Tarihin izlerini taşıyan duygu yüklü gramofonlar

Güncelleme Tarihi:

Tarihin izlerini taşıyan duygu yüklü gramofonlar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2010 00:00

Ankara Kalesi’ni geride bırakıp Koyunpazarı’nın taş yollarından aşağı inerken sizi tarihi mekanlar karşılar. Ama içlerinde öyle birisi var ki adımınızı attığınız anda sizi maziye alıp götürür. Türk ve dünya klasiklerini içeren binlerce eserden oluşan plak ve taş plak arşiviyle Gramofon Kafe, dostlarınızla kahvenizi yudumlarken size eşlik ediyor.

ANKARA’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kale’ye doğru çıkıp, tarihi Koyunpazarı’nın taşlı yollarını adımlarken tanıdık sesler sizi bulunduğunuz yerden alıp mazinin derinliklerine götürüyor. Yıllar öncesinden geldiğini zannettiğiniz bu seslere yaklaştığınızda, Zeki Müren, Elvis Presley, Hafız Burhan, Müzeyyen Senar, Sezen Aksu ve daha onlarca efsane sanatçı sizi karşılıyor. Türk ve dünya klasiklerini içeren binlerce eserden oluşan plak ve taş plak arşiviyle Gramofon Kafe, dostlarınızla kahvenizi yudumlarken sizlere eşlik ediyor.

Ankaralıların Gramofoncu Ali olarak bildiği Ali Olcay, 17 bin eserden oluşan plak ve taş plak arşivini, sene başında açtığı Gramofon Kafe’de meraklılarının beğenisine sundu. Satın alamayanlar ya da taş plak koleksiyonuna sahip olmayanlar, burada kendi mekanıymış gibi hareket edebiliyor. Kimi plağı gramofona kendi koyuyor, kimi ise koleksiyondan bir istekte bulunuyor. Olcay, “30 bin plağı olan arkadaşımız var ama bizden başkası dinleyemiyor” diyerek Gramofon Kafe’nin kuruluş amacını özetliyor aslında.

1990 yılında antika eşyaları tamir ederken, dükkanına getirilen bir gramofondan çıkan sesi duyduğunda ağlayan Olcay, o günden sonra gramofonların peşini bırakmadığını söylüyor. Elindeki antika mobilyaları, arkadaşının plak ve pikaplarıyla değiştiren Olcay, “Bir gecede mobilya dükkanımı, gramofon tamirhanesine dönüştürdüm. Yıllar içinde ben de her gramofon meraklısı gibi şehir şehir dolaşıp taş plak, gramofon ve pikap toplamaya başladım. Bir koleksiyoncunun tüm arşivini aldıktan sonra da adım duyulmaya başladı” diyerek çoçukluk merakının mesleğe dönüşümünü anlatıyor.

Siyah-beyaz nostalji film gösterimi

İlerleyen günlerde siyah-beyaz filmleri de Ankaralı sanatseverlerin beğenisine sunacaklarını belirten Olcay, “Benim arşivimde sadece müzik yok. Yıllar öncesine dayanan siyah-beyaz filmlerde var. Şimdilerde yapılan filmlerden çok farklı olan bu eserleri de Ankaralıların beğenisine sunmaya hazırlanıyorum. Ciddi bir tarihi birikimi onlarla paylaşmak için çalışmalara başladık” dedi.

Hayalim gerçeğe dönüştü

“Kendim kadar başkalarının dinlemesinden de mutlu oluyorum” diyen Olcay sözlerine şöyle devam ediyor:
“Gramofon dinletisi eşliğinde dostlarımla sohbet etmek en büyük amacımdı. Bu hayalim Gramofon Kafe sayesinde gerçeğe dönüştü. Yıllarca plak, taş plak, pikap ve Gramofon arşivi yaptım. Paylaşmayı seven bir insan olduğum için de arşivimi böyle bir mekanda sanatseverlerin beğenisine sundum. Tarihin izlerini taşıyan binlerce orjinal kayıt, gramofon ve pikap eşliğinde tam anlamıyla bir müzik ziyafetine dönüşüyor. En derinde yaşatılan duygulara hitap eden, aslı bozulmamış ve sayıları iyice azalan değerlere sahip çıkmak en büyük görevim.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!