Güncelleme Tarihi:
DR. EROL AKSAZ: Cerrahi Onkoloji Uzmanı
‘ÖZVERİYİ UNUTMAYIN’
Bir tıp insanı olarak belki başka şeyler yazmam bekleniyordu. Ben size ameliyatlarımdan, vaka sayılarından, pandemiden bahsetmeyeceğim. Tıp ile ilgili tek şey var. Tüm sağlık çalışanlarının kendi ve ailelerinin canları pahasına verdikleri muhteşem bir savaş. Lütfen tüm bunlar bitince bizleri unutmayın. Yine hastalar bakılır, ameliyatlar yapılır. Bu çabayı ve özveriyi unutmayın. Belki de ilk ve son kez göreceğimiz yunuslar gibi olmayalım.
‘FARKIDANLIKLARIMIZ ARTTI’
Aslında ne kadar çok zamanımız olduğunu anladık. Herkes bir şeyler yaptı. Kimi evden çalıştı, kimi işsiz kaldı. Spor, ekmek, yoga, resimler yapıldı. Kitaplar okundu, filmler seyredildi. Çok sakinleştik, farkındalıklarımız arttı, ailelerimize döndük, kendi evimizi temizlemeyi, yemek yapmayı öğrendik. Umarım ki fikir ve ruh dünyamızda yeni sayfalar açmıştır bu kriz sadece hamur değil.
‘AMELİYATLARIM DEVAM ETTİ’
Bu yazıyı yazdığıma göre ben ne yaptım? Sağlıkçı olmam nedeni ile ameliyatlarım devam etti. Rutinim çok bozulmadı ama yine de zamanım oldu. Müzik dinledim, kendimi dinledim. Hobilerim olmasına rağmen bir şeyler yapmaya kendimi zorunlu hissetmek hoşuma gitmedi. Ben 7-24 sıkış sıkış yaşayıp, oraya bir şeyler sığdırmayı sevenlerdenim. Ne kadar sürecek bilmiyoruz ama mutlaka ekonomik ve sosyal sonuçları gelecek arkadan. Yaşayarak göreceğiz, toplumsal dayanışma ile hafifletmeye çalışacağız.
‘NE KADAR DEĞİŞİRİZ BİLMİYORUM’
Almamız gereken büyük bir ders var. Gördük ki, eğitim ve üretim olmadan hiçbir şey olmuyor. Ulusça bütün enerjimizi buraya yönlendirmeliyiz. Ne kadar değişiriz bilmiyorum, ama gelecek nesiller bu dünyada ve ülkede yaşayacaksa, onları var etmek istiyorsak ne olur eğitelim ve üretelim. Dilerim ki geriye kalan en büyük ders bu olsun
ÖZLEM AKTAŞ: Psikolojik Danışman ve Eğitmen
‘ZİHİN DETOKSU YAPIN’
Bu süreçte sıkışıp kalmanın, kısıtlanmışlığın etkisi ile tükenmişlik hissedebiliyoruz. Bazen durumun kontrolümüzden çıktığını düşünmek de oldukça yıpratıcı. Son günlerde bir hikaye dolaşıyor sosyal medyada ”Vebanın bir kasabaya gidip 50 tane canı alacağı söylentileri çıkıyor. İnsanlar öyle çok korkuyor ki bu haberden korku ile vebanın öldürdüğünden çok daha fazla insan ölüyor kasabada.” Bu hikayeden almamız gereken ders ise salgın sürecinde olumsuz kaygı ve düşüncelerden zihnimizi uzaklaştımamız gerektiği. Bunun için zihin detoksu yani olumlu beklentiler içinde olmak gerekiyor. Ayrıca fiziksel aktivite ve doğru beslenme ile süreci daha kolay atlatabiliriz.
‘KAYGI İLE BAŞA ÇIKMANIN YOLLARI’
Kaygı yaratan durumlara biraz daha gerçekçi bakmaya ihtiyacımız var, kaygı ile başa çıkmak için önce yüzleşmek ve daha sonra eylem için adım atma sorumluluğunu almak gerekiyor. İçinde bulunduğumuz olumsuz durumlarda, koşulları suçlamak bir işe yaramaz. Stres ve kaos olumsuz bir zihin beklentisidir, kişiyi sürekli tetikte ve savaşma modunda tutar. Sürekli savaşmaya çalışan kişi yorulur, onun yerine önce kabullenmek ve kontrol edebileceklerimizin üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Olumlu tutum en kötü senaryoyu düşünmekten çok daha fayda sağlar kişiye.
‘HER ZAMAN UMUT VAR’
Bu süreçten ne öğrendiğimize odaklanmak önemli. Belki sevdiklerinin değerini daha çok anladın... Belki ne kadar çok gereksiz şeyle koşturduğunu fark ettin ya da daha fazla içe dönüp kendine odaklanıp geliştirmen gereken yanlarını fark ettin. İşte bu yapıcı bir durum. Başımıza neden böyle bir şey geldi diye sormak yerine nasıl değiştirebiliriz sorusu daha sağlıklıdır. Çözüm ise; şükür duymak, sevgi, bağlılık duygularına yoğunlaşmak, yakın olduklarımızla bağımızı kuvvetlendirecek eylemlerde bulunmak, kendimiz ve sevdiklerimiz için harekete geçmek bu süreçle daha kolay başa çıkmamıza yardım edecektir. Özetle; Hepimiz bu süreçten ders almamız gereken yanlar var. Kendi içimize dönüp hayatımızda bundan sonra nasıl biri olmak istediğimizi ortaya çıkarma zamanı. Bu süreçten değişerek güçlenerek çıkabilirsiniz. Unutmayın ki her zaman umut vardır.
YELİZ ERSİN AKSOY: Akademidisleksi Bursa Şubesi’nde Özel Eğitim Öğretmeni
“Çocuklar için ne geçmiş vardır ne de gelecek, bizim pek payımıza düşmeyen bir şeyin, şimdiki zamanın keyfini çıkarırlar.” Jean de La Bruyere
Aileler için ise başlarda durum daha karmaşıktı. Çocukla nasıl kaliteli zaman geçirilir, gerileme olmaması için neler yapılmalı ve bunun gibi birçok konuda “nasıl olacak?” telaşı hakimdi. Şimdi yerini “uyum”a bıraktı. Özel gereksinimli bireylerin örgün ve destek eğitim süreçlerinin yürütülmesinde her zaman çok önemli rol alan ailelerimiz, bu dönemde de ellerinden gelenin en iyisini yaparak çocuklarının yollarına ışık oluyorlar. Ailelerimize çocuğun bireysel gelişim takibini yapan uzmanlar ve öğretmenleriyle iletişimde kalmaya devam etmelerini öneririm. Çocuklar bazen davranışlarıyla, bazen sözleriyle bazen de sessizlikleriyle bizlere ihtiyaçlarını hissettirirler. Onlara kulak verdiğiniz sürece birlikte harika işler çıkaracağınızdan hiç şüphem yok.
ASLI ATAŞ: Hacı Hasan Oğulları Genel Müdür Yardımcısı
‘KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZE DÖNDÜK’
Aile bireylerimize sarılmanın, kucaklaşamanın değerini ve önemini anlamış olduk.
El yıkamanın, kişisel temizliğin ve bağışıklığımızı güçlendirmeye çalışmanın yararlarını birkez daha anladık. Sağlık çalışanlarımızın önemini anladığımız bu günlerde, ülkemizin sağlık sisteminin de gücünü görmek bizi umutlandırdı. Bundan sonrasında sağlık alanında teknolojimizi yükselterek ülkemizi daha da güçlendirmeliyiz. Bu anlamda sağlık sistemimize olan inancımız tam.
Evde kaldığımız süre içerisinde sanata ve kültürel yönlere eğilmek vaktimizi verimli kullanmamıza sebeb oldu. Kitap okumak, müzik dinlemek, sinema seyretme, evde spor yapmak gibi bir çok aktiviteye zaman ayırmaya başladık. Ümidimiz sağlıklı günlere en kısa zamanda ulaşmak. Sağlıcakla kalın.