’Evet’ dediğim tek ırkçılık

Güncelleme Tarihi:

’Evet’ dediğim tek ırkçılık
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2007 00:00

Türkiye’nin duayen spikerlerinden Jülide Gülizar, dil konusunu hayatta "evet dediği tek ırkçılık" olarak niteliyor. Gülizar, "Yabancı dile karşı değilim. Ancak bunu öğrenirken kendi dilimizi unutmamalıyız" diyor.

YILLARIN duayen spikeri Jülide Gülizar, anılarını paylaşırken kimi zaman gözlerine yaşları, kimi zaman yüzüne sımsıcak gülümseyişini kondurdu. Kendinden çok işini düşünen, yaşama sevincini hiçbir zaman yitirmeyen, kendisiyle dalga geçmesini bilen, Türkçe’nin doğru kullanışına büyük önem veren çok güçlü bir kadın Gülizar. Gülizar, "Hayatta evet diyebildiğim tek ırkçılık ’dil’ konusundadır" diyor.

Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Dünya ve kendimle barışık bir insanım. Kendimi olaylara iyimser bakmaya alıştırdım. Çünkü çok genç yaşımda bir yazıda şöyle bir cümle okudum: ’Dünya, bir ayna gibidir. Siz ona gülerek bakarsanız o da size güler.’ Aslında çok basit bir cümle ama büyük hikmetler var cümlenin içinde. Bunu yaşam felsefesi edindim. Bunalım bir günümde babam "Kendini bu kadar kaptırma kızım. Bizde bir atasözü vardır: ’Arabanın ön tekeri nasıl giderse arka tekeri ona uyar.’ Hayır, tekerler başka yönlere gidebilir, kaderci olma" dedi. Kendimle, dünyayla gırgır geçmeyi öğrendim. Herkesten çok ben kendimi alaya alırım. Yaşam, yaşamaya değer. Kaybetmişseniz yeterince çaba göstermediğinizi fark edersiniz. İçinizdeki her ideali gerçekleştirme isteği olmalı.

Gençlere neler önerirsiniz?

Gençliğinizin değerini bilin. Özellikle kız çocukları bizlere göre daha özgürsünüz. Her türlü isteğinizi deneme yaşlarındasınız. Yaş ilerleyince hevesler azalıyor, 35 yaşına kadar aklınızdaki bütün heveslerinizi deneme şansını kaçırmayın. Kaybedeceğiniz bir şey yoktur. Kazanacağınız bir şey en azından vardır. Kaybetmişseniz yeterince çaba göstermediğinizi fark edersiniz.

OKULLARDA DİL BİLİNCİ VERİLMELİ

Dil yobazlığını nasıl önleyebiliriz?

Kendi değerlerimizden çabuk vazgeçiyoruz. Güya muhafazakar bir toplumuz. Yabancılık özentisi mevcut hepimizde. Bunlarla başa çıkmak pek mümkün değil. Fransa başa çıkmaya çalışıyor, çıkabildiği kadar. Çünkü, İngilizce sel gibi geliyor her tarafa. Aslında çoğu Almanca bilir. Almanlar da Fransızca bilir. Dilimizde bir söz vardır: "Bıçak kemiğe dayanmadıkça." İki taraf da zorda kalmadıkça birbirlerinin dilini konuşmazlar. Irkçı bir tutumdur. Hayatta evet diyebildiğim tek ırkçılık "dil" konusundakidir. Konuşma ailede öğrenilir. Aileler çocuğun dilinin düzgün olması için büyük önem verirler. Çocuk sokağa çıktığı zaman dili bozulurdu. Ama o bozulan dil, okula başlayınca okulda düzeltilirdi. Şimdiki ailelerin isteği çocuğuna bir yabancı dili öğretmek. Yabancı dile karşı değilim. Ancak bunu öğrenirken kendi dilimizi unutmamalıyız. Okullarda öncelikle dil sevgisi verilmeli, daha sonra dil bilinci. Burada Milli Eğitim Bakanlığı’na çok iş düşüyor."

Bunda meydanın da bir etkisi var değil mi?

Televizyondaki kanalların ismine bakın hepsi yabancı. Ancak bu dil yobazlığından vazgeçilemeyecek. Ailelerin bebeklere dediklerine bakın, "Hadi kızım teyzeye bye bye yap." Eskiden bize "baş baş yapın" derlerdi.

ASIL SOYADIM GÖKSAN

Bunca yıl Jülide Gülizar ismini taşımak zaman zaman ağır geldi mi?

İsmimi hep yüksekte tutmak, bir pisliğe bulaştırmamak için çok çaba verdim. Üzerime çok genç yaşta bir sorumluluk binmişti. Bizler için TRT çok önemliydi. Orada çalışmaya başladığımda kendimden çok TRT’yi düşünürdüm, "Yapacağım yanlış bir hareket TRT’nin kalitesini düşürür mü" diye. Reklamlarda oynamam için birçok imajımı bozacak teklifler geldi. Ben sadece TRT’yi düşünerek geri çevirdim. Aslında soyadım benim kendime bulduğum takma adım. Gençliğimde ilerde hep ünlü olmayı düşünürdüm. O zamanlar şiir yazıyorum, en büyük şair ben olacağım havasındayım. Bir de büyüyünce kocanın soyadını almak var. Hukuk Fakültesi’ndeyken şiirlerim yayınlanacak. Birkaç şair arkadaşım daha vardı. Dedim ki, "Ne yazacağım altına?" "Jülide Göksan" dediler. Dedim, "Evlenince bu soyadı değişecek. Oturduk arkadaşlarımla Jülide’ye uygun bir soyadı bulduk. Böylece, Göksan oldu Gülizar. Ben hayatta birinin bir şeyi olmak istemedim. Böylece Jülide Gülizar oldum çıktım.

MS Didem ZEYBEK

İstiklal Savaşı’nın uçakları Temelli’de

SAKARYA Savaşı sırasında Türk ordusunun ikmal noktası olarak kullandığı Malıköy tren istasyonundaki tarihi binaların restorasyonu bitme aşamasına geldi. Savaşta Türk ordusunun sahip olduğu iki uçak da istasyon bahçesinde sergileniyor.

Temelli Belediye Başkanı Alaattin Türkoğlu, onarımı yapılan tarihi istasyon binalarının tarih bilinci için önemli bir etken olduğunu vurguladı. Türkoğlu, "Malıköy istasyonu askerin ve mühimmatın toplandığı önemli bir yerdir. Askerlerimizin sıhhi kontrolleri burada yapılmıştır. Erzak burada toplanmıştır. Sahip olduğumuz iki uçak burada askerlerin postallarıyla yaptıkları pistten havalanmıştır" dedi. Metin ÖZDEMİR/DHA

ÖZAKMAN’A TEŞEKKÜR

Türkoğlu, Genelkurmay Başkanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı’nca yürütülen Sakarya Savaşı Projeleri kapsamında, Malıköy Tren İstasyonu’nun restore edilmesi, bölgeye şehitlerimiz anısına hatıra ormanı kurulması, Dua Tepe’de panoramik müzenin yapımı, Kartal Tepe’de 35 metre yüksekliğinde Mehmetçik heykelinin yapılacağını söyledi.

Türkoğlu, tarihimizi hafızalarda canlı tutmamızı sağlayacak ve önemli ziyaret noktalarını oluşturacak bu projelerin hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Türkoğlu, ayrıca bu fikirlerin gündeme gelmesine katkı sağlayan yazar Turgut Özakman’a da teşekkür etti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!