Uzman Sosyal Pedagog-psikolog Hanım Demirbaş:

Güncelleme Tarihi:

Uzman Sosyal Pedagog-psikolog Hanım Demirbaş:
Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2015 13:39

HANIM DEMİRBAŞ

Uzman Sosyal Pedagog-Psikolog Hanım Demirbaş, çalışan anneler ve karşılaştığı sorunlarla ilgili olarak, "Mükemmel eş, mükemmel ebeveyn, mükemmel derli toplu, tertemiz ev, mükemmel çalışan kısacası mükemmel işleyen insan olma reklamları nedeniyle insanların kendilerinden beklentilere ulaşması oldukça güç seviyelere yükselmektedir" dedi.
Çalışan annelerin karşılaştığı sorunlarla ilgili olarak açıklama yapan Uzman Sosyal Pedagog-Psikolog Hanım Demirbaş, “Çağımızın en belirgin özelliklerinden iş ve günlük hayatta hızlı yaşamak, birçok insanı adeta tüketmektedir. Eskiden örneğin tarlada geçen zor bir iş gününden sonra insanlar da yorulurdu. Fakat şimdi ise hızlı yaşama zamanı. Hiçbir şey yeterince hızlı olarak kabul edilmemektedir. Hemen iyi-kötü ya da doğru-yanlış değerlendirilmesi yapılmaktadır. Ayrıca modern iletişimin teknolojik araçları ve internet yoluyla her vakit hazır, ulaşılabilir fonksiyonu insanları strese karşı dayanamaz hale getirmektedir. Bunların dışında mükemmel eş, mükemmel ebeveyn, mükemmel derli toplu, tertemiz ev, mükemmel çalışan kısacası mükemmel işleyen insan olma reklamları nedeniyle insanların kendilerinden beklentileri ulaşması oldukça güç seviyelere yükselmektedir. Mükemmel olma ve takdir alma çabaları çoğu özellikle çalışan kadınları köşeye sıkıştırmaktadır. Tabi ki erkeklerde çalışma koşullarından etkilenebilmektedir. Ancak kadınlar daha çok zorlanmaktadırlar, çünkü işle çocuklarının bakımı ve eğitimiyle, ev işleri, eşleri ve sosyal çevreleri ile ilgili sorumluluklarını aynı zamanda aksatmadan yerine getirme mecburiyetleri vardır. Emeğinin karşılığında ücret alındığı takdirde iş olarak kabul edilen anlayışa göre çocuk eğitimi, ev işleri ve çevreyle ilişkileri ayakta tutabilmek adına sarf edilen çabalar ise iş olarak algılanmamaktadır. Dolayısıyla çoğu kadınlar hak ettikleri değeri ve takdiri alamamaktadırlar. Kadınlar, bütün bu işleri ve çevrelerinin onlardan yüksek beklentilerini yerine getirmeye çalışırken kendilerine aşırı yüklenmeye bağlı olarak fiziksel ve ruhsal belirtileri göz ardı etmektedirler” ifadelerini kullandı.
Kadınların iş hayatında çektiği zorluklara değinen Demirbaş, “Kadınların iş hayatında karşılaştıkları sıkıntılar hayatta bazı zorlanmalar, insanları olumsuz etkilemiyor ve motivasyonu artırıyor hatta öz güveni güçlendiriyorsa, buna pozitif stres denmektedir. İnsanı harekete geçirir. Durumu kontrol edebildiği için kendisini iyi hissetmektedir. Fakat bu zorlanmaların fazlası ve veya aşırısı insanı frenletebilmektedir: Dinlenme zamanın ve takdirin eksikliği negatif stresin oluşumuna yol açmaktadır. Ağır ve zor durumlar, iş yerlerinde strese neden olabilmektedir. Zaman ve başarı baskısı, artan karışık ve zor görevler, büyüyen sorumluluk, süreli, süresiz gibi belirsiz iş sözleşmeleri, takdirin eksikliği, iş kaybetme korkusu, mobil ve esnek olma koşulu, mesailere ve bunlarda özel hayatlarında denge unsurunun kısıtlı ve veya olmamasına yol açmaktadır. Buna bağlı olarak çalışma atmosferi de zehirlenebilmektedir. Çalışanlar, mesleki açıdan hayatta ve ayakta kalabilmek için her gün savaşırsa, entrikalar ve mobbing kaçınılmaz olmakta ve yaygınlaşmaktadır. Uzun süreli stres durumlarında ise hem bedensel hem ruhsal şikayetler ortaya çıkmaktadır. Güçsüzlük ve yorgunluk, baş ağrıları, sırt, omuz ve boyun bölgelerin ağrılar ve kasılmalar, uyku sorunları, mide ağrıları, yüksek tansiyon, korku ve panik bozuklukları, depresyonlar, kanser riski veya bağımlı davranışın gelişimine neden olmaktadır” şeklinde konuştu.
Demirbaş ayrıca, “İş yerindeki mesaiden sonra kadınların evde saatler süren mesaileri başlamaktadır. Alışverişe koşarlar, yemek yaparlar, çamaşır yıkarlar, ütü yaparlar, ev temizlerler, çocuklarının dersleriyle ilgilenir ve onların sorunlarını dinlerler. Bunlar ve daha fazlası kadınlara biçilen görevlerdir. Eşlerden yardım alınmadığı durumlarda kadınlar çabucak yorgunluğun üst sınırına ulaşırlar. Bu arada eşler de ilgi beklemektedirler. Kadınlar çoğu zaman deşarj olmaya vakit bulamamaktadırlar. Kendilerini unutmaktadırlar. Zaman içerisinde çocuklarını dahi stres unsuru gibi görebilmektedirler. Maddi sıkıntılarda var ise aile içi ve eşler arası kavgaların şiddeti ve sıklığı hızla artmaktadır. Şiddetli geçimsizlikten çoğu eşler boşanmaya karar vermektedirler. Oysa ev işlerinde, çocuk bakımı ve eğitiminde de düzenli molalar, takdir ve onay çocukların oluşturduğu fiziksel ve ruhsal yükü hastalandırmayacaktır.
Çoğu erkekler, kadınlara nazaran sorunlarını dile getirmezler” diye konuştu.
Önerilerini de sıralayan Demirbaş;
1. Realistik hedef belirlemek ve kararlı ve bilinçli bir şekilde kendini zorlamadan, dinlenmek ve enerji toplamak ve daha verimli çalışmak için aralar vererek onları gerçekleştirmek
2. Zaman planlaması yapmak ve mümkün mertebe ona uymak
3. Öncelik sıralaması yazmak
4. Mükemmel olmaya çalışmamak. Kendini, iş durumunu, ev hayatını, çocukları, koşulları olduğu gibi kabul etmek.
5. ‘Hayır’ demek. Gereğinden fazla uyum zarar vermektedir. Herkes tarafından sevilmek veya herkesi memnun etmek zorunda olma hissini bertaraf etmek, çünkü böyle bir zorunluluk yoktur
6. Özgürce kendi kararlarını vermek. Haklarını bilmek
7. Yardım arama ve yardıma izin vermek
8. Zamanı aktif ve kaliteli değerlendirmek. Ailecek ya da yalnız veya arkadaşlarla düzenli sosyokültürel paylaşımlarda bulunmak
9. Pozitif düşünmek
10. Bedeni dinlemek
11. Spor yapmak
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!