Hayat bir kurgudur

Haberin Devamı

KİME inanalım, felaket tellallarına mı, korku tüccarlarına mı, endişe pompalayanlara mı, her şeye kötü tarafından bakanlara mı? Yoksa hep iyi bir taraf arayanlara mı, benim gibi iflah olmaz iyimserlere mi?
Tercih sizin elbette...
Bu öyküde de olduğu gibi...
Sümerlilerin bir kurgusu vardı, güneşin çevresinde 3 bin 600 yılda bir dolanan gezegen bu sefer Yer’e doğru yaklaşmıştı.
Bu kurgusal gezegenin ismi Nibiru’ydu.
Bu ismi ortaya atan eski Mezopotamya uygarlığına ilişkin kurgular yazan Zecharia Sitchin’di. Onikinci gezegen adlı kitabında işte bu kurgulardan bahsetmişti.
Yine Sümerlilere ait olduğu iddia edilen öykülerinden biri de Anunnaki adlı dış uygarlıktan gelip Yer’i ziyaret eden “eski bir astronot”un günceleriydi. Dikkatleri Şirince’ye ve Fransa’nın Bugarach’ına çeken asıl hikaye ise, yer ötesi uygarlıklardan kişilerden Yer’e gelmesi için davet edildiğini öne süren Nancy Lieder’di. Lieder, Zeta Reticuli yıldızının çevresinden gelen ziyaretçilerin Nibiru’nun tehlikesi altında olduğu konusunda uyarıldığını öne sürmüştü.
Gördüğünüz gibi herşey kurgular üzerineydi.
Bu felaket öngörüsü ilk kez 2003 yılı Mayıs ayında yapılmıştı, ancak o yıl beklenen olmayınca mahşer günü 2012 yılı Aralık ayına ötelendi.
Nibiru ve Anunnaki kurguları giderek birbiriyle daha çok ilişkilendirildi ve Maya uygarlığının 2012 kış dönümüne bağlanınca, 21 Aralık 2012 kıyamet günü ilan edildi.
Bütün özet bu...
Boşuna “Hayat bir kurgudur” dememişler.
Adı ne olursa olsun, ister kurgusal gezegen Nibiru, ister sizler, bizler, hepimiz...
Bu kurgunun bir parçasıyız.
Şirince’deki hikaye de işte böyleydi. İzmir’den yarım saat uzaklıktaki bu hikayenin içinde olmak istedim. Kurgu olduğunu bile bile... Öyle de oldu, hikayeler günlerce dolaştı, herkes kıyamete, 21 Aralık’ın dünyanın sonu olmadığını tahmin ediyordu ama...
Yine de Şirince’de neler olduğunu merak ediyordu.
Dünya dönmeye, insanlar kendi kurgularını yaşamaya devam ediyor.
Hayat gibi...
Akıp gidiyor.

Haberin Devamı

Hayat bir kurgudur

Haberin Devamı

İçimdeki ses beni bırakmadı

ŞİRİNCE’ye giderken, kendi iç sesimde şunu tekrar ediyordum.
Benim için sonlar hep yeni başlangıçlar oldu. İnanmayacaksınız, ama her sonu iyi karşıladım. “Hayırlısı...” dedim, daha iyisi olacak, daha güzeli olacak.
Ben iyiyi kurguladıkça, iyiyi düşündükçe iyi şeyler oldu.
Sonların yeni başlangıçlara vesile oldu.
Şirince’ye giderken hayatımı kısa bir filme dönüştürdüm. Başa aldım, ileriye sardım, büyük bir özet yaptım kendi kendime...
Yine de “21 Aralık dünyanın sonu olsaydı” dedim.
Daha yapacak ne kadar çok işimiz var, daha gerçekleşmeyen ne kadar çok hayalim var, diye düşündüm.

Turizm için yeni hikayeler şart

KIYAMET kopmadı, kimse de kıyamet kopmasını beklemiyordu gerçi ama... Bu Şirince için iyi oldu, tanınmasına fırsat verdi. Gerçi biz tanıyorduk, biz biliyorduk, ama Şirince’nin bir turizm köyüne dönmesine ihtiyacı vardı. Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür ile karşılaştık. Mutluydu.
“Turizmde öne çıkmamız için bizim yeni öyküler yazmamız gerekir” dedi.
Kendisini uzun yıllardır tanırım. Formula 1 için ne kadar mücadele verdiğini iyi bilirim. Başkan Ülgür, hep bir hikaye peşinde oldu. Onun için bu bir fırsattı. Dilerim Şirinceliler de bunu bir tanıtım fırsatı görür ve yeni hikayeler yazar.

Haberin Devamı

Nişanyan’ın kulakları çınlasın

BEN hep aynı noktadayım. Tamam, Nişanyan evleri çok konuşuldu, çok tartışıldı, “Ruhsatı yok, yıkılmalı” dendi ama... Yıkılırsa Şirince bu kadar şirin olur mu, insanların arada kafalarını dinlediği, butik otel keyfini yaşadığı bir yer olur mu? Bence bu konuyu Şirinceliler, İzmirliler yeniden tartışmalı. Ve burası bir turizm köyü olmalı... İçine organiği eklemeli, şarapçılığı eklemeli, eğlenceyi eklemeli, hobileri eklemeli... Nişanyan’ın bu kadar net konuşması boşuna değil.

Seneye daha büyük parti

YİNE de bu kıyamet kurgusu, daha iyi değerlendirilebilirdi. Baktım, beklediğimden daha az bir kalabalık vardı. Acaba medya mı çok abarttı diye düşündüm. Bunu söyleyen çok kişi vardı. Esnaf şikayetçiydi örneğin... Otellerin fiyatları başta çok yükselmiş, iptaller gelince de düşmüştü. Belki de insanlar çekinmişti gelmeye... Bir büyük parti yapılabilirdi. Öyle sıradan bir parti değil... Türkiye o meydanda olmalıydı. Alaçatı’daki gibi... Her yıl yılbaşında Alaçatı daha da kalabalıklaşıyor ve güzelleşiyor. Çünkü, Türkiye’nin tanınmış yüzleri Alaçatı’ya koşuyor. Belki güvenlik, belki başka nedenler... Ama Şirince’de çok büyük bir parti yapılmalı. Vefa Başkan, bunu yap seneye...

Yazarın Tüm Yazıları