Dünya Ekonomik Forumu’nun raporu Milli Eğitim Bakanı’nın dikkatine sunulur

DÜNYA Ekonomik Forumu’nun bu yılki "Küresel Rekabet" endeksi Türkiye açısından önemli.

Önümüzdeki 23-24 Kasım tarihlerinde İstanbul’da toplanmaya hazırlanan Dünya Ekonomik Forumu, Türkçe bir basın bildirisi de hazırlamış.

Ayrıca Türkiye’yle ilgili kapsamlı bir incelemeyi de endekse eklemiş.

Türkiye bu yıl geçen yıla oranla çok daha başarılı bir performans gösterdi.

12 sıra yükselerek 125 ekonomi arasında 59. sıraya oturdu.

Dünya Ekonomik Forumu’nun değerlendirmesine göre, Türkiye’nin bu atağı AB reformlarının meyvesi.

1 Ocak 2007 tarihinde AB üye olmayı bekleyen Romanya ve Bulgaristan sıralamada Türkiye’nin hayli altında.

Reformlar bu iki ülkeye pek yaramamış.

"Türkiye Avrupa için yeterince rekabetçi mi" başlıklı incelemeye göz atalım.

Türkiye’nin sıralamada en iyi performans gösterdiği alanlar iş yaşamıyla ilgili olanlar.

Teknoloji, inovasyon da fena sayılmaz.

Ortalamayı aşağıya çeken üç önemli kalem var.

Makroekonomi, ilk öğretim/sağlık ve alt yapı.

İlk öğretimde 78 sıradayız.

Dünya Ekonomik Forumu’nun baş ekonomisti Augusto Lopez-Claros şöyle demiş:

"Yetkililer eğitimin kalitesi yükseltmeli ve eğitim fırsatını yaygınlaştırmalı".

İncelemeye göre, Türkiye’de bir çocuğun okulda geçirdiği ortalama zaman 4,5 yıl iken bu Almanya’da mesela 13 yıl.

Kalitesizlik, öğretmen sıkıntısından ve kaynak kıtlığından kaynaklanıyor.

"Küresel Rekabet" endeksinde ortaya iyice çıktı ki, eğitimdeki kalitesizlik üst sıralara tırmanmak için önümüzdeki en büyük engellerden biri.

Eğitimde reformdan söz eden Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in dikkatine Dünya Ekonomik Forumu’nun bu çalışmasını sunmak isterim.

Eğitimdeki zaafın bizi nasıl alt sıralara çektiğini açıkça görebilir.

Sivil toplum örgütlerinin bunca kampanyalarına, sosyal sorumluluk projelerine rağmen eğitim yerinde sayıyor.

Ders kitaplarında yaşanan skandaller, Fen ve Anadolu Liseleri’nde 5 bin açık kontenjan, özel okullar yasası ve eğitimdeki daha bir sürü sorun "bumerang" gibi "Küresel Rekabet" endeksinde bize dönmüş.

İstanbul, UNESCO’nun ’dünya mirası’ listesinden çıkarsa ’Kültür Başkenti’ hayal olur

GEÇTİĞİMİZ temmuz ayında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta bir toplantı yapıldı.

UNESCO Dünya Mirası Komitesi’nin üyeleri İstanbul’dan gelen bir heyetle görüştü.

Konu, İstanbul’un UNESCO "dünya mirası" listesindeki durumuydu.

Neyse ki, "dünya mirası" listesinden çıkartılma tehlikesiyle karşı karşıya olan İstanbul’a Vilnius toplantısında 2 yıllık bir süre daha tanındı.

Ama İstanbul’un "tarihi yarımada"da gerekli çalışmaları yapması koşuluyla.

Peki gerekli adımlar atılıyor mu?

Geçenlerde Vilnius’a giden ekipte yer alan Profesör Cevat Erder’e rastladım.

Profesör Erder, dünyanın sayılı restorasyon ve koruma uzmanlarından.

Yıllarca, UNESCO’nun bu alanlarındaki kuruluşu olan İCCKOM’un Roma’daki merkezi yönetti.

Yurtiçi ve yurtdışında nice ödülün sahibi olan Profesör Cevat Erder İstanbul için büyük bir şans.

Vilnius’tan sonraki gelişmelerden söz ederken bazı kaygılarını dile getirdi.

Anladığım kadarıyla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi UNESCO’nun öneri ve uyarıları pek duyarlı değil.

Örneğin, İstanbul Metropolitan Planlama’nın "kentsel dönüşüm" diye başlattığı bazı projeler UNESCO’nun önerdiği şeylere taban tabana zıt.

UNESCO "bilimsel yöntemlerle bir restorasyon" önerirken Metropolitan Planlama’nın projeleri bilimsellikten uzak.

Özellikle Süleymaniye’deki "müze kent" projesi.

Bu proje restorasyondan ziyade Osmanlı tarzı bir mimari oluşturma çabasında.

Süleymaniye’de tarihi değerlerin tümden yok edilmeleri söz konusu.

İstanbul Metropolitan Planlama ayrı bir telden çalarken, esas "tarihi yarımada"nın nasıl korunacağına ilişkin plan ortada yok.

Profesör Erder haklı olarak "İki yıl içersinde yol alınmazsa UNESCO bu kez gerçekten listeden çıkartır İstanbul’u. 2010 İstanbul Kültür Başkenti de hayal olur" diyor.

Dünyanın önde gelen restorasyon uzmanının uyarısını dikkate almazsak yazık.

İzmir de UNESCO’nun listesine dahil olmak istiyor

İSTANBUL yıllardan beri "dünya mirası" listesinden çıkartılmamak için uğraşırken, İzmir’in listeye girmek için proje hazırladığı ortaya çıktı.

Projeyi hazırlayan İzmir Ticaret Odası.

Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, gönderdiği mektupta şöyle demiş:

"Proje, sahip olduğumuz kültürel mirasın evrensel yaptırım mekanizmaları kontrolünde gelecek kuşaklara aktarılması için etkin bir yöntem olacaktır."

Ne diyeyim..

İzmir’e bol şanslar.

İstanbul’un yıllardan beri direndiği "evrensel yaptırım mekanizmaları"na daha açık olduğu için belki işi daha kolay.
Yazarın Tüm Yazıları