Kim, nasıl konuşuyor

Haberin Devamı

İPEK TUZCUOĞLU: ÇELİŞKİLİ VE HESAPLI

Şu lafları arka arkaya sıralayınca kulağa ne tatlı geliyor değil mi?
“Sanatın sonsuz özgür olmasından yanayım.”
“Özgürlüklerin alanıdır sanat.”
Lafları bir röportaj esnasında sıralayan kişi, oyuncu İpek Tuzcuoğlu.
Peki bunları söyledikten hemen sonra ne diyor?
“Sanat asla kısıtlanmamalı ama bazı dizilerin de şifreli olması gerekir. Bu kadar genç nüfusu olan bir ülkede bazı işler, şifrelendirme sistemiyle kontrol altına alınabilir.
Başbakanımızın bu konuda hassasiyet göstereceğine inanıyorum.”
Tuzcuoğlu ilk söylediği şeylerle şahane bir şekilde çelişiyor.
Çelişmekle kalmıyor, bir de 90’lı yılların Cine5 yöntemini dizilere uyarlayarak tuhaf bir öneriye imza atıyor.
Bunu da genç nüfusu koruma altına alma adına, hassasiyeti had safhada duyarlı oyuncu kimliğiyle öneriyor.
Araya yüksek makamları sıkıştırmayı unutmadan...
Olur ya, şifrelenmeye gerek duyulmayan mazbut dizilerden birinden rol gelir diye...
Aslında: Genç nüfusun gayet İpek Tuzcuoğlu ve onun gibi düşünenlerden korunmaya ihtiyacı var.

Haberin Devamı

FATİH TERİM: YERİNDE VE SAMİMİ

Fatih Terim’in Galatasaray-Kasımpaşa maçı sonrası yaptığı konuşma çok yerindeydi, çok etkileyiciydi.
Özetle, “Futbol konuşmak istemiyorum” dedi Terim, “Şimdi zamanı değil.”
Ve konuşmanın geri kalanında da birkaç saat evvel Gaziantep’te yaşanmış saldırıya üzülen herkesin tepkisini ortak bir dille aktardı.
“Bu ülkeye ne oluyor” diye isyan ederek...
Bir politikacının artık ezberlenen “Kınıyoruz” laflarından çok daha gerçek ve samimiydi Terim’in konuşması.

ORHAN PAMUK: TARTIŞMALI VE SIKICI

Son haftalarda Orhan Pamuk’un iki ayrı yabancı mecraya konuştuğunu okuduk.
Önce Die Zeit dergisine, sonra Independent gazetesine...
İki konuşmadan öne çıkan cümleler yine tartışmalara yol açan türdendi.
Ama özellikle burjuvazinin tavrı üzerine söyledikleri, Ahmet Hakan’ın da yazdığı gibi hayli eski.
Pamuk, müze ve evi arasındaki 15 dakikalık mesafe dışında bir yere gitmediğinden herhalde, gözlemleri demode. Ve sıkıcı.
Pamuk’un en samimi lafı ise herhalde şu: “İnsanlar beni Türkiye’nin bir çeşit diplomatı gibi görüyor ama değilim, olmak da istemem.”

Haberin Devamı

Gecikmiş bir Batman yazısı

Baştan söylemeli, vizyondaki son Batman filmiyle ilgili bu gecikmeli yazı içerikle ilgili ipucu barındırmaktadır.
Filmi izlememiş olanlar için nahoş olabilir bu ipuçları, ona göre...
Uyarımızı yaptıktan hemen sonra Batman’li maddelere geçebiliriz:
- Bu film duygularla ustaca oynuyor: Şimdiye kadar gördüğüm en gerçekçi Batman kötü karakteri Bane’in yarattığı anarşi ortamına önce sempati duyuyor, sonra da nefret etmeye başlıyorsun.
- Borsa sahnesi zekice: Sistemin bir anda herkesi alaşağı edebileceğine dair göndermeler özellikle.
- Aslında film alttan alta diyor ki: Tamam şu anki sistem çok iyi değil. Ama bu sistem tamamen ortadan kalkarsa o da hayırlı olmaz.
- Üniformalı şık, sarışın polislerle şehri ele geçiren hepsi de Ortadoğu profilli teröristlerin meydan savaşına girdiği sahne bir tek bana mı mantıksız ve komik geldi? - Bir mantıksızlık daha: Bruce Wayne atıldığı o çukurdan kurtulduktan sonra pat diye nasıl Gotham’a ışınlanıverdi yahu?
- Batman filmi değil de sanki çok gerçekçi bir aksiyon filmi izlemiş gibi oldum. Dünya değişti, son Batman de...

Yazarın Tüm Yazıları