Bütün boyasız parmaklar birleşin

MAHALLE kahvesinde oturuyorum. Yan masamda seçim değerlendirmesi yapılmakta. Duymamış olduğum bir cümle kurulmuş değil son iki saat içinde fakat yarım kulak da olsa dinliyorum.

Seçim bende de kendince bir iz bırakmış. Sandıkta parmak boyamakla görevlendirilmiş arkadaşın sol işaret parmağım üzerinde giriştiği deneysel çalışmanın izlerini hala taşımaktayım.

Tam ‘Ben bu parmakta oluşan şekle kahve falı muamelesi yaptırsam mı acaba?‘ şeklinde çirkinleşecekken, yan masadaki sohbet ‘Seçimin asıl galibi sandığa gitmeyenler’ yönüne saptı.

Sandığa gitmeme nedenlerini ‘Umudumu kaybettim bu sisteme; n’olur usta benden oy isteme’, ‘Başım ağrıyordu, kolum tutulmuştu; oy verecektim pusulam kaybolmuştu’, ‘Bir tembellik çöker önce yavaş yavaş; Ankara’nın şirin bir ilçesiydi di mi Ayaş?’ şeklinde açıklayanlar bir de bu durumlarını yüceltmiyor mu, hakikaten ayar oluyorum.

* * *

Ben de mevcut partilerin hiçbirine oy vermek istemiyorum.

Benim gibi milyonlarca seçmen olduğunu da biliyorum.

Ama seçim günü geldiğinde vergilerini düzenli olarak ödeyen, iyi bir vatandaş gibi yaşamaya çalışan, hileye hurdaya bulaşmayan ve memleketin asıl yükünü bütün asalaklara rağmen sırtında yaşayan kitlenin bir parçası olarak sandığa gitmek ve görüşümü bildirmek istiyorum.

Görüşüm ne mi?

Parmağı boyalı biri olarak, parmağı boyasızlara sesleniyorum: Boyasız parmaklar birleşin; işaret parmağınızdan başka kaybedecek birşeyiniz yok!

Ne demek istiyorum daha açık ifade edeyim: Sandığa gitmediğiniz zaman ‘Oy kullanmayan seçmen’ olarak değerlendiriliyorsunuz, yani aslında değerlendirilmiyorsunuz değil mi?

Seçim sonuçları açıklandığında partilerin oy oranlarının sıralandıkları grafiklerde kendinizi görebiliyor musunuz? Göremiyorsunuz değil mi?

Ama sandığa gidip, geçersiz oy kullansanız (Çok basit; birden fazla partiye mühür vurduğunuzda oyunuz direkt olarak geçersiz kabul ediliyor) nasıl olur?

Şöyle düşünün; bir sonraki seçimde, Boyasız Parmaklar Partisi kullandığı geçersiz oylarla üçüncü parti çıkıyor. Güzel olmaz mı?

Birinci parti A partisi, ikinci parti B partisi, üçüncü parti Geçersiz Oylar, dördüncü parti C partisi...

Sessiz kalarak, oy kullanmayarak, katılım sağlamayarak sadece sessizce köşenizde oturmuş oluyorsunuz.

Yine birileri seçim kazanıyor, birileri kaybediyor, hatta birileri kaybettiğini kabul bile etmiyor.

Kitleleri peşinden sürükleyecek karizmatik lider tipi yok bende. Benimki sadece bir öneri. Birileri bunun bayraktarlığını yaparsa seve seve teorisyen olarak katılırım.

Boyasız Parmaklar birleşin diyorum işte, sandığa gidin, geçersiz oy kullanın.

Daha ne diyeyim!

NOT: İspanya’daki terör saldırısının ardından gazetelerde ‘Bizdeki saldırılardan sonra yapılan mitinge ikibin kişi katılmıştı. Bir de İspanya’ya bakın’ türü yazılar çıktı. O mitinglerden Taksim’de yapılana katılmıştım. Tanıdığım iki kişi vardı. Ferai Tınç ve eşi Lütfi Tınç. O yazıları yazanların hiçbiri orada değildi. Not düşünüz lütfen!..)
Yazarın Tüm Yazıları