GeriSeyahat Yunus gövdeli su ejderhası
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yunus gövdeli su ejderhası

Yunus gövdeli su ejderhası

İlk yapılan tasarımı, bundan 32 yıl önceye denk geliyor. Şekli yıllar içinde sürekli değişim gösterdi. Suyun üzerinde kayarak gitmesi ve dalgaların üzerinden atlayarak sürat yapması için geliştirildi. Zaman içinde gövdesi bir yunusu, günden güne güçlendirilen motoru ise çıkardığı sesle bir ejderhayı andırdı. Kısa sürede ekstrem sporlar arasında yer aldı. Bilinen adıyla jet- ski’den yani deniz motosikletinden söz ediyoruz.

Deniz motosikletinin geçmişi, 1971-1972 yıllarına, bir başka deyişle 32 yıl öncesine dayanıyor. İlham kaynağı ise karada kullanılan motosiklet.

Belçika’daki göllerde suyun üzerinde hız yapmayı planlayan 3-5 genç, fiberden küçük deniz araçları yaptı. Bunların arkalarına da dıştan takma deniz motorlarını taktı. İlk denemeler çok başarılı değildi. Gövdesi bir sandala benziyordu. Hatları kabaydı. Şimdikilerle kıyaslanamayacak kadar cılız motorları vardı. Ama denizin üzerinde karadaki motosiklet gibi gidiyordu.

İLK BELÇİKA’DA DOĞDU

Sürekli yenilenen çalışmalar zamanla ilerledi ve deniz motosikletinin ilk prototipi böylelikle oluşturuldu. Yeni alet önce Belçika’da, sonra deniz kıyısındaki Avrupa ülkelerinde ilgi gördü. Oradan ABD’ye ve diğer başka ülkelere de sıçradı.

Sürat motorları gibi büyük değildi ama onlar kadar hız yapıyordu. Ayrıca küçük ve çevikti. Otomobilin arkasına bağlanarak küçük römorklarla veya kamyonetlerin arka kasasında rahatlıkla bir yerden bir yere naklediliyordu. Evin garajında veya bodrumunda rahatlıkla saklanabilmesi önemli bir avantajdı.

JET-SKI ASLINDA BİR MARKA

Balık tutkunlarının, kıyıları gezmeyi sevenlerin ilgisi deniz motosikletine artı puan kazandırdı. Ve o günden bu günlere gelindi. 1972’de üretilen ilk modellerden ikisi şimdilerde Avrupa Deniz Motosikleti Federasyonu Başkanı olan Van Heats’ın Zürih’teki ofisinin bir köşesinde sergileniyor.

Deniz motosikletinin ünü, kısa sürede önce Japonya’ya sonra da diğer Uzakdoğu ülkelerine sıçradı. Deniz üzerindeki bu doyumsuz keyif için Yamaha, Kawasaki, Honda, Seadoo ve Polaris başta olmak üzere birçok şirket deniz motosikletleri üretmeye başladı. Japon Kawasaki firması ilk modellinin adını jet-ski koyarak piyasa sürdü. Bu arada özellikle ülkemizdeki Kawasaki’nin ürettiği jet-ski modelinin adı o kadar benimsendi ki, markası ne olursa olsun deniz motosikletleri toplumun genelinde ‘jet-ski’ diye anılmaya başlandı.

TÜRKİYE’YE 1986’DA GELDİ

Ülkemizin ticari olarak deniz motosikleti ile tanışması, 1986 yıllına rastlıyor. O yıl İstanbul’da düzenlenen Boat-Show adlı deniz araçları fuarına ilk kez bir deniz motosikleti getirilip sergilendi. Getiren kişi ise Kapalıçarşı’da halıcık yapan bir esnaftı. Yurtdışında görüp ‘Acaba Türkiye’de tutar mı’ diyerek satın aldığı deniz motosikletine 6 milyon lira etiket koydu. Bu yıllarda o fiyata ithal otomobiller bile satılıyordu. Bir otomobille aynı fiyata satışa çıkan deniz motosikleti alıcı bulamadı.

BODRUM’DAN ÜLKEYE YAYILDI

1987 yılında ise bir Alman firması Bodrum’a 4 deniz motosikleti getirerek pazar araştırmasına başladı. 10 tatil köyünde toplam 50 motosikletin çalıştırılması için anlaşmalar imzalandı. Aynı yaz Uzakdoğu’dan deniz motosikleti ithalatına başlandı.

1988 yılında Bodrum’da 3 kuruluşun turistlere deniz motosikleti kiralama işi bayağı tuttu. Aynı yıl Vakkorama da, ilk defa deniz motosikleti yarışması düzenledi. İkisi kadın 30 sporcu katıldı yarışmaya. Yarışmanın serbest ve akrobatik dallardaki şampiyonu İTÜ Uçak Mühendisliği ve Uzay Bilimleri Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Cenk Sezgin oldu.

Deniz motosikletinin ilgi görmesi, yarışlarının yapılması, Kuşadası ve Antalya’da birçok girişimciyi tetikledi, birçok yeni yer açıldı. İşçi permisi ile yolcu beraberindeki eşya konumunda ülkeye çok sayıda deniz motosikleti sokuldu.

VE OTELCİLER İŞE EL ATTI

1990’lı yıllarla birlikte tatil beldelerindeki sahillerde deniz motosikleti kiralayan birçok kişi çıktı. Otel ve tatil köyü sahipleri onlara plaj korsanları adını taktı. Çünkü deniz motosikletlerinin 10 dakikasının ortalama 25-30 Mark, saatinin ise 200 Mark olması otel yönetimlerinin iştahını kabarttı. Pastadan pay almak isteyen oteller kendi bünyelerinde su sporları bölümleri açarak deniz motosikletlerini kendileri kiralamaya başladı.

Bugün artık deniz motosikleti, Türkiye’nin güneyinde neredeyse her gittiğiniz yerde bulabileceğiniz bir eğlenceye dönüşmüş durumda. Bazen hatalı kullanımı yüzünden neden olduğu tatsız kazalar olsa da, bazen benzini bitince açık denizde kullanıcısını ortada bıraksa da, birçok kişi için yine de en zevkli su sporlarından biri.

200 METRE AÇIKTA KULLANILABİLİYOR

Deniz motosikleti Türkiye’de en fazla Antalya bölgesinde ilgi görüyor. Antalya’yı Bodrum, Fethiye, Kuşadası, Bandırma, Erdek ve Samsun takip ediyor. Marmaris kıyılarında ise deniz motosikleti tehlikeli olarak görüldüğü için yasak. Kıyının 200 metre açığında kullanılabiliyor. Çünkü Türkiye’de kıyıdan 200 metre açığa kadar olan bölüm yüzme hattı kabul ediliyor. Ticari faaliyetlerde bulunanlar rotalarını şamandıralarla belirlemek zorundalar. Bodrum’da kiralama şirketlerinin motosikletlerinin üzerinde otomatik durdurma sistemi var. Ana merkezden 3 kilometre menzilli olarak çalışan sistemde aşırı sürat yapan tehlikeli kullananların menzil dışına doğru gitmek isteyenlerin motosikletleri uzaktan kumanda ile ‘off’ durumuna getiriliyor. Böylelikle hem kazaların örüne geçiliyor hem de Bodrum’un karşısındaki Yunan adası Kos’a iltica etmek isteyenler uzaktan kumanda ile önleniyor.

25 BİN DOLARA BİLE SATILIYOR

Deniz motosikletlerinin Türkiye’de üretimi yok. Yurtdışındaki firmalardan ithal ediliyor. Fiyatları ise 7 bin ile 25 bin Amerikan Doları arasında değişiyor. Pahalı olanların tabii ki motorları daha güçlü. Üzerilerinde yön bulma aleti GPS, far, aydınlatma, gibi birçok aksesuvar var. Ucuz olanlar ise düşük hızlı. Bunlara stand-up tipi deniliyor. 2 zamanlı motorları var. Daha fazla yakıt harcıyorlar ama avantajları atak ve çevik olmalırı. Bu nedenle sportif ve yarış amaçlı kullanılıyorlar. Sporcunun üzerine oturacağı bir yer yok. Ayakta durularak kumanda ediliyor. Bu nedenle hızla giderken üzerinde durmak maharet istiyor.

İkinci tip olanları, Runa-boat diye tanımlanıyor. Bunların 4 zamanlı motorları var. Yüksek hıza sahipler ve düşük oranda yakıt harcıyorlar. Bunların üzerinde oturma yerleri var. Bazılarına 3 kişi birden binilebiliyor. Genellikle sahillerde kiralanan deniz motosikletleri bu tip. Yıllık Türkiye pazarında satış rakamları 300 adet civarında.

15 LİSANSLI SPORCUSU VAR

Deniz motosikletleri 2002 yılında federasyon bünyesine girdi. Jet Sporlar Federasyonu olarak 15 lisanslı sporcusu var. Milli takımı oluşturmak için çalışmalar sürüyor. Şu sıralar Cenk Sezgin başkanlığında oluşturulan, 3 kadın ve 6 erkekten oluşan 9 kişilik bir gösteri takımı var. Ekip, insanlara bu sporu sevdirmek için çeşitli yerlerdeki aktivitelere, yarışmalara katılıyor.

KİRA ÜCRETLERİ

Deniz motosikletleri ülkemizde yat sahipleri tarafından da tercih edilirken satın alanların büyük bir bölümü kiralama işi yapan şirketler. Çünkü bu işte büyük paralar var. 10 dakikalık kiralama süresi 45 milyon, 15 dakikalık süresi ise 65 milyon lira civarında.
False