Oferler’in ‘Unakıtan ve Kutman ikilisi’ yüzünden zarar göreceğini düşünerek gerekli uyarıları bazı ‘kişiler’e de yaparak yaklaşık 7 ay önce ayrıldım. Ayrıca yine danışmanlığını yaptığım Kutman’la ilişkili Canwest ve Hutchıson Whampo’dan da birkaç ay önce Star Grubu ile liman ihaleleri öncesinde kendilerine de ‘Kutman’ ilişkimi sürdüremeyeceğim için danışmanlıklarından ayrıldığımı duyurdum.

İki yıldan beri bir sürü tartışma ve iddialar ortaya atılırken neden konuşmadınız peki?

- Çünkü Türkiye’nin ekonomisi toparlanmaya başlamıştı. Yanlış yansıyacak olaylardan dolayı yabancılar rahatsızlık duyup yatırımdan vazgeçebilir, sıcak para kaçabilirdi. Ayrıca Başbakan’ın bu konularda doğru yaptığına inanıyorumdum. Burada yanlış olan politikalar değil, bazılarının kişisel hesapları sonucu ortaya çıkan ‘uygulamalar.’ Başbakan hata yapıyorsa bunu sayın Bakan yaptırıyor. Verdiği TÜPRAŞ’ın %14,76 satışının bilgileri bile doğru değil. Sayın Unakıtan’ın bir çok konuda doğruları söylemediğini ya da laf kalabalığına getirdiğine, Başbakanı bizzat yanılttığına şahit oldum. Bunu kamuoyuna anlatmanın çok zor olduğu için hep sustum. Ayrıca Başbakanın iyi niyetine kurban olmasını da kişiliğime yakıştıramazdım. Ama Nazlı Hanım’ın yazısından sonra doğruların öğrenilmesi için konuşmak zorunda kaldım.

TEMPO’daki ismin silinmesi...

- Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum. Orada haberi yazan gazeteciyi (Ahmet Erhan Çelik) de tanımam.

Ceylan Otel’deki görüşme

Peki, Royal Caribbean şirketi müdürü Mr. Tercek’in mektubundan sonra ne oldu? Daha sonra bir başka seyahatte gelirim diyordu Bakana...

- Nitekim bu yazıdan hemen sonra, 2-3 gün sonra geldi, İstanbul Ceylan Otel’de bürokratlarıyla beraber Tercek’le görüştu. Dikkatinizi çekerim, görüşme yapıldığı sırada, Kuşadası’nın ihale takvimi henüz sürüyordu. Bu konuda Meclis’te de CHP’nin gensorurusu görüşülürken Unakıtan doğru söylemedi. (İlk ihaleyi kazanan Limaş parayı ödeyemedi ve yeniden ihaleye çıkıldı sonradan Oferler aldı)

Unakıtan Hong Kong’a kimin uçağıyla gitti

Maliye Bakanının, gazetecilerin ayrıntısı pek öğremediği Hong Kong ziyareti neydi?

- Bu programı, Başbakan’ın bilgisi dahilinde ben organize ettim. Hong Kong firması, Ofer’lerden büyük bir firmaydı. Hutchısan Whampoa. Limanları almak istiyor, Telsim’i de. Onları da Davos’ta Başbakan’la görüştürdüm. Sayın Unakıtan’ın da Türkiye’ye yatırım yapacak bir firma için gitmesi gayet normaldir. Ama ziyaret 2 günlüktü. Daha sonraki 4-5 gün ne yaptı? Oradan Singapur’a geçerken yanındakileri (Özelleştirme Başkanı, Telekom ve TCDD Genel Müdürleri) neden bıraktı? Kamuoyunun bunları da öğrenmesi gerekecektir. Çünkü Singapur’da olanlar daha önemlidir. Bu bilgilerle Meclis konuşmalarını karşılaştırırsanız farklar görülecektir.

Ama Unakıtan ‘ben Ofer’le görüşmedim Hong Kong’da’ diye geçen hafta tekrar açıklama yaptı ve ‘sadece Hutchıson’la görüştüm’ dedi.

- O zaman siz de sayın bakan ve üç bürokratı kimin uçağıyla Hong Kong’a ve Singapur’a uçmuş, ona bakın.

Kimin uçağıyla?

- Gazeteci sizsiniz. Araştırın.

Sizce bütün bu olayların size yönelik eleştirilerin nedeni nedir o zaman?

- Unakıtan-Kutman ikilisinin kamuoyunda ve parti içinde çok sıkışmaları yüzünden; bütün olumsuzlukları benim üzerine atarak zaman kazanmak ve saptırmak istiyorlar. Gerçekleri benimle kamufle etmeye çalışıyorlar.

Kutman’ın, gitmediğini söylediği Mr. Tercek’in mektubu Unakıtan’a gitti mi?

- O mektubun Sayın Bakana gittiğini biliyorum. Çünkü birkaç gün sonra Mr. Tercek geldiğinde bu mektubun, Bakan İngilizce bilmediği için çevirisinin önünde olduğu yolunda bilgim var.
Yazarın Tüm Yazıları