Çanakkale’de Sarı Siyah

Levent Akçay, göz doktoru.

Haberin Devamı

Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde eğitimci iken son çıkan tam gün yasası nedeniyle istifa ederek Dünya Göz Hastanesi’nde çalışmaya başlamış.
Ama hayatı sadece ameliyatlarla geçmiyor.
Yıllar önce aklını Çanakkale’ye takmış, o günden bu yana konuyla ilgili ne bulduysa okumuş, yazmış, çizmiş.
Ve bu sene şubat-nisan ayları arasında “Sarı Siyah” adını verdiği filmini çekip tamamlamış.
Geçen hafta “Bu yıl üç ayrı Çanakkale filmi izleyeceğiz” diye yazdığımda bana şöyle bir mail attı:
“Ömür Hanım, bu kadar filmin arasında ben bu filmi vizyona sokmak için canımı bile vermeye hazırım. Yeter ki vizyona girsin, gençlerimiz bu filmi seyretsin.”
Destek ve sinemalardan vizyon tarihi bekleyen “Sarı Siyah”ı ben de çok merak ediyorum ve diliyorum ki bu yıl üç değil, dört Çanakkale filmi izleriz.
“Sarı Siyah”ı bu kadar önemsememin altında ise Levent Akçay’ın şu cümleleri yatıyor. Okuyun, hak vereceksiniz:
“Çanakkale Savaşı sırasında ülkede okuma yazma oranı yüzde 10’du. Gelibolu’da savaşta ise sadece yüzde 5...
11 Mayıs 1915’te Enver Paşa’nın meşhur Beyazıt mitinginden sonra İstanbul Sultanisi’nden (şimdiki İstanbul Erkek Lisesi) 50, İstanbul Tıp Fakültesi’nden 100 öğrenci gönüllü olarak savaşa katılmıştı.
Çok kısa bir eğitimle 16 Mayıs’ta cepheye gittiler. 18 Mayıs’ı 19 Mayıs’a bağlayan gece saat 03.30’da Kabatepe Savaşı’nda hepsi şehit oldu. Biz, eğitimli bir nesli de orada kaybettik. Tıp fakültesi ve İstanbul Sultanisi iki-üç yıl mezun veremedi.
İşte ben bu gerçek olayı öğrencilere, akademisyenlere ve halkımıza aktarmak için bu filmi çektim.
Bu gerçek hikâyeyi anmak için İstanbul Lisesi her sene 18-19 Mayıs gecesi saat 03.30’da Kabatepe’ye (O bölgeye daha sonra binlerce şehidimiz olduğu için Kanlısırt adı verildi.) gider ve ağabeylerine, o gencecik vatan evlatlarımıza saygı duruşunda bulunurlar ve Vatan Marşı’nı okurlar.
Çünkü o 15-16 yaşındaki gencecik öğrencilerimiz Vatan Marşı’nı okuyarak siperlere girmiş ve tek kurşun atamadan İngiliz Topçusu ve Anzak makineli tüfekleri karşısında şehit olmuşlardır.
Gününün büyük bölümünü sosyal paylaşım sitelerinde harcayan, eğitim almanın ne demek olduğunu eğitim alırken kavrayamayan, flört dışında bir hayatı olmayan, çalışırken eğlenmeyi değil eğlenceyi çalışmanın önüne geçiren önemli sayıdaki gençlerimize ulaşabilirsem ve bu filmi gösterebilirsem, bu vatan için bu kadar büyük bir özveride bulunan, canını veren insanları tanıtabilirsem kendimi hedefime ulaşmış addedeceğim.”

Haberin Devamı

Kaz ciğeri yasaklandı

Haberin Devamı

ABD’nin Kaliforniya eyaletinde hayvan hakları savunucuları zafer kazandı.
Kaz ciğeri üretmek artık yasak, yemeğini yapana da 1000 dolar ceza var.
Kaz ciğeri elde etmek için hayvanlara yapılan işkenceyi bilmeyenler için yazayım.
Zavallı hayvanlara ciğerlerinin iyice yağlanması için ağızlarına takılan hunilerle zorla, neredeyse boğulana kadar yemek yediriliyor.
Bir gün içinde
üç-dört kez işkenceyle beslenen kazlar, yeterince yağlandıkları zaman ölüm odalarına alınıyor.
Bir sanatçı duyarlılığını hatırlatmamda fayda var; bu yasağın gelmesi için ilk imzayı atarak yolu açan kişi Kaliforniya Valisi Arnold Schwarzenegger’di.

Ajda Pekkan'ın sırrı

Hakan Gence’nin Ajda Pekkan röportajı üzerine yazan çok olacaktır.
Beni en çok Ajda Pekkan’ın fotoğraflardaki güzelliği, neşeli duruşu ve samimi cevapları etkiledi.
“Samimi sandıklarım arkamdan vuruyordu. Ama ben hep insan gibi davrandım. Kader bana yardımcı olmasaydı, istediğim kadar çırpınayım bu noktaya gelemezdim. Kaderle aklı birleştirmek bir paket.”
Ben kaderin tesadüf olmadığına ve iyi insanlara güldüğüne inanırım hep.
Ajda Pekkan’ın temiz kalbinin, sakladığını söylediği ama bence her hareketinde, her sözünde ortaya çıkan zekasının bugünkü konumunda önemli rol oynadığını düşünüyorum.
Allah o güzel yüzünü hep güldürsün.

Yazarın Tüm Yazıları