Türkler içtiğine değil duyduğuna önem veriyor

Güncelleme Tarihi:

Türkler içtiğine değil duyduğuna önem veriyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2007 00:00

Avustralya’nın Ankara Büyükelçisi Jean Dunn ile Kavaklıdere Şarapları’nın patronu Ali Başman’ın Kav Club Tesisleri’ndeki yeni vidalı kapaklı şarapları "Sade" üzerine gerçekleştirdikleri sohbette ilginç diyaloglar yaşandı. Başman, Türklerin şarap konusunda içtiğine değil duyduğuna önem verdiğini söylerken, Dunn da, Türkiye’deki vergilerin yüksekliğinin üreticilerde yarattığı sıkıntılara değindi.

KAVAKLIDERE Şarapları’nın patronu Ali Başman, Türklerin şarap konusunda içtiğine değil duyduğuna göre önem verdiğini söyledi.

Başman, yeni piyasaya sürülen vidalı kapaklı şarapları "Sade" üzerine sohbet etmek amacıyla fabrikanın kapılarını, Avustralya’nın Ankara Büyükelçisi Jean Dunn için açtı. Avustralya’daki vidalı kapaklı birkaç şarabı da yanında getiren Dunn, Başman’a Türkiye’ye gelen yeni teknoloji ve şarap kültürü hakkında sorular sordu. Fabrika içindeki Kav Club Tesislerinde öğle yemeğinde gerçekleşen ve Hürriyet’in de katıldığı sohbette şu ilginç diyaloglar gelişti:

Jean Dunn: Vidalı kapak teknolojisini nereden getirttiniz?

Ali Başman: Fransa’dan diğer alkollü içkilere de vidalı kapak yapan tecrübeli bir firmadan getirtiyoruz.

J.D: Avustralya vidalı kapağı çok çabuk kabul etti. Fransa’da kullanılmıyor değil mi?

A.B.: Kullanılmıyor ama onlar da geçecekler.

J.D.: Bir de Fransa’da çok küçük firmalar var. Teknolojiyi değiştirmek zor olabilir.

A.B.: Başlangıç yatırımı çok pahalı.

KÜÇÜK ÜRETİCİLER DAHA ÇOK TERCİH EDİLİYOR

J.D.: Ayrıca Fransızlar şarap konusunda çok gelenekçiler.

A.B.: Çok büyükseniz insanlar kaliteli şarap üretimi yapamadığınızı düşünüyorlar. Şarap tüketicileri küçük çapta üreticileri tercih ediyorlar.

J.D.: Vidalı kapaklı ürün üretmeden önce endişeniz var mıydı?

A.B.: Araştırdık, değerlendirmelerimizi yaptık ve vidalı kapağın çok kullanışlı olduğundan emin olduk. En büyük sıkıntımız, vidalı kapağın ucuz şarap anlamına gelmediğini topluma izah etmemiz gerekiyor. Türk insanı içtiğine değil duyduğuna önem veriyor. Bir de insanlarımız yeniliklere her zaman tepki gösteriyorlar. Geleneklerden uzaklaşmak istemiyorlar. Aslında şarapçılık da gelenek işidir ve burada bir bakıma da haklılar. Ama bunun teknik izahı yapıldıktan sonra, zamanla diğer ülkelerde olduğu gibi bizde de yavaş yavaş oturacak. Tabi ki bir geçiş dönemi yaşanacak.

J.D.: Vidalı kapağın getirisi nedir?

A.B.: Yıllandırılmayacak kaliteli şaraplardaki maliyeti düşürücü ve mantar koku riskini azaltan bir faktör. Katma değerleri arka arkaya koyduğunuz zaman, maliyet açısından çok cazip. Biz bunu öküzgözü üzümünden yapılmış çok özel bir şaraba koyduk. Tüketiciler kaliteli bir şarabı daha uygun bir fiyata içecekler. Ürünümüzü şu anda hipermarketlere pazarlıyoruz.

TÜRKİYE’DE SADECE DÖRT ÖNOLOG VAR

J.D.: Önologlarınız (şarap uzmanı) kimler?

A.B: Bizim Aslı Omdan adında ODTÜ mezunu, stajyerliğini şirketimizde yapmış ve Fransa’da üç sene önoloji eğitimi görmüş bir kadın önoloğumuz var. Türkiye’de zaten Ahmet Canbaş, Burak Demirel, Aslı Omdan ve Orhan Diren olmak üzere sadece dört önolog mevcut. 70 milyon nüfusu olan bir ülke için dört önolog çok az.

J.D.: Daha çok mu ihtiyaç var?

A.B.: Elbette, şu anda üç üretim tesisine sahibiz. İleride bu sayı 5-6’ya çıkacak. Daha çok önoloğa ihtiyacımız olacak. Avustralya ve Türkiye yılın farklı dönemlerinde hasat yapıyorlar. Bu dönemleri daha verimli kullanmak açısından ülkeler arası önolog değişimi yapabilir miyiz?

J.D.: Elbette. Birkaç ay önce Türkiye’ye gelen, şarap ve yemek kültürü hakkında uzman bir kişiyi tanıyorum. Ondan yardım alarak size en kısa zamanda bilgi veririm.

Şampanyayı şov amaçlı kullanıyoruz

J.D.: Şampanya üretiyor musunuz?

AB: Şampanya, Fransa’da Champagne bölgesinde üretilen üzümlerden yapılan özel bir şarap. Biz o bölgenin üzümlerinden yapmadığımız için "doğal köpüren" adını veriyoruz.

J.D. Türkiye’de popüler bir içki mi?

A.B.: Fiyatından dolayı çok popüler değil. Vergiler maliyeti çok arttırıyor.

J.D.: Kutlamalarda kullanılmıyor mu?

A.B.: Türkiye’de köpüklü şarap kültürü çok gelişmedi. Kutlamalarda içmek için değil, şov amaçlı olarak kullanılıyor. Aslında şarap da bizim geleneğimizde yok. Düşünün bugün Türkiye’de yılda kişi başına düşen şarap yalnızca bir litre. Mesela Yunanistan’la kıyaslayacak olursak, orada kişi başına yılda 22 litre düşüyor.

Kore’deki vergiler de sizdeki gibi

J.D.: Sanırım en çok şarap üzerindeki vergilerden sıkıntılısınız?

A.B.: Hükümetlerin paraya ihtiyaçları olduğunda ilk gelir elde etme yolları alkol, tütün ve benzin oluyor.

J.D.: Avustralya’da Türkiye’deki gibi çok ağır vergiler olmadığı için çok kaliteli bir şarabı 15 YTL’ye içmeniz mümkün. Mutfak kültürü geliştikçe şarap kültürü de genişliyor. Kore’deki vergiler de Türkiye’deki gibi yüksek oranda.

J.D.: Amerika, Avustralya şarapları için ihracat açısından en önemli pazar. Siz şaraplarınızı Avustralya’ya satıyor musunuz?

A.B.: Üretimimizin yüzde 20’sini ihraç ediyoruz. Avustralya pazarlarımız arasında yer almıyor. Ama Yeni Zelanda’ya ihracatımız var. Yurtdışında şimdiye kadar büyük marketlerde bulunmadık.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!