Güncelleme Tarihi:
NESLİHAN KIZILBULUT: MODA TASARIMCISI
Neslihan Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
1990 yılında Bursa’da doğdum. İlk öğrenimimi Çakır’da, Liseyi Tan’da Üniversiteyi ise FMV Işık Üniversitesi’nde tamamladım. Aynı zamanda meslektaşım olan annem ve tekstil kökenli bir aileden geldiğim için kumaşların ve elbiselerin arasında büyüdüm diyebilirim. Yeteneğimi keşfeden ailemin yönlendirmesi ve benimde bu mesleği daha 7/8 yaşlarımda kendime hedef olarak belirlemem sayesinde özel dersler alarak üniversite hayatım öncesinde bugünler için hazırlık yapmaya başladım. 6 sene boyunca özel resim dersi alıp, portfolyo hazırlığı yaptım, moda ve tekstil atölyesi, belirli workshoplar ve satış/pazarlama üzerine belli seminerlere katılım.
İSTANBUL DÖNÜM NOKTAM OLDU
Tüm bu gelişim serüvenimde İstasyon Sanat Akademisi’ndeki hocalarımın kazanmış olduğum İzmir yerine benim kariyerim ve eğitimim için İstanbul’u seçmem konusundaki ısrarları aslında gerçekten dönüm noktam oldu. Burslu olarak Işık Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nü kazandım. Okulla birlikte ünlülere danışmanlık, kanallarda styling, Zara, Beymen gibi büyük firmalara freelance tasarım hizmeti derken hızlıca sektöre girmeye başladım. Bugünlere çalışarak üreterek geldim ve yoluma devam ediyorum.
Moda tasarım bölümü nedir?
Tasarım yapmaya nasıl başladınız? Sizi bir şeyler üretmeye iten neydi?
Sanırım bu içgüdüsel bir durum. Birgün kalkıp ben neden bu işi yapmıyorum? Diyerek yapılacak bir iş olarak asla görmüyorum. Çünkü tasarladığım her parçayı hayal ediyorum, nerede giyilir, nasıl kombinlenir, kimler tercih edebilir, satılabilirliği nedir gibi... Ve sonuç o şık parçalar ortaya çıkıyor. Kendimi bildim bileli hayal edip öneri getirip üretiyorum.
Kendi markanızı yaratmanın zorlukları oldu mu? Bu süreçte neler yaşadınız?
Tabiki oldu. Tatiliniz geceniz, gündüzünüz çoğu zaman özel hayatınız olmuyor. Tıpkı bir bebek gibi doğurmaya karar vermek mesele değil emek verip büyütmek asıl iş. Çok çalıştım, müşterilerimle kendim ilgilendim, mağaza kapanırdı atölyeye gidip fitleri kritikleri yapar modellerim için kumaşlarımı seçerdim. Üzerimde görüp mutlaka işte bu demeli, her işi kontrol etmeli müşterilerimizin mutlu ayrılmasını sağlamak benim en önemli görevlerimden biri. Sadece tasarlamıyor, bunu müşteriye sunup gösteren, reklamını ve pazarlamasını da yapan bendim. Şükür artık sistem oturdu ve marka olarak belli bir noktaya geldim artık ekip işi diyorum ve birlikte ilerliyorum.
Tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Tasarımlarınız kişisel özeliklerinizle bağlantılı olarak mı şekilleniyor?
Kesinlikle stil sahibi, güçlü, kendinden emin kadınlara hitap ediyorum. Ama çizgimi sorarsanız yenilikçi (avantgarde), zamansız (timeless), ve kesinlikle şık derdim. Tabiki beni yansıtıyor, asla giymeyeceğim bişeyi satamam.
Sürekli bir şeyler üretiyorsunuz ve yaratıyorsunuz. Motivasyonunuz gittikçe artıyor mu, yoksa baştaki heyecan başka mıydı?
Ben her geçen gün çok daha fazla heyecan duyuyorum çünkü hem Neslihan Kızılbulut ailesi büyümeye devam ediyor hem de markamın artık oturmuş bir kimliği var. Eskiden markamı ve kendimi ifade edip insanlara tanıtmak için efor sarf ederdim, şimdiyse geldiğim noktada popüleritesi artmış bir marka söz konusu. Heyecanı nasıl kaybedebilirim...
Kadın giyiminde hippi esintisi nasıl olur?
70’ler modası tabiri caizse rahat formları yansıtmakta. İspanyol paça, uzun uçuşan elbiseler, cop üstler, uzun etekler. Bohem dediğimiz bu stil; hippi yani özgürlüğüne, rahatına düşkün kişiler için önerdiğimiz, desenlerin ve renklerin ön planda olduğu, aksesuarların zengin tutulduğu bir döneme ait. Kendinizi o döneme ait hissediyorsanız kesinlikle denemelisiniz.
İnsanlar 80 ve 90’larda ne giyiyordu?
Geniş yakalar, vatkalar, ’aşırı’ diye tabir edeceğimiz parçalar söz konusuydu. Jean ile yeni tanışıldığı için gündelik hayatta büyük rolü vardı. Ceketler kadın ve erkeklerde ön planda. Disco konsepti ile ışıltılı ve hareketli kumaşlar bayanların giyimlerine yansımıştı.
Beyaz ne zaman giymeye başlanır?
Beyazın modası ve zamanı yok. Her zaman her yerde giyilebilir. Stilimizde beyaz lüksün ve gösterişin simgesidir.
Koronavirüs sebebiyle 2.5 aylık karantina dönemi yaşandı. Pandemi sonrası iş hayatınızda neler değişti?
Peki firmanızda ilk hareketlenme ne zaman başladı?
Biz pandemi döneminde internet satışı ile aslında bir hayli yoğun devam ettik. Mağazaların açılması ile internet satışımız yavaşladı fakat mağaza randevularımız hareket kazandı. Eski hızlı tempomuz sonbahar itibariyle yani yeni sezonla yavaş yavaş hareket kazanacaktır.
Son olarak, markanızla ilgili hedefleriniz nedir?
İlk hedefimiz markamızı İstanbul’da da görmek. Gerekli çalışmalara başladık, ama ben doğru zamanda doğru hamleye çok inanıyorum. Acelem yok... Sindirerek bazı şeylerin olması çok daha doğru. Belki sadece istanbul’da değil, dünyanın çok farklı noktalarına da taşırız markamızı.