Hem tescil hem gelir

Fenerbahçe’nin, 1933-1950 yılları arasında organize edilen, Türkiye Futbol Birinciliği ile Milli Kümede kazanılan şampiyonlukların, 1959 yılından sonra elde edilen şampiyonluklara eklenmesi yönünde başlattığı hukuki girişimin, detayları ortaya çıkmaya başladı. Bu yolda yürüyen kulüplerin öncelikli hedefi, anılan dönemde kazanılan şampiyonlukların Türkiye Futbol Federasyonu tarafından tescil edilerek, manevi haklarının teslimi ve maddi anlamda yaşanılan kaybın telafisi yönünde. Diğer kulüplerden farklı olarak Fenerbahçe aynı zamanda 9 olan geçmiş dönem şampiyonluklarının tescili sonrası 28’e ulaşacak toplam sayı ile birlikte, formasına beşinci yıldızı takmayı planlıyor. Gençlerbirliği’nin, 1940-1941 ve 1945-1946 yıllarında iki, Ankara Demirspor’un da 1946-1947’de kazandığı bir Türkiye Futbol Birinciliği bulunuyor.
Fenerbahçe, 6 Mart’ta, Ankara Demirspor 4 gün önce federasyona gerekli başvuruyu yaparken, Gençlerbirliği de hukuki çalışmayı tamamlama aşamasına geldi.

NAKLEN YAYIN GELİRİNDEN PAY TALEBİ

Konunun hukuki yol haritasını çizen Süper Lig kulüpleri, 1959’dan önce elde edilen şampiyonlukların kabul edilmesiyle birlikte, yayın gelirinde hem geçmişe dönük haklarını, hem de naklen yayın gelirinin şampiyonluk payı dağıtımına kendilerinin de dahil edilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Süper Ligde, 2000 yılından bu yana yayın gelirinin dağıtımında bir plan uygulanıyor. Kulüplere, öncelikle katılım payı veriliyor. Bunun yanı sıra, şampiyonluklar için belirlenen bir katsayı var. Kulüplerin kazandığı her şampiyonluk, belirlenen bu katsayı ile çarpılıyor ve sonuçta yüklü bir rakam ödeniyor. Bu yöntemde; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor ve Medipol Başakşehir, elde ettikleri şampiyonluk sayısına göre ekstra para alıyor.
Fenerbahçe ile birlikte hareket eden kulüpler, 1959’dan önceki şampiyonlukların tescili sonrasında, 2000 yılından bugüne kadar dağıtılan naklen yayın gelirinde, şampiyonluk payından mahrum kaldıkları ve maddi kayba uğradıkları gerekçesi ile tazminat yolu ile hakların iadesi gerektiğini iddia ediyor. Türkiye Futbol Federasyonu yönetim kurulunun, kulüplerden gelen talebi reddetmesi durumunda, kulüplerin konuyu Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’na taşıma hakkı bulunuyor.

AVRUPA’DA BENZER ÖRNEKLERİ MEVCUT

Kulüplerin yürüttüğü çalışmada öne sürdükleri tezler ise Avrupa’da bir çok ülke federasyonunun, şu anki mevcut ligleri gibi organizasyonlarının olmadığı dönemdeki turnuvalarda birinci olan takımların şampiyonluklarının tescil etmiş olması. Bir çok ülkede, 1800’lü yılların sonlarında ve 1900’lü yılların başında düzenlenen futbol turnuvalarındaki birincileri şampiyon olarak tanıması örnek olarak gösteriliyor. Kulüpler, Türkiye Futbol Federasyonu’nun 1923’te kurulduğunu, o tarihten sonra yerel liglerin organize edildiğini, 1933-1950 yılları arasında, Türkiye Futbol Birinciliği ve Milli Küme adı altında lig organizasyonu tertip edildiğini belgelerle ortaya koyup, eleme ya da lig usulü nasıl oynanırsa oynanmış olsun, lig tescilinin gerekliği olduğu üzerinde duruyor. Bu yönde çalışma yapan hukukçular, 1923’te federasyonu kurulmuş bir ülkede, 1959’a kadar geçen sürede farklı isimlerde ve farklı şekillerde oynanan futbol liglerinde, kulüplerin elde ettiği şampiyonlukların tescilinin, marka değeri açısından da önemli olduğunu vurguluyor.
Kulüplerin tescil ve gelir konusunda dayanak olarak gösterdikleri diğer bir konu da, 1956-1957 ve 1957-1958 sezonlarında Federasyon Kupası adı altında düzenlenen organizasyonda iki kez şampiyonluk kazanan ve Türkiye’yi Avrupa kupalarında temsil eden Beşiktaş’ın, mevcut şampiyonluklarına bu iki başarının da eklenmiş olması. Beşiktaş kulübü, Futbol Federasyon Tahkim Kurulu kararı sonrası elde ettiği bu şampiyonlukları ile hem formasına yıldız takmayı hem de naklen yayın geliri dağıtımında bu iki şampiyonluğu değerlendirmeye alınmasını sağladı.