Doğan Hızlan: Bir karikatüristin sanatçı olarak portresi

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Ferruh Doğan için Güldiken mizah dergisi çok güzel, özenli bir özel sayı hazırlamış.

İyi bir çizerin, iyi bir yazar ve aydın olduğunu belgeleyen yazılar.

Onun dostlarına gönderdiği mektuplardan tutun, karikatür üzerine yazılarına kadar kimliğini tanıtacak bir toplam.

Ferruh Doğan öylesine içten, insana sıcaklık neşreden bir dosttur ki, her zaman aranılır. Yokluğu hissedilir. Bir dost yemeğinde yanınıza o düşmüşse, alçakgönüllü bir yemek sohbetle şölene dönüşür.

Hoş beşi sanatla başlar, sanatla biter. Her karşılaştığımda yeni okuduğu bir kitabın coşkusunu aktarır. Uslubunda hırçınlığa rastlanmaz, en beğenmediğini anlatırken bile incelik anayasasına bağlıdır. Çünkü Beyoğlu Efendisi'dir Hıfzı Topuz'un deyişiyle.

Asrileşen Köy'ü; karikatürle düşüncenin birleştiği nokta saydığımdan, Türk karikatüründe unutamadığım albümlerden biridir. Asrileşmenin, modernleşmenin, biçimde gerçekleşmesinin, içe giremeyişinin trajikomik örnekleridir.

* * *

BİR röportajında söyledikleri, onun karikatürlerine başka bir gözle ve ardındaki birikimi düşünerek bakmanızı sağlayan anahtar niteliğindedir:

‘‘Karikatürcü dostum kadar edebiyatçı dostum vardır. Ben en çok Türk şiirinden esinlendim... Türk şiirinin ustalarıyla beraber olmak, onlarla birlikte fikir üretmek çabalarının benim karikatürümde etkisi oldu. Ben biraz da karikatürü şiire benzetiyorum.’’

Her sanatın özünde, şiirin yattığına inanananlardanım, hele onun çizgilerini düşündüğümde, tutarlı bir açıklama olduğuna karar veriyorum.

Sadece şiir mi, edebiyat mı kaynağı? Hayır, bir kültürün çizgiye dönüşmesidir. Dahası, dünyayı, insanı bir kültürün ardından algılayış ve yorumlayıştır.

Her zaman onun çizgisinin ardındaki düşünceyi öğrenmek, yazıyı okumak için çabaladım. Karikatür için çoğunuza ters gelecek bu yöntemi Ferruh Doğan'a uygulamaktan vazgeçemedim.

Onunla tanıştıktan, dostluğunuzu ilerlettikten sonra, başka türlü düşünemedim, çizginin ardındaki zengin kültürel çeşitlemelerin.

Hıfzı Topuz'un Güldiken'deki yazısının başlığı; onun sanatçı konumunu özetliyordu:

‘‘Ferruh Bu İşin Hem Felsefesini Yaptı Hem De İlk Örneklerini Verdi.’’

Topuz, onun karikatüre getirdiği çeşitli özellikleri sıraladıktan sonra portreci yanına değiniyor:

‘‘Ferruh çok başarılı portre-karikatürler de yaptı ve onlarda insanların yalnız yüzlerini değil, kafasını ve ruhunu da yansıttı.’’

Cemal Süreya'nın çizdiği Ferruh Doğan portresi iki ustayı bir arada okuma lezzetini tattırır bize:

‘‘Ferruh Doğan'ınki kadar pastel ve İstanbul'a benzeyen bir yüz düşünemiyorum. Bütün hayatı Beyoğlu'nda geçmiş. Üçhoron kilisesinin, Aya Triada'nın avlusunda saklambaç oynamış. Mavi ispirto içip içip resim yapan beyaz Ruslar, Ermeniler, Yahudiler, Rumlar arasında büyümüş. Tünel'le Şişli arasında. Başka bir kültür: meşin ciltli kitaplar, pembe topuklu kadınlar.’’

* * *

Güldiken dergisinin Ferruh Doğan Özel Sayısı'nda karikatürün bir ustasını, sanatçısını, değişik yönleriyle tanıyın.

Bu dergiyi edinebilmeniz için yazışma adresini de veriyorum:

Güldiken Dergisi, P.K.41

Kadıköy 81301 İstanbul.

Yazarın Tüm Yazıları