Nükleer alarm çalıyor

BAŞBAKAN Ecevit kaburgasını kırmasaydı, bacağı iltihap toplamasaydı, hastaneye kaldırılmasaydı geçen hafta Hindistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee ile bir söyleşi yapmış olacaktım.

Herşey hazırdı.

Başbakan Vajpayee'nin mayıs ayının son günlerinde Türkiye'ye yapacağı gezi öncesi bir röportaj ayarlanmıştı.

Hazırladığım sorular Ankara'daki elçilik vasıtasıyla Yeni Delhi'ye gönderilmişti. Başbakanlık konutundaki görüşmenin günü ve saati belliydi.

Sonra ne oldu?

Ecevit, neredeyse zoraki hastaneye kaldırılınca yapacağı gezilerle birlikte Ankara'ya resmi ziyaretler de iptal edildi.

Başbakan Vajpayee'nin Türkiye gezisi belirsiz bir tarihe ertelendi.

Esasında şu sıralar Vajpayee'nın Türkiye ziyaretinin ertelenmesine üzülecek filan hali yok. Pakistan ile işler öylesine kızışmış durumda ki...

Dünya kamuoyu acaba ‘‘nükleer bombayı patlatırlar mı’’ endişesinde.

İddialara bakılırsa, ABD her iki ülkede oturmakta olan 60 bine yakın vatandaşını tahliye planları bile hazırlıyormuş.

Peki bu günlere nasıl gelindi?

İki ülke arasında zaten limoni olan ilişkiler, geçtiğimiz aralık ayında Hindistan Parlamentosu'na düzenlenen kanlı baskınla gerginleşti.

Hindistan, öteden beri Keşmir eyaletindeki Müslüman ayrılıkçılara destek vermekle suçladığı Pakistan'ı yine suçladı.

Karşılıklı tehditler sürüp giderken, bu kez mayıs ayı ortalarında Hindistan'ın Keşmir'deki bir askeri üssünde 30 kişi öldürüldü.

Taraflar şimdi sınırlara yaklaşık 1 milyon asker yığmış durumda.

Dikkat ediyorum, suçlanan taraf olduğu halde Pakistan Başkanı Pervez Müşerref sanki hep alttan alıyor gibi.

‘‘Savaşa girmemeye gayret edeceğiz. Ancak başlatan taraf Hindistan olursa savaşacağız’’ diyor.

Hindistan'ın konvansiyonel silahlarda Pakistan'dan daha güçlü olduğu konusunda herkes hemfikir. Bu yüzden askeri uzmanlara bakılırsa, sıkıştığıı takdirde ilk nükleer bombayı patlatacak taraf Pakistan olabilir.

Hindistan nükleer konusunda da Pakistan'a göre hayli deneyimli.

Hint nükleer programı 1940'lı yıllarda Bombay'da Dr. Homi Cihangir Bhabba ile başlamış. Yani İngiltere'den bağımsızlığını kazanmadan önce nükleer güç olma yolunda ilk adımları atmış. 10 yıl içersinde Atom Enerjisi Kurumu’nu kurmuş.

Pakistan'ın nükleer bombaya sahip olması çok daha sonra.

Küçük bir parantez, geçen yıl Pakistan'ı ziyaret ettiğimde farketmiştim, çoğu Pakistanlı Hindistan'dan bayağı ürküyor.

‘‘Nükleer bombası olduğu için onu izlemeye mecbur kaldık’’ diyenlere de rastladım.

Hindistan ile Pakistan, 1947’de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazandıktan sonra tam üç kere savaşmış. Savaşlardan ikisi Keşmir, üçüncüsü Bangladeş yüzünden kopmuş. Yani meselenin temelinde Hindu-Müslüman çatışması yatıyor.

Oysa, Hinduizmin önemli kitaplarından Bhagavad Gita'da Tanrı Krişna ne der?

‘‘Hindu, Hıristiyan, Müslüman ya da Sih olarak bana gel.. Seni daha iyi bir Hindu, Hıristiyan, Müslüman, Sih'e dönüştüreceğim’’...

Demek ki, 5 bin yıl önce o topraklarda hoşgörü vardı.


Venizelos, Selanik'te Türk ressamın sergisini açtı


FAKS, yıllardan beri Türk-yunan dostluğu için çaba gösteren iş kadını Leyla Çağatay Üstel'den geldi.

Ressam eşi Fuat Çağatay'ın geçen hafta Selanik'teki sergisinin açılışını Kültür Bakanı Evangelos Venizelos yapmış.

Konuşmasında ilk kez bir Türk sanatçısının Yunanistan'da herhangi bir sponsor olmaksızın sergi açtığını belirten Venizelos, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde sanatın ve kültürün önemini vurgulamış.

Fuat Çağatay'ın resimleri ekim ayında Atina'ya gidecek.

2003 yılında ise Patra, Kavala'dan sonra Girit ve Rodos'ta sergilenecek.
Yazarın Tüm Yazıları