Kıbrıs'ta düğüm nasıl çözüldü

Kıbrıs'ta adı ister federasyon, ister konfederasyon olsun, bulunacak nihai çözümün en hassas başlıklarından birini ‘‘üç özgürlükler’’ dosyası oluşturuyor.

Bu kavramla, kurulacak federal yapıyı oluşturan federe devletlerin vatandaşlarının karşılıklı olarak sahip olacakları serbest dolaşım, mülkiyet edinme ve yerleşme özgürlükleri kastediliyor.

Konunun yarattığı hassasiyetin gerisinde, Türkiye'nin 1974 yılındaki askeri müdahalesi sonrasında ortaya çıkan ‘‘defakto’’ durumun sürekliliğini yakından ilgilendirmesi geliyor.

Örneğin, çözüm bulunduktan sonra bir Rum, istediği an, Türk bölgesine geçebilecek midir? Ev kiralayabilecek midir? Mülk edinme hakkı olacak mıdır?

Ve bunları tamamlayan biraz sıkıntılı bir soru: Kıbrıslı Rumlar, 1974'ten sonra mülkiyeti Türklere geçen ve KKTC tarafından tapusu çıkartılan taşınmazlara ilişkin mülkiyet hakkı öne sürebilecekler midir?

Aynı soru, 1974 ve öncesinde güneydeki mal ve mülklerini terk ederek, kuzeye göç etmiş olan Kıbrıslı Türkler açısından da geçerlidir.

* * *

Kıbrıs'ın AB'ye tam üyeliğinin yaratacağı durum, sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.

Çünkü, Kıbrıs'ın her iki kesimiyle birlikte AB'ye tam üye olduğu varsayıldığında, AB'nin bu üç özgürlük alanını doğrudan ilgilendiren mevzuatının, ilk bakışta, Kıbrıs'ta da uygulanması gerekecek.

Bu uygulama, Türk tarafının çözüm için vazgeçilmez bir koşul olarak gördüğü ve iki federe yapı arasında egemenlik sınırlarını gösteren mutlak bir çizginin çekilmesini anlatan ‘‘iki bölgelilik’’, ‘‘iki kesimlilik’’ ilkelerinin hayata geçirilebilmesi zorlaşacaktır.

Ankara'nın bu konudaki hassasiyeti, geçenlerde Başbakan Bülent Ecevit tarafından şu sözlerle aktarılmıştı:

‘‘Olmayacak sözler söyleniyor. Kuzey ile güney bütünleşirse, hemen arkasından kuzeye bir akın başlayacaktır. Evleri işgale kalkışacaklardır. Bu bir kehanet değildir. En yetkili ağızlardan Güney Kıbrıs'ta ifade edilmektedir.’’

Rumların kuzeyde terk ettikleri taşınmazları üzerindeki mülkiyet haklarını öne sürmek amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açtıkları davalar, bu endişeleri pekiştiren bir başka gelişmedir.

* * *

Türk tarafının Kıbrıs sorunundaki katı tutumunu esnetmesine yol açan gelişmelerden biri, işte bu en sıkıntılı alanda sağlandı.

Galiba düğümü çözen, AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin geçen ay Kıbrıs'ın Rum kesimine yaptığı gezi sırasında ‘‘AB'nin kendisini, tarafların üzerinde anlaşmaya varacakları siyasi çözümün koşullarına uyarlayacağı’’ şeklindeki açıklaması oldu.

Bu açıklama, AB'nin Kıbrıs sorununun nihai çözümünde AB mevzuatının esas alınmasını zorlamayacağı, tarafların kendi aralarında geliştirecekleri özel bir çözüme pekala esnek bakabileceği mesajını içeriyor.

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın manevrasının dayanaklarından birini işte bu esneklik işareti oluşturuyor.
Yazarın Tüm Yazıları