İşte Türk mucizesi

Sizce şu anda cennet vatanımızda, dış temsilciliklerde veya yavru vatan KKTC’de bu hükümetin göreve devam etmesini isteyen bir tek kişi kalmış mıdır?

Ben hepiniz adına cevap vereyim: Hayır kalmadı.

Ekonomi mevzuundan pek anlamam ama haftaya bir Türk mucizesi daha yaratarak, hem döviz kurunu hem de faizleri artırarak girdiğimizi görmeyecek kadar da kör değilim.

Yani pes vallahi.

Versen memleketi kolej öğrencilerine, bundan daha iyi yönetirler herhalde.

Kimse çıkıp bana, “Devlet yönetimi ciddi bir iştir. Saçma sapan konuşma birader kardeşim” demesin lütfen.

İnsanlar eşek gibi çalışıp nasıl hala geçinemediklerini ve giderek fakirleştiklerini düşünürken, yüz binlerce işsiz yakın bir gelecekte iş bulmak için ümit bile besleyemezken, uğraşılan konulara bakalım...

Bir bakanımız zerzevata Türk’e yaraşır isim arayışında.

Yok efendim fasulyeye ne diyecekmişiz, asma kabağına ne uygun düşermiş vesaire.

Bakanlığının ilk gününden itibaren memleketin neşe kaynağı olan bir diğeri ise, uzun süren (Vallahi bana asırlar gibi geldi) sessizliğini Sağlık Meslek Liseleri’nde okuyan kız öğrencilere bekaret zorunluluğu getirilmesi gerektiğini söyleyerek bozdu.

Fevkalade Sayın Durmuş’a bu çok mühim meseleye bir açıklık getirdiği için ne kadar teşekkür etsek azdır.

Erkek öğrencilerin bekaret kontrolünün nasıl yapılacağı konusu ise tam bir muamma imiş.

Bence endişeye mahal yok.

Ben bakanımın bu hassas mesele ile ilgili de bir çözüm üreteceğinden ve genç dimağların en azından vatani hizmetlerini tamamlayana kadar cinsi münasebette bulunmamalarını sağlayacak bir yöntem geliştirebileceğinden adım gibi eminim.

Her şey çok iyi, çok normal gidiyormuş gibi memlekette, bir de Başbakan alınganlığı yaşıyoruz.

Derviş ve MHP arasındaki gerginlikle ilgili arabuluculuk yaptığı yolundaki haberlere MHP “Aracıya gerek yok” diye cevap verince, Başbakan, “Arabuluculuk yapmadım. Ama gerekirse tabii yaparım” minval bir yazılı açıklama yaptı.

Tam bir komedi yani...

Bugün, IMF heyeti 9’uncu kez vaziyetimizi gözden geçirmek üzere memleketimize geldi.

Heyet başkanı Juha Kahkonen, “Nedir bu arkadaşların durumu, bir bakalım yahu?” diye, bizim gazetenin birinci sayfasını Türkçe’ye çevirtse, aynı uçakla geri döner.

Kaçar adam diyorum, kaçar...

Beyaz çorap giymeyi, sarımsak- soğan yemeyi yasaklayınca olmuyormuş demek ki, değil mi?

Buğdaya Alpaslan adını vermişler.

Vallahi hayırlı olsun.

Billahi hayırlı olsun.

Hayırlara vesile olsun...