Ecevit ve türban

ŞİMDİ "Bu da nereden çıktı? Bu işe karıştırmadığınız bir Ecevit kalmıştı, onu da becerdiniz. İyi ama Ecevit’in türbanla ne alakası var?" diyeceksiniz? Olmaz olur mu, tabiki var. Yazıyı okuyunca konu anlaşılacak.

Diyelim ki Türban Yasası çıktı, sonra ne olacak?

2007 ÖSS sınavını kazanıp ta, halen üniversitede başı açık okuyanlar için sorun yok. Onlar arzu ederlerse yasadan sonra başlarını örtebilirler. Asıl sorun bundan sonraki ÖSS’lerde... ÖSS’ye girecek öğrenci halen ortaöğretim öğrencisi olduğu ve henüz üniversiteli olmadığı için sınava nasıl girecek? Yani türbanlı olarak ta girebilecek mi? Çözüm kolay: Türban sadece üniversiteler için olduğuna göre, tabiî ki ÖSS sınavına başları açık girmek zorundalar.

Sınava girip hak edenler kazanacak. Peki, kazanan öğrenciler üniversiteye ne zaman başlayacaklar, Eylül 2008’de. Madem ki üniversiteler Eylülde açılacak, memleketin çözülmesi gereken daha önemli acil sorunları varken ve Eylüle daha 8 ay gibi bir süre varken ’Türban Yasası’ için bu telaş ve acele niye?

Ah benim eşek kafam, nasıl düşünemedim! Tüm bu telaş ve acelenin nedeni yakındaki Yerel Seçimlere yatırım için tabi ki. Yani oy avcılığı için olsa gerek bunca telaş.

Bunu düşünememekte de haklıyım. Çünkü birileri çıkıp ta, açıkça "Bu yasayı çıkarmak için acele etmemizdeki neden önümüzdeki yerel seçimlerdir" demediler ki. Üstelik güzelce kılıfına uydurup asıl amaçlarını vatandaştan hep gizlediler ve hálá da söyleyemiyorlar.

Gelelim Ecevit konusuna...

Ben 67-68 kuşağındanım. Bizim zamanımızda, biz gençler arasında da maalesef gerçek sorunlar ve çareleri konuşulmaz sorunları hep kişilerle çözme gafletimiz yüzünden isimler tartışılırdı. O günlerde, bazıları Ecevit’i ’dürüst devlet adamı’ diye savunurdu, ben de bu teze ’dürüstlük, devlet adamlığı için bir paye değil, olmazsa olmaz birinci koşuldur’ diye hep karşı çıkardım.

Aradan 40 yıl geçti. O yıllarda Ecevit için söylenen ’dürüst devlet adamı’ tezlerine benim karşı çıktıklarımı şimdikiler haklı çıkardılar.

Huzur içinde yatsın, şimdi gel de Ecevit’i ve Ecevit gibileri arama...

Ecevit’in türbanla olan alákası ise sadece kendisine atfedilen ’dürüstlük’ kelimesinin bugün ne kadar daha önem kazandığı ile bağlantılı o kadar.

Israrla anlamak istemeyenlere...

Süleyman YURDAKUL-ANKARA

3 merdiven

BASAMAK basamak türban gelişmesi:

1. basamak, Başbakanımızın üstelik yurtdışındayken "Velev ki siyasal simge olsun ne çıkar. Türkiye de, üniversitelerde siyasal simge yasak mı?" demesiyle başladı.

2. basamak ise bu konuşmaya karşı kendi görüşlerini beyan eden vatandaşlarına verdiği "Sen kimsin yahu?" cevabı oldu.

3. basamak: Bugün türbanda geldiğimiz durum merdivenin üçüncü basamağı ama son basamağı değil, olmayacak ta... Öbür basamakları da sonra ortaya çıkaracaklar.

Çayyolu soru önergesi oldu

CHP Adana Milletvekili Prof. N. Gaye Erbatur, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a soruyor:

Ankara, Çayyolu bölgesinde çift katlı özel otobüsler kaldırılmıs, sadece sözleşmesi dolmamış 2 adet otobüs kalmıştır. Bu otobüsler de sözleşmeleri dolduğunda hizmetten alınacaktır. Bunun yerine geçecek olan belediye otobüslerinin sayısında da hiç bir artış yapılmadığı için bölgede yaşayan halk şehir içi ulaşım konusunda yeterli hizmet alamamaktadır. Bunun yanında Çayyolu’nun giderek büyüyen ve genişleyen bir yerleşim yeri olduğu düşünüldüğünde, otobüs hattı kurulduğundan beri aynı güzergáhta işlemekte, halk evine gitmek için toplu taşıma araçlarından yararlanamamaktadır.

Bu çerçevede;

- Çay yolu bölgesinde halkın yaşadığı bu sıkıntıların görmezden gelinmesinin siyasi bir sebebi var mıdır?

- Özel halk otobüsleri kaldırılırken, yerine geçecek olan belediye otobüslerinin talebi karşılayabilmesi için sayıları neden artırılmamıştır?

- Çayyolu kurulduğundan beri değişmeyen otobüs hattının, Çayyolu’nun şu anki durumu göz önüne alınıp otobüs hatlarının genişlemesi için yeniden düzenlenmesi düşünülmekte midir?

- Bu bağlamda, Çayyolu sakinlerinin EGO Genel Müdürlüğü’ne yaptıkları şikayetler ve dilekçeler dikkate alınmış mıdır?

Atatürk ve ’İkbal’

BAHÇELİEVLER
7 Caddedeki İkbal lokantasında yemek yedim. Yemez olsaydım. Tam başımın üstündeki duvarda Atatürk’ün resmi ve yanda bir yazı. 1922’de Atatürk Afyon’a gelmiş, o zamanını valisi şehrin en iyi ahçısı sayılan Zümrüt lokantasının Sabri Beyi çağırır ve paşaya yemek yapmasını ister. Yemekler yapılır, paşa beğenir ve yapan ahçıyı çağırır. Tebrik eder ve ne iş yaptığını sorar. Zümrüt isminde bir lokantası olduğunu söyler. Paşa senin yemeğin iyi ikbalin açık; onun için lokantasını isminin İkbal olmasını ister. Sabahtan paşa ayrılırken bir bakar ki lokantada İkbal tabelası çoktan asılmış.

Bu gün yemek yediğim İkbal’de sıkma baş bayanlar servis yapıp, kasaya bakıyorlar. Utandım kalkamadım ama aklıma söyle bir soru geldi. Rahmetli atamiz sağ olsaydı ve kendi ismini verdiği bu lokandada türban veya sıkbabaşlı bayanların çalıştığını görse ne derdi acaba.

Ben tahmin bile etmek istemiyorum.

Hüseyin EKŞİ-ÖVEÇLER

Biliyor musunuz

n BÖLGEDE birliği ve kalkınmayı hedeflemek amacıyla Karslı işadamı Rufay Karahan tarafından kuruluş çalışmaları yürütülen Doğu Anadolu Birlik ve Kalkınma Vakfı’nın (DABİVAK), bölge halkı için Ankara’da misafirhane niteliğinde olacak ’Doğu Evi’ kuracaklarını açıkladığını...

n KEÇİÖREN Belediye Başkanı Turgut Altınok’a, Başkent Grubu tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen ’Cumhuriyetin 84. Yılı Altın Adamı’ ödülü verildiğini...
Yazarın Tüm Yazıları