Erdoğan disiplini seviyor

AKP'nin geçen iki yıllık süre içindeki serüveninde sessizce yürüyen, ancak partinin yönelişi açısından önem taşıyan bir gelişme parti tüzüğünde yapılan bir dizi değişiklikte yaşandı.

Bu değişikliklerden 5 Mayıs 2002 tarihinde gerçekleştirilen ilki, genel başkana hakaret eden üyeler hakkında uygulanacak disiplin cezalarını ağırlaştırıyordu.

Daha ilginç bir değişiklik 2 Şubat 2003 tarihinde yapıldı. Düzenleme, partinin en üst iki karar organı olan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) ile Merkez Yürütme Kurulu'nun (MYK) yetkileri ve seçiliş şeklini ilgilendiriyordu.

POLİTBÜROYU LİDER SEÇER

AKP, 14 Ağustos 2001 tarihinde resmen kurulduğunda açıklanan tüzüğüne göre, partinin en yetkili organı olan genel başkan yardımcılarının da yer aldığı 18 kişilik MYK, 50 kişilik MKYK'da yapılacak seçimle işbaşına getiriliyordu.

Şubat ayında getirilen değişiklikle, MKYK'nın MYK'yı seçme yetkisi kaldırıldı. Bu kurulun oluşturulması, Bakanlar Kurulu'nun Başbakan tarafından belirlenmesi modeli esas alınarak doğrudan Genel Başkan'ın takdirine bırakıldı.

Böylelikle, parti üst yönetiminin belirlenmesinde Recep Tayyip Erdoğan tek seçici haline geldi.

DELEGENİN TERCİH HAKKI KISITLANDI

Aynı paket içindeki bir diğer değişiklik, MKYK'nın büyük kongredeki seçim şeklini ilgilendiriyordu.

AKP'nin tüzüğü, MKYK seçiminde kongrede çarşaf liste çıkartılmasına izin veriyordu.

Bir başka deyişle, MKYK'ya aday olmak isteyen her delegenin adını oya sunulacak olan listeye yazdırması mümkündü.

Böylelikle, bütün başvurular tek bir listeye konarak, nihai seçim bu liste üzerinde yapacakları işaretleme ile delegelere bırakılıyordu.

Çarşaf liste, kimin parti yönetimine gireceğine karar verme yetkisini olduğu gibi delegeye bırakan demokratik bir düzenleme.

Tüzük değişikliğiyle çarşaf listeye son verilerek, blok liste uygulamasına geçildi.

Blok liste, herhangi bir grubun alternatif liste çıkarmasına engel olmasa da, uygulamada delegenin tercih hakkını sınırlayan bir yöntem.

KONGRE TOPLAMAK ZORLAŞTI

AKP'nin geçen pazar günkü büyük kongresinden yaklaşık bir hafta kadar önce toplanan Kurucular Kurulu, bir diğer değişikliğe daha imza attı.

Tüzüğün ilk şeklinde, büyük kongre delegelerinin beşte birinin imza toplayarak ‘‘seçim yapmak üzere’’ olağanüstü kongre istemeleri mümkündü. Aynı model il kongreleri için de geçerliydi.

Partinin 1500'e yakın delegesi olduğu dikkate alındığında, 300 delegenin bir araya geleceği bir muhalefet hareketi, partiyi kolaylıkla seçimli bir kongreye çağırabilirdi.

Değişiklikle, seçimli kongre toplanabilmesi için gerekli imza sayısı delege salt çoğunluğu (750 dolayında) olarak belirlendi.

Bu düzenleme, takdim şekliyle çekişmeli geçen il kongrelerinin tekrarı yolundaki girişimleri önlemeyi amaçlıyor olsa da, son tahlilde genel başkanı hedef alacak bir muhalefet hareketinin önünü kolaylıkla kesecek bir nitelik taşıyor.

Bu arada, ek bir değişiklikle, MKYK içindeki oylamaların gizli değil, açık oyla yapılması kuralı getirildi.

TEK ADAMLIĞA DOĞRU

Geçen bir buçuk yıl içinde gerçekleştirilen bütün bu değişikliklerin parti içi demokrasi alanını önemli ölçüde daralttığı, buna ters orantılı bir şekilde Erdoğan'ın yetkilerini kuvvetlendirdiği rahatlıkla söylenebilir.

Bu ayarlamalar, AKP'nin kuruluşunda kamuoyuna yaptığı parti içi demokrasinin işletileceği yolundaki kuvvetli taahhütlerden uzaklaşmaya dönük bir yönelişe işaret ediyor.

Bu noktada, AKP kurucularının Erbakan çizgisinden koparken, en önemli gerekçelerinden birini ‘‘tek adam yönetimine karşı duruşları’’ ile açıkladıkları hatırlatılabilir.

Bütün bunlardan, yetkileri büyük ölçüde kendi elinde toplamakta olan Erdoğan'ın disiplini ön planda tutan yönetim anlayışının AKP'ye süratle yerleşmekte olduğu sonucuna varabiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları