Doğan Hızlan: Tüláy Tura Börtecene'nin kozmosu

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

TÜLÁY TURA BÖRTECENE'nin Moda'daki Yurt ve Dünya Galerisi'ndeki sergisini gezdim.

Resimleri insanın acı çeken yanına çağırır beni.

Soyut çalışmaları, üstelik, kendi yorum özgürlüğüme çok daha elverişli bir dünyanın kapısını açar.

Kısıtlamaya çağırmayan resimleri/ressamları yeğlerim.

Resim eleştirmeni olmayan bir kişi için, renklerin dünyasından anlam çıkarmak, biraz da sanatçıyı tanımakla mümkündür.

Börtecene'nin gelişim/değişim çizgisini izleyenler, onda bir ressamın kalıcı öğelerinin nasıl oluştuğu konusunda bir kurala ulaşabilirler.

Ahmet Oktay'ın yazdığı Tüláy Tura Börtecene kitabının içindeki bilgileri, değerlendirmeleri, eleştiri ile deneme arasında gidip gelen yorumları okursanız, hiç kuşkusuz resimlere daha derinlikli, daha bilgili yaklaşabilirsiniz.

Öyle yapmaya çalıştım.

Ancak, sıradan bir resim sever olarak kitabın son cümlesini de sizlere aktarmadan edemedim:

'Büyük biyoloji bilgini Jean Rostand, kuramlar gider, kurbağa kalır demiş. Evet, öyle: Kuramlar gider, resim kalır.

Biz de dikkatle resimlere bakmalıyız yazıyı unutarak.'

Börtecene'nin bu sergisinde soyut çalışmalardan somutun kalbine doğru yol aldım.

Renklerin çağrışımında; bir çok toplumsal olayın, siyasal çarpıklıkların çağrışımlarını buldum.

* * *

BÖRTECENE'nin resminin /ressamlığının kırk yılını Oktay'ın kitabında değişik dönemleriyle, eğilimleriyle, yönsemeleriyle bulabilirsiniz.

Elbette önemli olan, bu resimlerin ardındaki düşünce dünyasını, değişik sanat akımlarının kesişmesindeki yerini saptayabilmektir. Ahmet Oktay, bunu yapmış.

Börtecene'nin resimlerine çokgen bir görsel zevkle yaklaşabildim, onun yazdıklarını okuyarak.

Ahmet Oktay şöyle yazmış: 'Sanat yapıtının da onu üreten sanatçının da ardında, varlığını daima duyumsatan bir hayalet vardır: Toplum.'

Doğrudan, resimle somut olaylar arasında bir bağlantı kurmamasına rağmen Ahmet Oktay, 1968 Öğrenci Hareketi, 1971 12 Mart Darbesi ve 12 Eylül faşizan darbesinin Yüzler ve Yüzler ve Şeyler resimlerine yansıdığı görüşünü de bize iletiyor.

Börtecene'nin inorganik bir evren çağrışımı yapan resimlerini algılamak için sanırım onun arka plandaki düşünce dünyasını da aydınlatmak gerekiyor.

Edip Cansever'e adadığı Tragedyalar'ı da bu gözle görmeyi önerebilirim.

Börtecene'nin Yüzler'i de beni hep etkilemiştir. Acı çeken bir insanın yüz ifadesi, bana yüzyıllar öncesinin acı çeken ermişlerini anımsatır.

Tura'nın paleti, güneşli ve neşeli değildir, diyor Ahmet Oktay.

Onun için seviyorum.

* * *

BÖRTECENE'nin kırk yılını resimlerinden izlemek.

Zevkli bir gezi olacağını umuyorum.

Yazarın Tüm Yazıları