Vekil Rektör Ünal: Küskün hocalara kapılarımız açık

Güncelleme Tarihi:

Vekil Rektör Ünal: Küskün hocalara kapılarımız açık
Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 2016 09:30

Vekil Rektör Ünal: Küskün hocalara kapılarımız açık

Haberin Devamı

 

* Vekil Rektör Prof. Dr. Mustafa Ünal sıkıntılı bir süreçte göreve getirildiğini anlatırken tereddüt ettiğini de itiraf etti. Seçimde rektör adayı olan Ünal, kendisi için olumlu hava estiğini belirtirken, seçimi kazanamaması halinde ise üzülmeyeceğini kaydederek, “Aday hocalarımız birbirinden kıymetli. Ben yapmazsam onlardan biri yapar" dedi.

* Geçmiş dönemlerde çeşitli nedenlerle AÜ'den ayrılan, kuruma emek vermiş, kurumun adının gelişmesine, kimliğinin oluşmasına katkıda bulunmuş hocaları geri kazanmak istediğini söyleyen Ünal, hayatta en önemli meziyetin iyilik yapmak olduğuna inandığını, bahçeyle uğraşmaktan keyif aldığını, bağlama çalıp türkü söylediğini anlatarak tüm sorulara içtenlikle yanıt verdi.

AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe'nin görevden alınmasının ardından vekil rektörlük görevine getirilen AÜ Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ünal, kurumun hayli sıkıntılı bir döneminde göreve atandığına dikkati çekiyor. Göreve getirildiğinde tereddüt ettiğini de itiraf ederek paylaşıyor duygularını bizimle. “Tereddüt ettim tabi ki çünkü üniversite normal bir süreçten geçmiyordu" diyen Prof. Dr. Ünal, “Her şeyin rayında gittiği bir yönetim farklı, böyle bir durumda gelmek farklı. Tereddüt etmekle beraber sonuçta devletin verdiği bir görev bu. Birileri yapmak zorunda. Bu anlayışla kabul ettim" diyor.

Geçen süre içerisinde elinden geleni yaptığına inandığını da ekleyen Prof. Dr. Mustafa Ünal, “Benim görev sürem üç kez uzatıldı. Bu, götürülen süreçten memnun olunduğunun da bir göstergesi" diye konuştu. Zor bir dönemde göreve getirildiğini yinelerken sözlerine “Ben bu süreç içerisinde seçimi önceleyerek değil üniversitemizi nasıl düze çıkarabiliriz, nasıl imajını düzeltebiliriz tarzında bir yönetim götürmeye çalıştım. Hiçbir şekilde ben rektör adayıyım, popülist şunları yapayım, bunları yapayım tarzında yaklaşımdan ziyade burada olan biten bir takım sıkıntılı süreçlerden rahatsız olan bir üniversite mensubu olarak öncelikle üniversitemizde bir restorasyon, bir imaj düzeltme, geçmiş dönemden kalan ve bizim temizlememiz gereken bir takım sıkıntıları ortadan kaldırma amaçlı icraatlarda bulunduk" şeklinde devam ediyor.

SAVCILIĞIN BELGE İSTEMİNE CEVAP

Görev yaptığı süre içerisinde sıkıntıların ortadan kaldırılmasıyla ilgili çalışmalarında başarılı olup olmadığı yönündeki soruya, Ünal “Büyük ölçüde evet" yanıtını veriyor. “Üniversite bünyesinde en son yapılan operasyon sizin çalışmalarımız sonucunda mı gerçekleşti?" sorusunu da şöyle yanıtlıyor:

“Savcılığın bilgi ve belge istemlerine biz her zaman için olumlu cevap verdik. Hiçbir şekilde bazı şeylerin üstü örtülsün, aman kurumumuzun adı duyulmasın tarzında değil, geçmişte bir hata yapılmışsa asla bunun üstü örtülmesin istedik. Bu konularda hatası olan, bilerek bir takım istenmeyen süreçler içerisinde yer almış insanlar varsa bu ortaya çıkarılsın, cezasını çeksin ama üniversitemiz de bundan sonra imajı daha düzgün olarak eskisi gibi yol alsın politikalarını benimsedik."

AÜ Vekil Rektörü Prof. Dr. Ünal, “Toplumun Akdeniz Üniversitesi'ne bakışı, üniversitenin imajı düzelecek mi?" sorusuna ise “Hepimiz görevimize devam ediyoruz ama ne yazık ki bazen bu tür hata yapan insanlar, tüm kurumu bağlayıcı hatalara imza atmış olabilirler. Aslında tüm kuruma yapıştırmak da haksızlık. Biz bundan sonra akademik çalışmalarla anılan bir kurum olmak istiyoruz. Bu konuda elimizden geleni yapacağımıza inanıyoruz" diye yanıt veriyor.

BİZİM AÇIMIZDAN HERŞEY OLUMLU

12 Temmuz'da gerçekleştirilecek olan rektörlük seçimlerinde aday olan Mustafa Ünal, rüzgarın hangi yönde olduğuyla ilgili soruya “Bizim açımızdan her şey olumlu. Öğretim üyelerimizin bu 7 aylık süreçte bizden memnuniyeti var. Bizi buruya atayan iradenin memnuniyeti var. Üniversitemizin geleceğiyle ilgili planladığımız bir takım projelerin, yönetsel ilkelerin ve prensiplerin pek çok hocamız tarafından kabul gördüğünü görüyoruz. Dolayısıyla bizim açımızdan şu anda her şey oldukça olumlu bir havada gidiyor" yanıtını veriyor.

Türkiye'de bir çok üniversite rektörünün tıp kökenli olduğu hatırlatılarak bunun bir gelenek ya da kural olup olmadığı şeklindeki soruya ise Ünal'ın yorumu şöyle oluyor:

“Bu şart ya da gelenek değildir ama bir üniversitede tıp fakültesi varsa öğretim üyesi sayısının büyük bir kısmı tıp fakültesinden olur. Dolayısıyla tıp fakültesinden çıkan adaylara bir teveccüh gösterilir. Büyük oranda bundan kaynaklanıyor."

HASTALARIMI ASLA BIRAKMAM

Geçmiş dönemin rektörü ile birlikte de çalışan ancak görevinden ayrıldığını anlatan Mustafa Ünal, bir yıl başhekim yardımcılığı bir yıl da başhekimlik yaptığını söyledi. 42 yaşındaki Prof. Dr. Mustafa Ünal, “Yeniden rektör olduğunuzda hastalarınıza zaman ayırabilecek misiniz?" sorusunu yanıtlarken gülümsüyor. Hastalarının bu konuda şikayetçi olduğunu söyleyen Ünal “Hastalarıma eskiye göre daha az zaman ayırıyorum. Ama kesinlikle hastalarımı bırakmam. Az da olsa mutlaka ve mutlaka ameliyat ve hasta muayenesi yapacağım. Ben hiçbir zaman mesleğimi tam anlamıyla bırakmam. Öyle planım yok" diyor.

YÖNETİMİN TEMEL NOKTASI ADALET

Prof. Dr. Mustafa Ünal 12 Temmuz'da seçimi kazanması ve atanması durumunda yapacağı ilk iş sorulduğunda şunları anlatıyor:

“Bizim özellikle yönetsel olarak bir takım iddialarımız ve prensiplerimiz var. Önce yönetimde adaletli, hakkaniyete dayalı ve liyakatı önemseyen bir yönetim tarzı sergileyeceğiz. Şu 7 aylık süreçte bunu sergiledik, bundan sonra da sergileyeceğiz. Üniversitemizin en çok ihtiyacı olan bu. Çünkü bu olmadığı için ya da yeteri kadar olmadığı için üniversite çalışanlarımız aidiyet duygusunu kaybediyorlar. Bunu sağladığımızda aidiyet duygusunu bütün mensuplarımızın kazanacağını düşünüyorum. Bizim tesis edeceğimiz yönetimin temel noktası bu. İkincisi şeffaflık. Üçüncüsü ise hesap verebilir bir yönetim. Biz her konuda hesap vermeye hazırız. Kimseden gizlimiz saklımız yok. Rektörlerin kanuna göre yetkileri oldukça fazladır. Ama biz 'Yetkimiz var istediğimiz kararı alırız' tarzında yaklaşım içerisine girmedik, girmeyeceğiz. İlgili öğretim üyelerimizden oluşan danışma kurulları, komisyonlar oluşturarak karar alma süreçlerini böyle götürmek istiyoruz."

GELMEK İSTEYEN HOCALARA MESAJ

Ünal “Geçmiş yıllarda bir çok öğretim üyesi üniversiteden istifa etti. 12 Temmuz'da yeniden rektör olduğunuzda istifa eden öğretim üyelerini üniversiteye kazandırmak için bir girişimde bulunacak mısınız?" sorusuna samimiyetle şu yanıtı veriyor:

“Bazı hocalar muayenehaneye bazı hocalar saat 16.00'dan sonra özel hastanelere gidiyor. Onların yasal olarak bizim hastanemizde herhangi bir işlem yapmama gibi durumları yok. Hocalarımız saat 16.00'ya kadar bizimle beraber. AÜ Tıp Fakültesi bir okul. Biri gidiyor ama arkasından mutlaka yetişmiş eleman da var. Burası kişiye bağlı bir kurum değil. Herhangi bir kişinin gelmesiyle, gitmesiyle burası alçalmaz ya da yükselmez. Geçmiş yönetimle sıkıntılarından dolayı küskünlüklerinden dolayı giden hocamız varsa ve gelmek istiyorsa bizim üniversitemizin kapısı açık. Bana şu ana kadar öyle bir talep gelmedi. Ama gelirse, buraya daha önce emek vermiş, hasta muayene etmiş, ameliyat etmiş, kurumun adının gelişmesine, kimliğinin oluşmasına katkıda bulunmuş hocalarımızı geri kazanmak isterim. Hele hele daha önceki üst yönetimle sorun yaşayıp gitmişse onu kesinlikle geri almak isteriz."

ADAYLAR BİRBİRİNDEN KIYMETLİ

Prof. Dr. Mustafa Ünal “Diyelim ki seçimi kaybettiniz. Üzülür müsünüz?" sorusunu yanıtlarken sözlerine üzülmeyeceğini vurgulayarak başlıyor. “Üzülmem şöyle ki, bütün aday hocalarımızı tanıyorum. Hepsi birbirinden kıymetli hocalarımız. Ben yapmazsam onlardan biri yapar. Ben de kendi mesleğime dönerim" diyen Mustafa Ünal, “Zaten bütün aday hocalarımızın aşağı yukarı vaatleri birbirine çok yakın. Hepsinin amacı aynı. Hepimiz bu kuruma hizmet etmek istiyoruz. Dolayısıyla kim gelirse gelsin aynı hizmeti yapacaktır diye düşünüyorum" şeklinde de ekleme yapıyor.

İKİ BAĞLAMAMDAN BİRİ EVİMDE

Kitap okumaya zaman ayırmaya çalışan ancak daha çok mesleki kitaplar okuduğunu itiraf eden Ünal, boş zamanlarında televizyonda film izlemekten hoşlandığını anlatıyor. Müzikle ilgilenen ve bağlama çalan Ünal gülerek “Türk Halk Müziği'ni seviyorum. Bağlama çalıyorum. Çok usta değilim ama. Bir süre kurs aldım. İki bağlamam var. Biri evimde diğeri de hastanedeki odamda" diyor. “Hekimlerin çoğu sanatla ilgileniyor. Neden sizce?" sorusuna Ünal, “Boş zamanlarında mesleğin stresinden kaçmak için sanata yöneliyor hekimler. Mesela ben sazı tıngırdatmaya başladığımda her şeyi unutuyorum" diyor gülerek.

ANTALYA'YI ÇOK SEVİYORUM

Her gün tüm gazetelerin en azından birinci sayfalarını takip ettiğini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Ünal, Döşemealtı'ndaki küçük bahçesiyle ilgilenmekten çok keyif aldığını belirtiyor. 11 yaşında oğlu Mustafa Fevzi ve 6 yaşında kızı Elif Duru ile birlikte parka gitmekten hoşlandığını söyleyen Ünal, 1974 yılında Sivas'ta doğduğunu, ilkokul ve ortaokulu Sivas'ta bitirdikten sonra lise ve üniversiteyi İstanbul'da okuduğunu anlatıyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu olan Ünal, “16 yıl İstanbul'da kaldım. İhtisasımı da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden yaptım. 2003 yılında yerleştiğimiz Antalya'yı çok seviyorum. Başka bir yerde yaşamayı hiç düşünmüyorum. İnsan nereden ekmek yiyorsa oralıdır. Biz de Antalyalıyız diyoruz artık" şeklinde konuşuyor. Ünal, eşi Yrd. Doç. Dr. Betül Ünal'ın da AÜ'de Patoloji Anabilim Dalı'nda görev yaptığını ekliyor.

EN ÖNEMLİ MEZİYET İYİLİK

Ünal, ölümle yaşam arasındaki çizgide bir meslek sahibi olarak hayata nasıl baktığını anlatırken, “Genel olarak duygusal bir insanım. Bir de mesleğin verdiği şu bakış açısında var dünya geçici. Dolayısıyla bu dünyada en önemli meziyetin iyilik yapmak olduğunu düşünüyorum. Bir insanın arkanızdan sizi 'İyi bir insandı' diye anması en büyük hazinedir" diyor. İnsanlara karşı her zaman toleranslı olduğunu söyleyen Mustafa Ünal “İnsanlara toleranslıyımdır ama o tolerans nerede taşar? İstismara dönüşmüşse ya da başkalarına zarar vermeye başlamışsa o artık toleransımın son noktasıdır. Ama ilk defa hata yapan birine ya da iyi niyetli olduğunu düşündüğüm birine tolerans gösteririm. Hatta bazen eleştirilirim 'Niye çok tolerans gösteriyorsun?' diye. Ama tabii ki sınır var" dedi.

Röportaj: Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA)

Fotoğraf: İbrahim LALELİ/ANTALYA, (DHA)

=== KUTU 1 ===

ULUSLARARASI DEĞİLİZ

Üniversite hastanesinin eksikleri konusunda AÜ Vekil Rektörü Ünal, şunları söylüyor:

“Bir onkoloji merkezimiz eksikti şimdi binasını yapıyoruz. Hastanemizin bir otopark sorunu var. Onunla ilgili katlı otopark projemiz var. Kaliteyi önceleyen faaliyetleri güçlendirmeye çalışıyoruz. Bizim vizyonumuzu özetleyen kelime kalitedir. Bizim yeni bir fakülte, yeni okullar, yeni birimler açmamızın gereği yok artık. 19 fakültemiz var gereğinden fazla. 60 bin öğrencimiz var. Bu da bizi hantallaştırıyor. Fazla öğrenci, fazla fakülte, fazla birim büyük üniversite anlamına gelmiyor. Eğitim ve öğretim, bilimsel çalışmalar ve her alanda kalitenin artırılması gerekiyor. Kaliteyi artırıp akredite olmamız gerekiyor. Her alanda akredite olursak o zaman uluslararası üniversite oluruz. Biz şu anda uluslararası üniversiteyiz diyoruz ama aslında değiliz. Uluslararası akreditasyon firmalarının bizi tanıması 'Evet bu üniversite bizim şu şu şartlarımıza haizdir ve akreditedir artık' dediği anda bizim verdiğimiz diploma yurtdışında geçerli olur."



=== KUTU 2 ===

HASTANEMİZİN BORCU VAR

AÜ Vekil Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal hastanenin borçlarıyla ilgili, “Medikal firmalara borcu var. Türkiye'deki bütün üniversite hastanelerimizin ne yazık ki borcu var. Biz bu konuyu Maliye Bakanlığımıza ilettik. Bu durumu hastaya şu an yansıtmıyoruz. Ama uzun vadede borcumuz olan firma malzeme vermezse o hastaya yansıyabilir. O yüzden önlem alınması gerektiğine dair biz bütün rektörler Maliye Bakanlığı ile toplantı yaptık. Şu anda iyileştirme çalışmaları yapılıyor. İnşallah onlar da düzelecek" yanıtını veriyor. Hastanenin gelirinin hasta ve ameliyatlardan sağlandığını da vurgulayan Ünal, “Biz bunları SGK'ya fatura ediyoruz. SGK bize o faturanın karşılığını veriyor ancak 10 yıldır yaptığımız hizmetin, ameliyatın, muayenenin, tetkikin karşılığı hep aynı. Bizim aldığımız sarf malzemesinin fiyatı artmış ama siz ne yaparsanız yapın SGK'nın size verdiği para sabit. En önemli nedenlerden birisi bu. Bir de bizim hastanemizde ve tüm üniversite hastanelerinde çalışan personellerin hepsi döner sermayeden çalışıyor. 1800 kişi var bizim hastanemizde. Bu 1800 kişinin maaşını biz veriyoruz" diyor.



=== KUTU 3 ===

EN ÇOK ELEŞTİRİLEN TARAF

Akdeniz Üniversitesi'nin kentle yeterince bütünleşmemiş olduğunu söyleyen Mustafa Ünal, “Bizim üniversitemizin en çok eleştirilen taraflarından biri budur. Üniversitemiz şehirle sanayiyle sivil toplum kuruluşlarıyla belediyeyle ve valilikle kopuk bir profil çizdi. Biz özellikle buna çok fazla önem veriyoruz. Bu konuda bir takım çalışmalar yaptık. Önümüzdeki süreçte de çalışmalarımıza devam edeceğiz" diyor. Projelerini anlatırken mevcut kreşin uygun bir binada olmadığını ve bir kreş yaptırmak istediğini belirten Ünal kampüse yapılacak bir kongre ve kültür merkezinin ise Antalya'nın önemli bir açığını kapatacağını belirtiyor. Ar-Ge merkezi de yapmayı amaçladığını belirten Ünal, “Üniversitelerin fonksiyonu sadece eğitim öğretim değildir. Araştırma ve geliştirme faaliyetleridir. Ar-Ge yaptığımızda hem ülkenin vizyonuna katkı sunmuş oluyorsunuz hem de öz gelirlerinizi artırabiliyorsunuz" dedi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!