O zaman tüken(me) ey leopar!

DİYARBAKIR’da çobanlar tarafından öldürülen leopar hakkında konuya emek verenlerden derlediğim sözler var, sözlerim var.

Haberin Devamı

Fakat öncelikle çuvaldızın hem de en irisini kendimi ilk sıraya koyarak medyaya batırmak isterim.
Haberin gazetelere, web sayfalarına, televizyonlara “Anadolu’da ilk kez”, “Böyle şey görülmedi” noktasından yola çıkılarak sunulması ve neredeyse “Canavar öldürüldü” boyutuna taşınmasından feci şekilde rahatsızlık duydum.
Biraz ağır kaçacak belki ama kanımı asıl donduran “cehalet” ve “tembellik” oldu.

*

“Anadolu Leoparı” uzmanı değilim ancak Sahaf Simurg’da (İbrahim Yılmaz ağabeyim dün de çok yardımcı oldu, sağ olsun) yapılan cuma sohbetlerinden, ustam Ayhan Atakol’un anlattıklarından, Atlas’ta çıkan makalelerden konuya biraz aşinayım.
“Çobanlar leopar öldürdü” şeklindeki aktüel haberi önünde bulanların konuya aşina olmamaları normal karşılanabilir. Ancak “Google”ın arama kutucuğuna “Anadolu Leoparı” yazmayı bile akıl edememiş olmaları medya açısından felaket habercisidir.
Bir editör üşenmeden bu basit işlemi yapsa, konuyla ilgili çoğu amatör gönüllülerce hazırlanmış ancak bilgi dolu onlarca sayfaya ulaşıp işin aslını astarını öğrenebilir, en azından “Vışşş babov, Anadolu’da bir ilk” başlığını atmazdı.

*

Haberin Devamı

Dün Atlas Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek’e ulaştığımda Rize’de yine kim bilir hangi güzelliklerin peşindeydi.
Yüksek’e mikrofonu (bu durumda ahizeyi!) uzattığımda şunları söyledi:
“Öldürülen leopar ‘Vurulduk ey halkım unutma bizi’ demiş oldu. ‘Bu topraklarda biz de yaşıyoruz’ demek istedi Anadolu halkına. ‘Vatanı korumak’ demek, aslında üzerindeki tüm canlıları korumak; böyle olduğunu bilmeliyiz. Öldüren, yok eden medeniyet değil, koruyan medeniyetler toprağıydı Anadolu. Leoparını yok eden medeniyet biz olmayalım derim.”
Atlas’la “Sıfır Yokoluş” başlıklı bir kampanya düzenleyen ve bu sayede boz ayılar ve çizgili sırtlanlar başta olmak üzere nesli tükenmekte olan canlıların kurtulmasında büyük mesafe kat edilmesini sağlayan Doğa Derneği Başkanı Güven Eken’i de aradım.
Eken, konunun tek hadise üzerinden değerlendirilmesinin yanlış olacağını, sorumluluğun herkese düştüğünü söyledi öncelikle.
İzlenecek yolu en basit şekilde iki aşamalı olarak ortaya da koyuyor ki; çizgili sırtlanlar ve boz ayılar böyle kurtulduğu için gerçekçidir söyleyecekleri.
Öncelikle ciddi, akademik araştırmalar, bilimsel merak gerekiyor. Devlet ve sivil toplum örgütleri kaynak yaratarak bu kapıyı aralayabilir ancak meraklı bilim insanı lazım. Yani “genç bilim adamları rahatsız değil” ve bu da rahatsız bir durum!
Anadolu Leoparı ile bu yıla kadar yapılmış araştırmalar sadece amatör meraklılara ait. Bu yıl Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik Dermeği kolları sıvamış aslında fakat ne yazık ki Diyarbakır’daki leopara yetişecek vakit olmadı.
Eken, “Mesela İspanya’da nesli tükenmekte olan vaşaklardan kat kat fazla genç bilimadamı var konuyu araştıran” diyor.

*

Haberin Devamı

İkinci ve asıl önemli aşama ise bölge halkıyla çalışmak. Çünkü o hayvanları tanıyan, yerini yurdunu bilenler yöre halkı oluyor.
Çizgili sırtlan ve boz ayı projelerinde bölge halkı hem bilinçlendirilmiş hem de maddi destek sağlanmış. Maddi destek de şu... Sırtlana karşı ağılların sağlamlaştırılmasına destek sağlanıyor. Boz ayı için arıcıların kovanlarını sağlama alacak sistemlere yatırım yapılıyor.
Eken “Bugün çizgili sırtlanın Şanlıurfa’daki en iyi dostu, önceden düşman belleyen çobanlar” diyor.
Bu noktada “Anadolu Leoparı” veya “Anadolu Parsı” kavram kargaşasına da bir açıklık getirmek isterim. Asya kıtasına yayılan bu güzeller güzeli kedinin türleri arasında çok küçük genetik farklar bulunuyor.
Anadolu Parsı ve Anadolu Leoparı arasındaki fark kabaca dil farkı. İngilizce leopar, Farsça pars deniyor ki; Anadolu’daki yaygın adı “kaplan” mesela...
Dağılmadan, uzatmadan son söz hakkını Anadolu Leoparı ile ilgili olarak Mehmet Ertüzün’le birlikte harikulade bir web sayfası hazırlayan (www.ergir.com) amatör araştırmacı diş hekimi Yalçın Ergir’e vereyim.

*

Haberin Devamı

Son olarak 40 yıl önce 17 Ocak 1974’te Beypazarı’nda öldürüldüğünde görülen Anadolu Leoparı’nı hatırlatıyor Ergin ve ekliyor:
“40 sene sonra yine ölüsünü gördük, canlı görmek nasip olmadı...”
Konuyla ilgili bilgilenmek, ilgilenmek ve bilinçlenmek isteyenleri, başta Türk medyası olmak üzere www.dogadernegi.org veya www.ergir.com adreslerine yöneltmek isterim. Bir de Atlas okuyun kardeşim!..
Son sözüm de leopara. Bu kadar ilgisizlik, cehalet, hoyratlık, bilinçsizlik, vurdumduymazlık karşısında “O zaman tüken be leopar” diyebilirsin, deme öyle, “Tükenme be güzel leopar!..”

Yazarın Tüm Yazıları