İtalya için Toskana, İspanya için San Sebastian ne ise Türkiye için orası Urla’dır

Güncelleme Tarihi:

İtalya için Toskana, İspanya için San Sebastian ne ise Türkiye için orası Urla’dır
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2020 03:19

Urla, bereketli toprakları, limanı, birbirinden leziz otları, zengin deniz ürünleri, zeytin-zeytinyağı, üzüm bağları ve mutfağıyla rengarenk bir mozaik. 7 bin 500 yıldır bu topraklara ayak basan herkesin gördüğü bu zenginlikleri bugüne taşıyanlara vefa göstermek ve gelecek günlere daha da güçlendirerek taşımak görevini üstlenen girişimciler, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler bu amaçla dayanışma içinde çalışıyor.

Haberin Devamı

 

BATI Anadolu sahil kesiminin en önemli yerleşmelerinden biri olan Limantepe Antik Kenti klasik çağlarda ‘Klazomenai’ adını alarak Kalkolitik Çağ’dan Roma Dönemi sonuna kadar süren kesintisiz iskân tarihi açısından ünik bir karakter ortaya koyuyor.
7 bin 500 yıldır Hititlerden Friglere, Perslerden Büyük İskender’e her çağda medeniyetlerin vazgeçilmezi olmuş bu topraklarda ele geçen buluntular ışığında, Urla’nın en eski kültür tabakalarından itibaren zengin tarımsal üretime sahip, deniz aşırı ticaret ilişkilerinin merkezinde güçlü bir liman kenti olduğu anlaşılıyor.
Bu liman, bölgenin tarımsal ürünlerinin, üzüm, şarap, zeytinyağlarının Akdeniz sularındaki seyahatinin de tanığı.
Antik dönemlerde kentler arası seyr-ü sefer yapmış, medeniyetleri, kültürleri suların karşı kıyılarına taşımış gemileri Osmanlı İmparatorluğu döneminde Karantina Adası’na inşa edilen Tahafuzhane’ye gelen gemiler izlemiş.
Önceleri yalnızca deniz ticareti için kullanılan, tarımsal ürünlerini, özgün saklama yöntemlerini, hammadde çeşitlerini öğreten liman; Tahaffuzhane ile insanları, hikâyelerini ve mutfak kültürlerini de yerel halkın kültürüne katmış.
Dünyada tescilli üç karantina adasından biri olan Urla Tahaffuzhanesi, bulaşıcı hastalıkların ülkeye girişini önlemek amacıyla her geminin mutlak uğradığı, yolcularının temizlenip sağlık kontrollerinden geçtiği yer olmuş.
Bu durum Urla’yı Anadolu topraklarına açılan bir kapı haline getirmiş, Doğu ile Batı’nın buluşma noktası kılmış.
Tarihin her sahnesinde Batı ile Doğu’nun buluştuğu coğrafya her kültüre kollarını açmış ve iklimi ılımanlığında insanları ile kaynaştırmış.
Anadolu’nun bilinin en eski zeytinyağı işliğini barındıran Klazomenai’nın tarımsal zenginliğine Hititlerin getirdiği buğday taneleri, Perslerin taşıdığı tahıl ve baharatlar, Friglerin getirdiği Balkan topraklarının bitkileri eklenmiş.
Roma İmparatorluğu’nun gıda ambarı görüp tarımsal üretimi güçlendirmesi ve Türklerin Mezopotamya’dan getirdiği süt, et işleme yöntemleri ile bugünkü uçsuz bucaksız mutfak kültürünün temel taşları oluşmuş.
Evliya Çelebi’nin notlarına konu olan Rumlarla uyum içinde yaşayan Türkler ve ardından gelişen mübadele bu kültürü daha da pişirmiş.
Kuşaklar arası etkileşim, tarımsal üretim çeşitliliği, mutfak, gelenek ve farkındalıkları zenginlik kabul eden hoşgörülü ve misafirperver kültürünü zenginleştirmiş.

Haberin Devamı

İtalya için Toskana, İspanya için San Sebastian ne ise Türkiye için orası Urla’dır

Haberin Devamı

Ayrı kültür ve tatlar
Urla potasında erimiş

Urla’nın geleneksel yemek kültürünü korumak ve geliştirmek için bir araya gelen Doğal Sofra Urla Gönüllüleri’nin Başkanı Bilge Bengisu Öğünlü de Urla mutfak kültürü zenginliğini, “Konumu ve iklimin yumuşaklığı nedeniyle eski çağlardan beri birçok medeniyete ev sahipliği yapan cazibe merkezi Urla kozmopolit bir yapıya sahip. Akdeniz, Balkanlar, Anadolu, Karadeniz vs. hepsi Urla’nın mutfak kültürüne katkıda bulunmuş. Yıllar boyu göçler değişik kültürleri hem ayrı hem de iç içe kılmış, Urla potasında eritmiş. Komşular birbirlerinin adetlerini görmüş, bazen katılmasa da saygı duymuş, bazen de benimsemiş kendilerinin bilmiş” sözleriyle tanımlıyor.
Yarımadanın merkezi Urla hem İzmir İç Körfez’e hem Ege Denizi’ne uzanan kıyıları ile deniz ürünlerinin envai çeşidini barındırıyor.
Orman ve ıtri bitkilerle örtülü tepeleri, verimli ovaları ve iç körfezle açık deniz arasında dinmek bilmez rüzgarları özgün teruarını oluşturuyor.
Bu teruar Urla zeytini ve üzümünün her daim seçkin bir ürün olmasını sağlıyor.
Dionysos’tan Limantepe gümrük defterlerine, Osmanlı vilayet salnamelerinden Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ne Urla zeytini ve üzümünden övgüyle söz ediliyor.

Haberin Devamı

Evliya Çelebi’ye göre
yeryüzünde benzeri yok

14’üncü Yüzyıl’dan beri zeytin ve üzüm başta olmak üzere hububat, kuru meyve, kumaş ve sabun ticareti yapılan Karya Pazarı’nı (bugünkü ismiyle Malgaca Pazarı) ziyaret eden Evliya Çelebi, “Bütün sultan çarşısı 200 ticarethanedir. Onlarda da pazar günleri insan deryası toplanıp o sofalar üzerinde mallarını satarlar. Allah’ın hikmeti bu güzellik çarşısının ortasında kahvehaneler köşesinde bir üzüm asması yetişmiş. İki adam ancak kucaklar bir cüsseli ve iri üzüm asmasıdır. Herkes bu üzüm ağacına dal aşlaya aşlaya sarı, yeşil, kırmızı kış üzümü, kadın parmağı, ter gömlek, kıradina, kumla, razakı, beylerce, misket, alaca ve siyah üzümün de çeşitleri, kısacası hakir gördüğünde mahsulü zamanı idi, 37 çeşit üzüm rengini gördük ki, sicilde de yazılmıştır. Arap ve Acem’de Urla’nın çarşı üzümü meşhurdur. Bütün dağ, bayır, ırak ve yakını bahçe ve bağlardır ki, bu şehri bağlar süslemiştir. Ağaçlarının çoğu zeytin ağacıdır. Bu şehrin yiyecek ve içeceklerinin övüleni, zeytini, zeytinyağı ve üzümü meşhurdur. Mahsullerinden sabunu, Haleb’in İdlib sabunundan ve Kudüs Trablus sabunundan çoktur ki, cihanı tutmuştur. Zira bu şehir içinde tam 70 adet sabun işliği vardır. Ve 240 zeytinyağı değirmenleri vardır. Bu şehirde yetişen zeytin ve zeytinyağı Edremit şehrinde ve Karaburun kazasında olmaz. Zira dağı taşı iki konak yer zeytin ormanından insan geçemez. Ve zeytinin Allah’ın emri yaratılışı acı olmak üzeredir. Ama bu şehrin zeytini de taze iken diğer meyve gibi ekmek ile yenilir. Çeşit çeşit iri ve yağlı zeytini olur ki, aşlama tabir ederler bir çeşit mor Rum cevizi kadar iri zeytini var. Olgunlaştığında ağacından silkip vilayet ayanı birbirlerine hediye gönderirler. Yeryüzünde benzeri yoktur” diye yazmış.

Haberin Devamı

İtalya için Toskana, İspanya için San Sebastian ne ise Türkiye için orası Urla’dır

Her yeri sürprizle dolu
İzmir’in gizli hazinesi

Modern zamanların seyyahı Saffet Emre TonguçÇ ise, “Urla, İzmir’in gizli hazinesi. İnsanların bir Alaçatı, Çeşme gibi bilmediği ama bağrında çok güzel sürprizler saklayan bir ilçe ve bana göre Türkiye’nin San Sebastian’ı, yani gastronomi merkezi. Bu çerçevede de bağrında birbirinden güzel restoranları muhafaza ediyor. Gastronominin yanı sıra tarım için de önemli bir ilçe, organik tarımın da önemli merkezlerinden bir tanesi. Bağ Rotası açısından da çok önemli çünkü asırlardır Urla, bağlar yetiştirilen ve şarap üretimi yapılan bir yer. Bir de zeytinyağı anlamında çok çok önemli. 2 bin 600 yıllık Klazomenai Zeytin İşliği bunun en güzel örneği. Gizli kalmış mücevher olarak görüyorum Urla’yı” sözleriyle anlatıyor ve Evliya Çelebi gibi üzümünün ve
Urla, topraklarında yaşayan medeniyetler, ardından ülke tarım politikaları değiştikçe tarımsal ürün çeşitliliği, mutfağa verilen değer de değişmekle birlikte özellikle son yıllarda özündeki tarım ve gastronomi kimliğine dönmeyi başarmış.
Son yıllardaki bu güzel dönüşümü Urla Bağ Yolu ve Şarap Üreticileri Derneği Başkanı Can Ortabaş, “Öyle kıymetli bir konumdaki Urla! Toprağı, denizi ve kültürüyle rengarenk bir mozaik. Zengin deniz ürünleri, bereketli toprakları, her geçen gün artan eğitimli insanları ve Urla Bağ Yolu gastronomisinin temel taşlarını oluşturuyor” sözleriyle özetliyor.
Gazeteci Ertuğrul Özkök, Urla’dan bahsederken, “İtalya için Toskana, İspanya için San Sebastian neresi ise Türkiye için orası Urla’dır” diyor.

Haberin Devamı

 
Hedef ortak:
Daha seçkin
bir destinasyon

7 BİN 500 yıldır bu topraklara ayak basan herkesin gördüğü bu zenginlikleri bugüne taşıyanlara vefa göstermek ve gelecek günlere daha da güçlendirerek taşımak görevini üstlenen girişimciler, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler dayanışmayla çalışıyor.
Urla Belediyesi de ilçenin hem tarihi arka planını hem de doğal güzelliklerini koruma, görünür kılma hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor.
Urla tarımı ve gastronomisi için pek çok çalışma yürüten ve projelere destek verip paydaş olan belediye, bu amaçla çalışmalarını dört ana başlık altında yürütüyor.


1. Tarih ve kültüre sahip çıkmak: 7 bin 500 yıldır süre gelen tarımsal ürün çeşitleri, üretim yöntemleri, işleme-saklama çeşitleri ve mutfak kültürünü sözlü ve yazılı kaynaklara dönüştürmek.


2. Tarımsal alanları korumak ve tarımı geliştirmek: Yerel tarımsal ürün ve üreticileri hem nicelik hem de nitelik yönünden geliştirmek. Tarımsal üreticilerin geliştirilmesi amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi, İlçe Tarım Müdürlüğü, STK’lar ve kanaat önderlerinin katkısıyla eğitimler düzenlenmek. Yeni ürün denemeleri için teşvikler sunmak.


3. Gastronomi ve mutfak kültürünü güçlendirmek: Bunun için bölgenin gastronomi yatırımlarının önünü açmak. Dijital platformlar aracılığıyla yerel işletmelerin tanıtımını sağlamak ve erişilebilir kılmak. Ulusal şefler ve gastronomi emektarlarının Urla’ya özgü tarımsal hammaddeleri kullanarak özgün ürünler tasarlamasını sağlamak.


4. Yerel dayanışma ağı kurmak ve yerel toplulukları desteklemek: Kooperatiflerle yerel üreticileri buluşturmak. Kooperatiflerin güçlenmesini, üreticilerin örgütlenmesini sağlamak. Yerel ekoloji, tarım ve gastronomi kanaat önderleri ile yerel üreticileri bir araya getirerek karşılıklı bilgi-ürün alışverişini teşvik etmek.
Rekabetten uzak şekilde, büyük bir hoşgörü ve dayanışma içinde Urla’nın daha iyi tanınması ve daha nitelikli turist ağırlaması, yerel turizmin sürdürülebilir kılınması için el ele ver
Urla’daki üreticiler, STK’lar ve yerel halkın Urla’nın daha iyi tanınması, daha nitelikli turist ağırlaması, yerel turizmin sürdürülebilir kılınması için el ele verdiğini söyleyen yetkililer, ekliyor:
“Bu birlikte çalışma ve dayanışmanın Urla’ya her geçen gün daha da kıymet katacağına, ulusal-uluslararası platformlarda daha da seçkin bir destinasyon olarak tanınacağına inanıyoruz.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!