Trafik kazaları cinayete dönüştü

Güncelleme Tarihi:

Trafik kazaları cinayete dönüştü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2007 00:00

TŞOF Başkanı Fevzi Apaydın Türkiye’deki trafik kazaları için "artık kaza olmaktan çıktı, cinayete dönüştü" dedi. Apaydın, "Son bayramda dört günlük tatilde 100’e yakın vatandaşımız öldü.

Bayram dışındaki günlerde de her gün 10 ila 20 arasında vatandaşımız hayatını kaybediyor. Buna kaza diyemeyiz bu düpedüz cinayettir" diye konuştu.

TÜRKİYE Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, Türkiye’deki trafik kazaları için "artık kaza olmaktan çıktı, cinayete dönüştü" dedi.

Apaydın, trafik kazalarının önlenmesiyle ilgili projelerinden, "denetleyen yok" dediği sürücü kurslarına; karayollarından, taksicilere kadar bir çok önemli konuda çarpıcı açıklamalar yaptı. Apaydın, Ankara Hürriyet’e şunları söyledi:

ALTYAPIMIZ MÜSAADE ETMİYOR

Şoförlük, doktorluk, öğretmenlik gibi kutsal bir meslek. Türkiye’de buna gerekli önem verilmiyor. Türkiye’de esnafın büyük bir bölümü şoför kesimidir. Hastamızı da, çocuklarımızı da şoförlere teslim ediyoruz. Bir şoför öğrencileri götürürken kötü kelimeler konuşursa, sigara içerse çocuklara kötü örnek oluyor. Çocuk bu davranışları aynen resmedip alıyor. Bu kadar önemli işi yapan insanlar buna gerekli önemi veriyor mu? Maalesef vermiyorlar. Alt yapımız buna müsaade etmiyor.

YOLLAR TRAFİĞİ KALDIRMIYOR

Trafik kazaları artık kaza olmaktan çıktı, cinayete dönüştü. Son bayramda dört günlük tatilde 100’e yakın vatandaşımız öldü. Bayram dışındaki günlerde de her gün 10 ila 20 arasında vatandaşımız hayatını kaybediyor. Buna kaza diyemeyiz bu düpedüz cinayettir. Hiç bir ülkede yok. Neden? Adam ülkenin bir ucundan bir ucuna bayramlaşmaya ya da kabir ziyaretine gidiyor. Bu dönemlerde, yurtdışında bulunan işçilerimiz de özel araçlarıyla ülkemize geliyor. Yollarımız modern yol olmasına rağmen bazı kesimlerde trafiği kaldırmıyor. Altyapı eksikliklerimiz var.

ÖNÜMÜZE GELENE EHLİYET VERİYORUZ

Yatay ve dikey işaretlemelerde eksikliklerimiz var. Trafik lambalarında eksiklerimiz var. Ama kazalarda Karayolları’na hiç suç bulunmuyor. Yüzde 97-98 şoför suçlu bulunuyor. Şoförümüz bu kadar da suçlanmayı hak etmiyor. Ama şu da açıktır ki bu kazaların bir nedeni de eğitimsizlik. Dört günde 90-100 kişiyi kaybedeceksin. Geride bu kadar dul ve yetim kalacak. Aileler acı içinde olacak. Bu bayram olmaktan çıkıyor maalesef.

En başta sürücü kursları iyi denetlenmeli. Sürücü kursları hem eğitimi kendi veriyor, hem sınavı kendi yapıyor. Denetleyen kimse yok. Bu eğitimin dışına çıkmış ve ranta dönüşmüş. Biz hala ilkokul mezunu insanlara ehliyet veriyoruz.

Çağdaş ülke olalım diye önümüze gelene ehliyet veriyoruz. Bana göre suç işliyoruz. Hak etmeyen ehliyet alanlar canlı bomba gibi. Sadece kendine zararı yok. Bunu disipline etmek lazım.

24 SAAT KANTAR KURULMALI

Türkiye aşımacılıkta bir strateji belirlemeli. Denizde taşımacılık yüzde 3-4’lerde. Denizin ne virajı ne işaretlemesi ne sürat tahdidi var. Ucuz da bir taşımacılık. Biz yatırımları yapmıyoruz. Halen kara taşımacılığına devam edip araç sahiplerini özendiriyoruz. Yıllardır konuşulan hızlı tren ancak hizmete girecek. Karayollarını kurtarmamız lazım. Bir milli servet heder oluyor. Türkiye’de 800 bine yakın ticari araç var. Bunların ancak 300 bini iş yapabiliyor. Arz talep dengesi bozuk. Bir defa araçlarımız istiap haddinin dışında yük taşıyor. Yolların canı çıkıyor. Karayollarında 24 saat kantarlar kurulmadıkça, cezalar arttırılmadıkça bu sorunlar çözülmez. Ama kantarlar denetimi iyi yaparsa bir araba, iki arabalık yükü götüremeyeceği için diğer arabalara iş çıkacaktır.

Polisler ceza yazmaktan bıktı

BAŞKENT’te çalışan 8 binden fazla taksi ihtiyacın üzerinde. Son yıllarda bazı ilçelerdeki taksilerin de merkezde çalışmasına izin verildi. Merkez bu kadar taksiyi kaldırmıyor. O taksileri kendi yöresinde çalıştıracaksın. Başkent’te taksiciler birbirinin ensesine bakıyor. ’Biri gitse de ben çıksam’ diyor. Trafik polisleri bunlara ceza yazmaktan bıktı artık. Taksiciler de ekmek için dolaşıyor, zevkine gaz yakmıyor. Bunu polis görüyor ama 3-4 duble park yapılınca polisin de yapacağı bir şey olmuyor. Necatibey’de, İzmir Caddesi’nde polis arkasını dönünce arabayı park ediyorlar. Polise saygılı olunmalıdır. O devleti temsil ediyor. Maalesef bu yok bizde. Bizim polise ve yetkililere kızma hakkımız yok. Biz aile bireyleriyiz. Polisler bizim eksiklerimizden ötürü ceza yazıyorlar. Bize düşen görevi yapalım ki polis müdahale etmesin. Yasalar biraz daha ağır olmalı. Böyle olursa gerçek esnaf ortaya çıkacaktır."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!