Çakallar Ankara’da

Güncelleme Tarihi:

Çakallar Ankara’da
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2012 00:00

Çakallarla Dans 2 – Hastasıyız Dede filminin yönetmeni Murat Şeker, serinin ikinci filminin yaptığı en iyi film olduğunu söyledi. Şeker, ikinci filmin hikaye ve sinema dili açısından ilkinden farklı olduğunu anlattı.

Haberin Devamı

Gectiğimiz günlerde vizyona giren Çakallarla Dans 2 – Hastasıyız Dede, filminin yönetmeni ve oyuncuları, Nata Vega AVM’de düzenlenen söyleşi ve imza gününde hayranlarıyla buluştu. Filmin yönetmeni Murat Şeker, oyunculardan Didem Balçın ve Timur Acar, filmi Hürriyet Ankara’ya değerlendirdi.

Murat Şeker (Yönetmen)

“İLK FİLMDEN DAHA EĞLENCELİ”

İlk Filmin devamı gibi olsa da, sinema dili açısından kendimizi tekrar etmek istemedik. Hikaye anlamında ilk filmin bir takım devamlayıcı unsurları var ama sinema dili anlamında farklı. Kendini tekrar eden projeleri onaylamıyorum. Tamam ilk film tuttu, ikincisini de karbon kağıdı koyup çeksek işimiz çok daha kolay olurdu. Ama bunu etik bulmuyorum. İkinci film, hikaye anlamında ve sinematografik olarak ilkinden daha iyi. İlk filmdeki dört ana karakterin hikayesi paralel kurguyla sonda birleşiyordu. Bu sefer dörtlü, ortak bir hikaye yaşıyor. Zaten içerik biçimi belirlediği için yöntem ve biçimde farklılığa gitmeliydik. Film ilkinden daha eğlenceli, mesaj kaygısı taşıyan bir proje oldu. İlk seanstan itibaren büyük bir ilgiyle karşılandı. Bu bizi motive ediyor.

SÜRPRİZ FİNAL

Haberin Devamı

Filmi izleyenlerin yüzde 70’i beğeniyor. Yüzde 15’i ‘ilki daha iyiydi’ diyor. Yüzde 15’i ise ikisini de beğenmiyor. Beğenmeyenlerin neden beğenmediklerini anlamıyorum. Onlar Aykut Kocaman’ı da beğenmiyor. Onu da anlamıyorum. Ne olsun istiyor. Bazen öyle bir yorum geliyor ki, sanki başka bir filmle ilgili konuşuyoruz. Bun da kasıt arıyorum. Biz ne yaptığımızı biliyoruz, samimi bir ekibiz ve gücümüz de oradan geliyor. İlk filmin en büyük gücü hikayedeki sıra dışılıktı. Bu ikinci filmde de artarak devam ediyor. Finalde daha büyük bir sürpriz izleyiciyi bekliyor.
Olumlu yada olumsuz tepkiler bize ulaşıyor. Bunları bir kenarda tutuyoruz. Senaryo yazarken bazen bu yorumları dikkate alıyoruz. Çünkü mizahta maksadı aşmamak çok önemli. Oyuncu ekibi ile senaryo üzerine kafa patlattık. En iyi filmim oldu. Filmi bende beğeniyorum.

ÇAKALLAR AVRUPA YOLCUSU

Üçüncü hikayede, ülkemizdeki çakallıkları anlattıktan sonra Avrupa’ya taşınmak istiyoruz. İtalya’da, İspanya’da Yunanistan’da da çakallar var. Orada biraz UEFA mücadelesi yaratmak istiyoruz. Türk çakalları, İtalyan çakallarına yada İspanyol çakallarına karşı gibi. Gişe sonucunu bekleyeceğiz. Senaryonun tohumunu attık. Yavaş yavaş filizlenmeye başlıyor. Bu filizlenme dönemi üç ay sürer, 15 günde de senaryoyu yazarız.

Haberin Devamı

ÇAKALLARA ARA VERMEK İSTİYORUM

En zor süreç senaryo. Çünkü filmin ana mecrası. Ama en sevdiğim süreç kurgu. Zeka ve akıl gerektiriyor. Filmin ritmini baştan aşağı değiştirebilirsiniz. İkinci senaryoyu yazarken oyuncuları zorlayacak tuzaklar hazırladık. Oyuncu performansını gıdıklayacak oyunlar yaptık. Senaryo yazımında da çakallıklar yaptık. Artarda Çakallarla Dans’la devam etmek istemem. Birkaç proje var. Daha önce iki tane romantik komedi yapmıştık. Açıkçası bir es vermek isterim.

Timur Acar (Köfte Necmi)

“ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR KAPALI DEVRE BÜYÜYOR”

Bu filmde Köfte Necmi karakter olarak aynı. Ama biz pişmanlık yasasıyla çıktığımız için zaaflarına biraz daha uzak durmak istiyor. Ama yine de çakallığın peşinde. En sevdiğim özelliği deli dolu bir karakter olması ve arkadaşlarıyla yola çıkacaksa ardına bile bakmadan gemileri yakması. O kuşak bizde vardı. Mahalle kültürüyle büyüyen bizim kuşakta vardı. Şimdi çocuklar kapalı devre büyüyor.

Haberin Devamı

“HAYATIN TEMPOSUNU ELEŞTİREN BİR FİLM”

Bu tip komediyi ustalarımızdan gördük. Hiciv, taşlama mizahın önemli unsurlarından. Kahkahamızı atalım gidelim diye bir şey yok. Alttan alta dokunduğu büyük sorunlar var. Hayatın temposunu eleştiren bir film. O yönü sevmememiz mümkün değil. Bir dert var ve mizah da bu dertten çıkıyor. Biz de de bir sürü dert var. Bu coğrafya komediye çok elverişli bir coğrafya.

Didem Balçın (Fatma)

“HERKESİN İÇİNDE FATMA VAR”

İzlediğimiz, seyrettiğimiz her hangi bir karakterin gerçek hayatta olmama ihtimalini düşünüyorum. Gerçek hayattan birilerini yansıtıyoruz. Fatma, biraz abartılı bir karakter ama herkesin içinde biraz Fatma karakteri olduğunu düşünüyorum. En sevdiğim özelliği fütursuz, patavatsız ve ağzına geleni söylemesi. Fatma çok açık ve net bir karakter. Filmi izleyen herhangi biri, Fatma hakkında bir şeyler söyler. Kocası ve para onun için en önemli iki şey. Çakallarla dans eden değil, daha çok çakal olmak isteyen biri.
Oyuncu için her rol bir noktadır. Bu filmi izleyenlerin benimle ilgili beğenisi beni bir nokta daha yukarı iter. Tekrar komedi yapacaksam oyunculuğumu bundan daha iyi bir noktaya taşımam lazım. Oyuncu her rolü oynar. Açlığa Doymak ve Çakallarla Dans aynı gün vizyona girdi. Biri ağır dram, diğeri komedi. Sinema, seyircinin elinde olan bir şey. Sinemanın var olabilmesi için seyircilerin sinema salonlarına gidip filmleri izlemesi gerekir. Dizilerde ise dizinin kalkması izleyicinin elinde değil.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!