Ekmeğe %20’lik zam soygundur

MİLLETİ kazıklamaktan zevk alan bir kitle var bu ülkede. Her alanda ve her mekanda faaliyet gösteriyorlar. Devlet niye var?

Denetleyecek, gözetleyecek, yaptırım uygulayacak, yasayı kanunu uygulayacak, işler doğru dürüst yürüyor mu bakacak. Toplumsal işleyişi, çarkı düzgün ve adil hale getirecek. Hani nerede? Buğdaya %5 zam gelmiş. Adamlar ekmeği %20 zamlandırıyorlar. Nasıl adalet bu? Bu resmen soygun. Nerede devlet? Fakir fukara halkın ekmeği ile oynamak, tek gıdası haline gelen sıcak ve şekerli suya banarak yediği ekmeği elinden almak neyin nesi? Zaten kırk çeşit fırıldak dönüyor. Esmer unu beyazlatmak için içine beyazlatıcı benzoil peroksit konuyor. İç kof ekmek üretiliyor. Gramajları farklı üretiliyor. Biz daha önce kırk kez uyardık. Ekmeğin denetimini devlet yapmalı. Yerel yönetimler yapmalı. Bu iş meslek örgütlerinin keyfine bırakılır mı? Yanlış. Üstelik ekmek üreten bir çok hijyenik değil. Onu da denetleyen yok. Göstermelik basın huzurunda birkaç yer denetlenip iş yaptı oluyorlar. Gidin bakın, apartman altlarında, hiç de hoş olmayacak ortamlarda, fakir fukara halkın tek gıdası haline gelen ekmek, ne şartlarda, hangi steril olmayan ortamlarda üretiliyor, gözlerinizle görün. Yazıktır yahu. Kendi imkanlarımızla Afiş bastırıp her yere astık. Ülkeyi dolaştık. Kimseden yardım ve destek görmeden kendi imkanlarımızla vatandaşı ve tüketiciyi bilinçlendirmek adına çalışmalarımızı sürekli yapıyoruz. Bize de yazık, vatandaşa da yazık. Devlet nerede kardeşim, nerede? Biz laf olsun diye mi uğraşıyoruz, yoksa devleti idare edenler mi bizi dikkate almıyor? Ayıp. Bizim bu işten dernek olarak bir gelirimiz, çıkarımız söz konusu değil. Tamamen tüketicinin hak ve hukukunu korumaya çalışıyoruz. Tuzu kuru olanlar olaya seyirci. Peki fakir ve fukaranın hali ne olacak? Hiç düşünen yok mu? Bu haksız uygulamaya dur diyoruz. Zammı derhal durdursunlar. Haksız kazancı önlesinler. Bu zam yurt geneli yayılırsa korkunç boyutta bir haksız kazanç ortaya çıkacaktır. Milletin ekmeği ile oynamaktan vazgeçin artık. Üstelik ekmek de hijyeni mutlaka sağlasınlar. Milletin sağlığı ile oynamaya ne hakları var" dedi.

Mustafa GÖKTAŞ- Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER)

Genel Başkanı.


Tasarrufu halk değil Büyükşehir yapmalı

MERHABALAR... Ankaralılar olarak bu yaz ’malum’ nedenlerden dolayı su rezaleti çektik ve başımızdaki yöneticilerden de dolayı daha da çok çekeriz gibime geliyor.

Ama şu konuya temas etmeden geçemeyeceğim.

Büyükşehir Belediyesi, Ankara’nın günlük su tüketiminin günde ’1 milyon m3’ civarında olduğunu ve bunu düşürmek gerektiğini söylüyordu. Daha sonra kesintiler oldu ve günlük su tüketimi 700 ila 750 bin m3’e kadar geriledi. Daha sonra da Büyükşehir belediyesi billboardlara ilanlar asarak "Haydi Ankara hedef 600 bin metreküp" naraları atıldı. Yanlış mı, hayır değil. Ama Ankara’da su tasarrufu yapılıyorsa bunu vatandaş yapmıyor. Özellikle de Büyükşehir’in ve diğer belediyelerin açımasızca su kullanımları kısıtlandığı için bunlar yapıldı. Kendi kendilerini kısıtladılar ve 700-750 bin m3 civarında su tüketimi düştü. Eskiden parkların taşları bile belediye görevliler tarafindan hortum tutularak yıkanıyordu. Sonra da bu günlere geldik.

Belediyeler kendi kuyularını kendileri kazdılar.

Uzun lafın kısası; Belediyenin çalışanları kendileri doğru düzgün tasarruf yaparlarsa bu iş zaten çözülür. Tabii vatandaş da buna var gücü ile katılmalı ve durumun ciddiyetini anlamalıdır.

Yoksa daha çok susuz kalırız.

Murat KADIOĞLU

Referandum: Boğazdaki lokma!

REFERANDUM oylamasının yapılmakta olduğu saatlerde yazılan bu yazı, sonuçlar belli olduktan sonra okunabilecektir. Belki daha sakince de değerlendirilebilecektir.

Bilim de hukuk da gücünü izlenen süreçlerden alır; sonuçlara değil, ancak süreçlere itiraz edilebilir. Süreçler önceden bellidir; harfiyen uyulması zorunluğu vardır. En büyük hukuk davalarındaki kimi kararların ’basit’ görünen ’usul hataları’ndan dolayı bozulduğunu herkes bilir.

Yüksek Seçim Kurulu’nun referandum ile ilgili kararı ’hukuk devleti’ olmayı zedelemişe benziyor. Normalde, süreç devam ederken yapılan ’kural değişikliği’ne dayalı bir erteleme bekleniyordu.

Oysa YSK, 5’e karşı 6 oy ile, buna gerek duymadı!

Kuşkusuz, YSK yetkilidir ve böyle bir karar da alabilir. Ancak, basına yansıdığı kadarı ile, gerekçe, ikna edicilikten hayli uzak görünüyor. Mevcut seçim hukukunun ’usulsüz kullanılan oylar seçim sonucunu etkilemiyorsa dikkate alınmaz’ hükmünden yararlanılmış!

Normal bir seçimde, örneğin ’mükerrer’ oy kullanımı, ’usulsüz kullanılan oylar’dır; bu bağlamda seçim hukuku anlamlıdır.

Ancak, mevcut ortamda ’usulsüz oy kullanma’ diye bir şey söz konusu değildir. Aksine, gümrüklerde başlamış ve açıklamalara göre yirmi binlere ulaşmış oylamaya ’usulsüz müdahale’ vardır; hem de usulü korumakla görevli birimlerce!

Hukuk kuralları içinde inandırıcı bir açıklama yapılmadıkça, bu referandum, sonuç ne olursa olsun, ’halkın boğazında düğümlenen’ bir lokma gibi rahatsızlık vermeye devam edecektir.

Bir hata var ise de, bundan dönmek için hiç bir zaman ’çok geç’ sayılmaz. Nitekim, 6-5 şeklindeki oylama da böyle bir riskin varlığını zaten yansıtmaktadır.

Prof. Dr. Niyazi KARASAR
Yazarın Tüm Yazıları