Hikaye anlatmasın

Ahmet Çakar’ın NTV’de, ‘Ancelotti bana hikaye anlatmasın’ gibi yerimden şöyle bir doğrulmamı sağlayan cümlesinin ardından Milan’ın hocasının futboldan o kadar anlamadığını filan söylüyor.

NTV’de Rıdvan Dilmen, Ahmet Çakar ve Güntekin Onay’ın sohbetleri renkli geçiyor. Pazar gecesi Milan-Fenerbahçe maçı üzerine konuşuyorlar. Muhabbet ‘Fener çift forvetle çıkarsa, Milan katliam yapabilir’ gibi bir yerlerde gezinirken Ahmet Çakar kafayı Milan’ın teknik direktörü Ancelotti’ye takıveriyor...

‘Ancelotti bana hikaye anlatmasın’ gibi yerimden şöyle bir doğrulmamı sağlayan cümlesinin ardından özetle Ancgelotti’nin futboldan o kadar anlamadığını filan söylüyor.

Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay, konuyu daha fazla dallandırıp budaklandırmak istemediklerinden Çakar’ın topuna pek itibar etmiyorlar. Sadece Güntekin Onay’ın ‘Adam Milan’ın teknik direktörü, biraz anlıyordur herhalde futboldan’ gibi bir şeyler söylediğini duyuyorum.

Ancelotti bana hikaye anlatmasın!’ Olur Ahmet Abi, söyleriz anlatmaz...

Maraton üzerine bir çift laf

MARATON,
televizyonculukta ve futbol dünyasında belki de tek marka. Sıradan seyirciden Federasyon Başkanı’na, futbolcudan kulüp başkanına herkes Maraton’u seyretmek zorundadır eğer bu işle ilgiliyse.

Affınıza sığınarak İngilizce’sini de yazıyorum: ‘Love to hate’ diye bir tabir vardır, ‘Nefret etmeyi sevmek’ diye. Kimi sevmese de seyrediyor Maraton’u, kimi resmi daha net görebilmek için... Kimi Şansal Büyüka’nın temsil ettiği olgun ve uzlaşmacı görüşe ses vermek istiyor, kimi Erman Toroğlu’nun sivri ama doğruya doğru adaletli görüşünü önemsiyor...

Maraton ne olur, hangi kanalda yayınlanır bilemem. Lig TV’deyse Lig TV’de, BBC’deyse BBC’de (teşbihte hata olmaz derler) seyredeceğiz. Maraton’a kazasız ve huzurlu günler dilerim...

Sen hangi eczaneden ilaç alıyorsun

ADNAN Aybaba yine kendince enteresan bir fikir yürütmüş, Telegol’de ortalık karışmış. Aybaba, Eric Gerets’in maç öncesinde Hakan Şükür’e gidip ‘Hangi partneri istersin?’ diye sorduğundan, Hakan’ın da ‘Ben Ümit’i istemem, Necati’yi ver’ demiş olabileceğini söylüyor. Bir kanıt yok, içine doğmuş Telegol yorumcusunun...

Stüdyodaki herkes ‘oha filan oluyor’ tabii.

Her programda ‘Sabrı ne kadar acaba? Bakalım ne zaman patlayacak’ diyerek seyrettiğim Ziya Şengül dayanamıyor muhabbetin manasızlıklar diyarına sürüklenmesine ve absürd bir çıkış yaparak, noktayı koyuyor:

Adnan hangi sokaktan, hangi eczaneden ilaç alıyorsun bana da söyle. Ben senin anlattığından hiçbir şey anlamıyorum!..’

Pazar gecesinin zirvesiydi diyebilirim..

Olan Jupi’ye oldu

DİYARBAKIRSPOR-Kayserispor maçının ardından Bülent Bölükbaşı soruları cevaplandırıyor. Kayserisporlu Bülent Bölükbaşı, sahalardaki beyefendi futbolculardan biri. Galip bitirdikleri maçtan sonraki ilginç maç değerlendirmesi şöyle: ‘Diyarbakırlı arkadaşlar daha etkili oynadılar. Ama 10 kişi kaldılar. Üzülmesinler çünkü kart çok haklıydı. Jupi net bir şekilde küfür etti. Bu da yabancı futbolculara şaka olsun diye öğrettiğimiz küfürlerden dolayı oldu. Yazık...’

Yabancı arkadaşa küfür öğretmek, gerçekten de hepimizin şaka olsun diye yaptığımız manasız bir hareket. Olan Jupi’ye oldu, gördü kırmızı kartı... Aslında olan Diyarbakır’a oldu değil mi? Öyle, öyle...

TV8’in ses işkencesi

TV8 sıkı futbol maçları yayınlıyor; sağolsunlar varolsunlar. Ancak geçen sezon da bahsettiğim bir problem yaşıyorlar ki; hakikaten işkenceye dönüyor izleyenler için... Problem ses problemi. Ses sanki telefondan geliyor. Bakın, radyo bile demiyorum. Radyo yayınları bile artık fıstık gibi.

Sanki maçı anlatan spiker Brezilya’ya gitmiş de oradan anlatıyormuş gibi bir hava vermek istiyorlarsa, hem ayıp hem saçma bir işle uğraşıyorlar.

Bütün televizyon kanallarının hallettiği bir meseleyi TV8 nasıl halledemiyor, aklım almıyor. Varsa bir açıklamaları, yollasınlar ben de sizlerle paylaşayım. Elektronik posta adresi malum:
Yazarın Tüm Yazıları