Türk hukuk sistemi ’yamalı bohça’ oldu

Güncelleme Tarihi:

Türk hukuk sistemi ’yamalı bohça’ oldu
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2008 00:00

Türk hukuk sisteminin yamalı bohça haline getirildiğini belirten Türk Hukukçular Birliği Başkanı Bilgin Yazıcıoğlu, "Hukuk reformunun yapılması gerektiğini yıllarca gelmiş geçmiş tüm iktidar mensuplarına yazılı ve şifai söyledik. Maalesef yine de bildikleri yoldan gitmeyi tercih ettiler" dedi.

VELİ SARITOPRAK: Fırtınalı bir hayat hikayeniz var. Çanakkale’den çıkıp çeşitli mücadelelerden sonra Rahmetli Özal döneminde Çankaya Köşkü’nün baş hukuk müşavirliğine kadar yükseldiniz. 30 yıldır Türk Hukukçular Birliği’nin değişmez başkanısınız. Hayat hikayenizi bize özetler misiniz?

BİLGİN YAZICIOĞLU: İlk ve orta tahsilimi rahmetli babamın memuriyet görevi nedeni ile muhtelif illerde tamamladım. Lise tahsilimi o zamanki adı ile yatılı olarak Kabataş Erkek Lisesinde tamamlayarak 1961 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdim. Avukatlık stajımı bir bölüm olarak Ankara Barosu’nda, son bölümü ise Çanakkale Barosu’nda ikmal ederek, bu baroya kaydoldum. Bilahare, 1962 yılında Ankara Barosu’na intikal ettim. Serbest avukatlığım o yıldan bu yana devam etmektedir. 1962-1969 yılları arasında o zamanki ismi ile Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı’nın kuruluş çalışmalarında sözleşmeli avukat olarak görev yaptım. 1963-1966 yılları arasında o zamanki merhum Cumhurbaşkanı Orgeneral Cemal Gürsel ve ailesinin de Hukuk Müşavirliği ve avukatlığını yaptım. 1972-1974 yılları arasında Yekta Güngör Özden’in başkanlığındaki Ankara Barosu’nda Genel Sekreterlik ve yönetim kurulu üyeliği yaptım. 1973-1979 yılları arası Türk Hukukçular Birliği kurucusu ve yönetim kurulu üyeliğinden sonra, 1979 yılından bu yana kuruluşun Genel Başkanlığı’nı deruhte etmekteyim. 1984 yılında Futbol Federasyonu Şike Tahkik Kurulu Başkanlığı, 1985-1991 Gençlerbirliği Kulübü Genel Sekreterliği ve umumi kaptan vekilliği, 1987 Başbakan Özel Hukuk Danışmanlığı, 1987-1993 tarihleri arasında da Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın Baş Hukuk Danışmanı ve Özal ailesinin avukatlığı görevlerinde bulundum. Uzun yıllar Efes Pilsen, Kurt A.Ş. ve diğer ticari şirketlerin hukuk müşavirliği görevlerinde bulundum. 1988-1994 yılları arasında iki dönem OYAK yönetim kurulu üyeliği, OYAK’a bağlı SELYAK A.Ş. kurucularından olup yönetim kurulu başkanlığı, The Coca Cola Export Corparation Atlanta-USA’nın konsey üyeliği ve de hukuk müşavirliği görevlerinde bulundum. Jandarma Asayiş Vakfı (JAVDES) kurucu üyelerinden olup 1977’den beri yönetim kurulu üyesiyim. 13 Eylül 1962 yılında Tülin Akata ile evlendim. Hülya ve Defne Esra adında iki evli kızım ve iki torunum var. Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu 312 General adına Vakit Gazetesine karşı açılan davayı avukat olarak yürütmekteyim.

Siz hukukçuların duayenisiniz. Türkiye’de hukuk sistemi için neler söylersiniz?

- Türk Hukuk Sistemi ile ilgili olarak; 46 senelik meslek hayatımda tüm meslektaşlarım gibi benim de şahsen bir çok sorunlarımız olmuştur. Bunlar saymakla bitmez. Lütfen, T.C.’nin kuruluşundan bu yana siyasi partilerin seçim beyannamelerine bakınız. İcraatlarını, neler yapacaklarını sıralarken, en kısa satırları hukuka ayırmışlardır ve yıllar boyu yaptıkları ortadadır. Bilmelidirler ki hukuk bir gün onlara lazım olacaktır. Cumhuriyetin ilk yıllarında bir çok ana kanunumuz dış ülke kanunlarından devşirme yolu ile alınmış ve Türk toplumuna uydurulmaya çalışılmıştır. Konfeksiyon elbise her bedene uymaz. Ülke için kanun yaparken Türk toplumunun örf ve adetlerini, yaşam tarzını, ekonomisini, insanını ve diğer hususları nazarı itibara almak zorundasınız. Son yıllarda iktidar uyum yasaları adı altında bir çok kanun çıkarmıştır. Bunlar çıkarılırken, AB’nin tavsiyeleri hatta direktifleri ile meriyete konulmak istenmiş, kanımızca toplum için yeterli olmadığı gibi çoğu da Anayasa Mahkemesince iptal olmuştur. Taşıma su ile değirmen dönmez. Şu anda ülkemizde yetişmiş, kendini mesleğine adamış çok değerli hukukçular ve kurumlar var. Bir kanun yapılmak istenirken bu kişilere ve kurumlara danışılmamaktadır. "Ben yaptım oldu" derseniz, acısını ülke insanı çekecektir. Unutulmamalıdır ki çok daha büyük acıyı, bu yolu tercih edenler çekecektir. Türk toplumunu ve insanını günlük yaşatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ülkenin geleceğini başta düşünmesi gereken iktidarlardır. Gece yarısı çıkarılan yasalar karanlığın mahsulü olup, ülke geleceğine ve topluma ışık tutmayacaktır.

Türk Hukuk sisteminin aksayan yönleri neler?

- Meşhur halk özdeyimlerindendir. "Deveye sormuşlar, neren eğri?" diye. Cevap gayet nettir ki, o da "Nerem doğru ki?" demiş. Türk hukuk sisteminde; Anayasamızdan başlayarak tüm yasalarımıza göz attığımızda Yamalı Bohça haline getirdik sistemi! Hukuk sistemini tümü ile reforma tabi tutmak zorunluluğu vardır. Bunun yapılması gerektiğini yıllarca gelmiş geçmiş tüm iktidar mensuplarına yazılı ve şifai söyledik. Maalesef yine de bildikleri yoldan gitmeyi tercih ettiler. "Vicdan mı cüzdan mı?" gibi söyleşiler yerine herkesin akılcı, yapıcı yolu seçmeleri "hukukun üstünlüğü" ilkesi ile görevini yapması en doğal olanıdır.

Siz Adalet Bakanı olsaydınız hukuk sistemini nasıl reforma tabii tutardınız?

- Şahsen bu işi ehil, ülkenin bütünlüğüne inanmış, dürüst, vasıflı, hukukun üstünlüğüne inanmış, belli saplantıları olmayan, ülkesi insanını seven kişi ve kurumlar aracılığı ile organize etmeye gücümün yettiğince çalışırdım.

Hukuk deyince aklımıza hakim, savcı ve avukatlar geliyor. Hakim, savcı ve avukatların önde gelen sorunları neler?

- Hakim, savcı, avukatlar hukukun üçlü sac ayağıdır. Birbirimizi anlamaz, dinlemez, yekdiğerine saygılı ve sevgi dolu olmazsak pişecek hukuk yemeğinin tadı olmaz ve vatandaş da bundan zevk almaz. Elbette ki bir çok sorunlar vardır. Bu üç topluluğu ekonomik koşullar ve toplum içindeki yaşam zor durumlara sokmuştur. Maddi sıkıntıların yanı sıra bu üç grubun manevi sıkıntıları da mevcuttur. Hakim ve Savcıların bağımsızlıklarının tam olması, geleceklerinden emin olmaları gerekiyor. Avukatlarımızdan genç meslektaşlarımızın maddi ve ekonomik sıkıntıları son yıllarda ziyadesi ile artmıştır. Şu anda bir çok genç meslektaş kardeşlerimiz ailelerinin maddi desteği ile ayakta kalmaya çalışmaktadırlar. Tüm sorunlara karşın Türk Hukukçusu ve onlara yardımcı olmaya çalışan Adli çalışanlar görevlerini dürüstçe yapma çabası içinde olan onurlu insanlardır.

Ehil hukukçu yetişiyor mu

Hukuk fakültelerinin sayısının artmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Hukuk fakültelerinin artması, herkesin eğitiminden nasibini alabilmesi açısından güzel bir şey olabilir. Fakat sayının artmasının bir çok mahsurları da vardır. Örneğin; özel hukuk fakültelerinin açılmasına daha doğrusu mantar gibi çoğalmasına şahsen bu mesleğe yıllarını vermiş bir kişi olarak karşıyım. Lütfen bu fakülteleri açanlar cevap versinler; yeterli hocayı bulabiliyorlar mı? Bina, ehil eleman, araç ve gereçleri tam olarak temin edebildiler mi? Kısmen de olsa devletin organize ettiği Resmi Hukuk Fakültelerinin ehil profesörlerini, daha fazla maddi imkanlar sağlayıp çekip aldıklarında boş kalan yerler yüzünden üzüntü duymuyorlar mı? Bugün için çok ihtiyaç duyulan ehil hukukçu yetiştirebiliyorlar mı? Bunlara cevap verirken sayın işletmecilerin zorlanacağı inanç ve kaygısındayız.

Maganda tarzı yaşam olmamalı

46 yıldır Ankara’dasınız. Ankara’ya ilk geldiğinizde taksi şoförlüğü bile yaptınız. O zamanlar Ankara trafiği nasıldı, şimdi nasıl? Ankara’daki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Yıllar önce doğanın güzelliği ne ise, Ankara o güzellikte idi. Herkes birbirine saygılı ve sevgili gözlerle bakıp, trafikte yol veriyordu. Hatırlarsınız o tarihlerde kırmızı yeşil ışık yoktu. Trafiği yönlendiren trafik polisine selam verip, teşekkür etmeden geçilmezdi. Ben daima şahsım ve ülkem adına ileriye bakmayı tercih eden bir insanım amma geçmişteki trafiği fazlası ile özlüyorum. Yaşam, maganda tarzı yaşam olmamalı. Tabi ki o yıllara göre Ankara’mız çok gelişti. Yollar, geçitler yapıldı. Fakat sürücü ve yayalarımız yürümeyi bilmiyorsa, kırmızı ışıkta geçmeyi marifet sayıyorsa, yerli yersiz solluyorsa herkesin hakkına tecavüz ediyor demektir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!