Doğan Hızlan: Orkestralar millennium hazırlığında

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

2002 yılı müzik dünyasında değişimlerin miladı olacak. Evliya Çelebi, Marco Polo, Kristof Kolomb, Piri Reis ve cümle gezginler, ünlü orkestra şeflerinin uçuş çizelgelerini okusalardı, bizimki de gezmek mi, diye hayıflanırlardı.

Leylá Gencer, bir gün bana çok ilgi çekici bir saptamasını aktarmıştı.

Gencer'e göre, eskiden orkestra şefleri orkestralarıyla birlikte anılırdı. Şimdi öyle değil, diye sözünü sürdürdü, herkes her orkestrayı yönetiyor. Ne zaman prova yapıyorlar, ne zaman orkestranın müzikçilerini tanıyorlar, bu durumda vakit yetmez.

Gerçekten de orkestra şefleri artık Avrupa ile Amerika arasında gidip geliyorlar, sanırım partisyonları, ancak uçaklarda inceleme imkánı buluyorlar.

The Sunday Times'ın Culture ekinde (4 July 1999) Beş Ünlü Orksetra'nın (Berlin Filarmoni, Viyana Filarmoni, Şikago Filarmoni, Royal Concertgebouw Orkestrası, Londra Senfoni Orkestrası) şeflerinin niteliklerinin yanısıra, repertuar özelliklerini de sıralamış.

Ben böyle bir sıralamaya karşıyım, belleğimde bu beşin dışında önemli icralar canlanıyor.

Bu bana yüzeysel bir sıralama gibi geldi.Müzik eleştirmenlerinin de bu görüşüme katılacaklarını umuyorum.

Gelelim Leyla Gencer'in görüşünün doğruluğuna.

Berlin Filarmoni denilince Herbert von Karajan gelirdi aklımıza, Georg Solti ile Şikago Senfoni Orkestrası'nın adı birlikte anılırdı.

Cleveland Orkestrası hemen ardından Gerge Szell'i çağrıştırırdı. Kurt Masur demek de Leipzig Gewandhaus demekti. Leonard Berstein'in değneği New York Filarmoni için sanki kutsal bir asaydı.

* * *

BİRMİNGHAM SENFONİ ORKESTRASI'nın başarılı şefi Simon Rattle'ın Berlin Filarmoni orkestrasının şefliğine seçilmesinden sonra, değişen şeflerin listesi gündeme geldi.

2002 yılında şefler yenileniyor.

Orkestralarla şeflerin birbirinden ayrılmaz beraberlikleri var. Bu beraberliğe karizmatik bileşim (charismatic combinations) diyorlar.

Şimdilerde bundan, eskisi oranında söz etmek mümkün mü? Sanmam.

Şef değiştirmelerin ardında, unutmayalım ki, müzik endüstrisinin çarkının daha hızlı ve daha kárlı dönme amacı bulunuyor.

Şimdi orkestranın kárlılığı da düşünülüyor.

Diktatör orkestra şeflerinin böyle bir kaygıları yoktu, zevklerine göre seçim yaparlar, işletmecinin görüşüne de kulak asmazlardı.

Her bestenin unutulmaz bir ya da bir kaç icrası vardır.

Carl Orff'un en sevdiği Carmina Burana icrası, Eugen Jochum'unkiymiş.

Igor Stravinsky ise Herbert von Karajan'ın Bahar Ayini icrasından nefret edermiş.

* * *

MÜZİKÇİLER... Gerçek dünya vatandaşları.

Çünkü onların vatanı topraklar, ülkeler değil, notalar.



Yazarın Tüm Yazıları