Artık edebiyatın da P.K.'sı var

EY SEVGİLİ OKUR! hitabıyla başlayan nice yazılar okumuşsunuzdur. Size gönderilen özel bir mektubun üslup tadını, içtenliğini hissetmişsinizdir.

Posta Kutusu Dergisi'nin ilk sayısında mektup türü üzerine yazılar ve tanınmış sanatçıların mektuplarını okurken, mektup üzerine anılarımı yeniledim. Yılda dört kez çıkacak derginin kapağında, hepimize gönderilmiş Şeyh Galib'in bir çağrısı var:

‘‘Mektup yaz, alışkanlıkların tazelensin.’’

Bugün eski tarzda mektuplaşmalar yok. E.posta denilen şıpın işi haberleşme, bu zevki teknolojiye kurban mı etti?

Tam değil.

Çünkü el yazısının karakterinden, káğıdın cinsinden, mürekkebin renginden çıkartılacak binbir mana kayboldu.

Derginin yönetmeni sevgili Turgut Çeviker, derginin amaçlarından birini şöyle özetliyor:

‘‘Parça parça birçok adreste uyuyan mektupları bir gövdede buluşturmak, zamanı geldikçe yayımlanacak mektup kitapları için bir havuz oluşturmak.’’

* * *

MEKTUP
göndermek istesem, ‘‘mektup örnekleri’’ başlıklı bir kitabın kapağını açmazdım. Tan Oral'ın sözsüz ama bütün söylenecekleri içeren çiçeklerden oluşan mektubunun altına imzamı atardım.

Behiç Ak'ın karikatüründeki yazı, mizahla, karikatürle gerçek arasında dolanıp duruyor:

‘‘Sevgili Nurten, geçen gün Ayşe'den bir mektup aldım. Neden hep sana yazıp, kendisine hiç yazmadığımı soruyor... Ona artık sadece ELEKTRONİK POSTASI olanlarla mektuplaşabildiğimi söylersen memnun olurum.

Sevgiler...’’

Posta kutusu deyip de geçmeyin, J.D.Salinger fanatikleri, onun adı yazılı bir posta kutusundan iz sürüp onu bulacaklarını zannetmişlerdi.

George Orwell, kimsenin ulaşamayacağı uzak bir köye kaçmış, ona ulaşan mektuptan köy halkı onun kim olduğunu hemen anlamış, rahatını kaçırmıştı.

Cemal Süreyya (iki y'li zamanıydı) Nedret Gürcan'a yazdığı bir mektupta desenler için bir adı tavsiye ediyor:

T.Güngör Uras'ı. Bugünün üslubu lezzetli yazarlarından T.Güngör Uras, meğer ki Forum'un, Papirüs'ün başlığını çizmiş. Altan Öymen'in yazılarını da desenlermiş.

Tam yazarken, Ferhat Boratav geldi. Konum mektup deyince; o da amcası Pertev Naili Boratav ile yengesi Hayrünnisa Boratav'la mektuplaşmalarını anlattı.

Ferhat Boratav, mektup yazar ve hepsinin de cevabını alırmış, üstelik Hayrünnisa Boratav, yeğenlerini mektup yazmaya teşvik edermiş. Bir de üşenmeden onların mektuplarındaki Türkçe yanlışlarını düzeltir, geri gönderirmiş. Sorumlu, inançlı Cumhuriyet Kızları böyledir. ‘‘Zaten’’ diyor Ferhat Boratav, ‘‘Mektupları yengem yazar, amcam da altına iki satır eklerdi’’.

* * *

POSTA KUTUSU'
nun eki olarak Gültekin Emre'nin hazırladığı Posta Şiirleri Antolojisi'nden Rüştü Onur'un alçakgönüllü, hüzünlü çok sevdiğim dizeleri yazımı noktalasın istedim:

‘‘Şapkamı, potinimi değil

Beni hatırlayınız sadece.

Benim de sevgilim vardı bir zaman

Ve herkes gibi mektuplarım.’’
Yazarın Tüm Yazıları