Bahçeli: Allah'ın belası terörizm yine devrede, saldırıdadır (2)

Güncelleme Tarihi:

Bahçeli: Allahın belası terörizm yine devrede, saldırıdadır (2)
Oluşturulma Tarihi: Haziran 08, 2016 12:29

Bahçeli: Allah'ın belası terörizm yine devrede, saldırıdadır (2)

Haberin Devamı

MENBİÇ OPERASYONU EMPERYALİST BİR KOMPLO
Devlet Bahçeli, Suriye Demokratik Güçlerinin Menbiç'i IŞİD'den temizlemek amacıyla 31 Mayıs'ta başlattıkları operasyonun emperyalist bir komplo olduğunu savunarak şöyle dedi:
 "YPG'nin omurgasını teşkil ettiği Suriye Demokratik Güçleri'nin Türkiye'nin Suriye sınırına 40 km uzaklıktaki Menbiç'i, IŞİD'ten temizlemek amacıyla 31 Mayıs'ta başlattıkları operasyon emperyalist bir komplodur. Bu operasyona koalisyon güçlerinin havadan, ABD'nin ise karadan destek vermesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Cumhurbaşkanı'nın 'YPG'nin Fırat'ın batısına geçişini istemiyoruz. Gerekirse kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' hamaseti gerçeklerle uyuşmamaktadır. AKP'li Dışişleri Bakanı 'Operasyonlar bittikten sonra, Fırat'ın batısında bir tane bile YPG'li istemiyoruz' diyerek Erdoğan'ı yalanlamakla birlikte, hükümetin tüm tez ve kırmızı çizgilerinin ihlal edildiğini ilk ağızdan itiraf etmiştir. ABD'nin, YPG'nin yalnızca Menbiç'in çevresindeki bölgeyi IŞİD'ten almak için savaşacağını söylemesi kuyruklu yalandır. Cerablus ve Rakka arasında önemli ve stratejik bir ikmal hattı olan Menbiç'in, batı imalatı IŞİD'ten alınması, Suriye'nin kuzeyinde kurulması adım adım ilerletilen terör devletine açık destek, açık hizmettir. IŞİD, YPG'nin ikizi, PYD ve PKK'nın diğer yüzüdür. Ve bunlar Türkiye'nin çözülmesiyle Ortadoğu'nun dinamitlenmesi işine kiralanmıştır. Bu oyun hükümet tarafından görülmeli, A'dan Z'ye birlik ve beraberlik ruhu diri tutulmalı, musibetlere müştereken karşı koyulmalıdır. Türkiye bölgeden dışlanmış, hiçbir gelişmeye müdahil olamamıştır."
"DIŞ POLİTİKADAKİ ÇÖKÜŞÜN GÜNAH KEÇİSİ BULUNMUŞTUR"
Devlet Bahçeli dış politikadaki çöküşün Ahmet Davutoğlu'na yüklendiğini ileri sürerek şunları söyledi: "Dış politikadaki çöküşün nasıl olsa bir müsebbibi ve günah keçisi bulunmuştur. Tüm olumsuzluklar Sayın Davutoğlu'na yüklenmiş, ne yapalım, her şeyi sabık Başbakan eline yüzüne bulaştırdı kurnazlığıyla karşı harekât başlatılmıştır. Ne var ki, dış politikadaki çürümenin 'one minute' seslenişiyle hızlandığı, başkent Ankara'nın politikalarından sapılmasıyla çuvallandığı her vicdan sahibi tarafından onay görecektir. Dış politikada acil bir dönüşüm ve düzenlemeye acil ihtiyaç vardır ve ertelenmesi halinde çok yönlü fatura kabaracaktır."
"TEHCİR YERİNDEDİR BUGÜN OLSA YİNE KAÇINILMAZDIR"
Almanya Parlamentosunun 1915 Ermeni olaylarını 'soykırım' olarak kabul etmesini sert bir dille eleştiren Bahçeli şu ifadeleri kullandı:
"Bize sözde soykırım çamuru atan Haçlı yedekleri, sütten kesilmemiş bebekleri ve hamile kadınları öldüren; insanlarımızı diri diri yakan, kız çocuklarına akla gelmedik işkenceleri yapan Ermeni katliamlarını niçin konuşmaz, niçin eleştirmez? Türk ölünce sesi çıkmayanlar, katile hak ettiği ceza verilmesinden dolayı neden hoplar, neden rahatsız ve huzursuz olur? Bayburt, Tercan, Erzurum ve çevre köylerde savunmasız ve masum halkı topluca infaz eden Ermeni canilerdir. Erzurum'da 2 bin 127 erkek cesedi, Kars Kapı'da balta ve süngü ile öldürülmüş 250 ceset ile toplam 8 binin üzerinde insanımıza kast edilmiştir. Ermeni mezalimini merak eden kim varsa; gitsin Erzurum Hasankale'ye, Van'a, Trabzon'a, Bayburt'a, Erzincan'a sorsun, gerçekleri, yaşanmış acı ve vahşilikleri mahallinden öğrensin. Türk milleti yer değiştirme kararını vermemiş olsaydı; bu vatanda varlığımız, istikbalde adımız kesinlikle mümkün olmaz, olamazdı. Tehcir yerindedir, bugün olsa yine kaçınılmazdır."
"AKP'NİN ERMENİ MİLLETVEKİLİNİN DAMARLARINDA TAŞIDIĞI KANIN NEREYE DOĞRU AKTIĞI İZLENECEK MİDİR?"
Bahçeli, "İnsandan sabun yapacak kadar profesyonel canavarlığın izine mazimizde rastlanması ve bunların eline su dökülmesi imkansızdır. Hitleri sinesinden çıkaran bir toplumun, Yahudilere ve Namibya'ya karşı işlediği soykırım suçundan arınmayan bir ülkenin bize insanlık dersi vermesi traji komiktir. Bizi üzen ve düşündüren, Alman parlamentosunda Türk olduğu söylenen bir kısım milletvekilinin de tasarıya evet demesi, hatta tasarının mimarları arasında yer almasıdır. Sayın Erdoğan son derece haklı olarak; "Ne Türk'ü be? Bunların kanları laboratuvar testinden geçmesi lazım" sözleriyle en sert tepkiyi koymuştur. Ne tuhaftır ki, Sayın Erdoğan'ın bu sözlerini biz söylemiş olsaydık, ne ırkçılığımız kalmış, ne de kafatasçılığımız bırakılmıştı. Ancak iş kan tahliline kadar geldiyse, bu işten hiç kimse yakayı kurtaramayacak, laboratuvar analizinden kolay kolay çıkamayacaktır. Acaba, bir zamanlar '1915'te devletin suç işlediği gün gibi açık' diyerek sözde soykırıma yeşil ışık yakan eski ve sabıkalı akilin kan değerlerine dikkat edilecek midir? 'Başbakan'ın Meclis kürsüsünden belgeleriyle 1915 Ermeni soykırımını anlatmasını' isteyen yandaş gazetecinin kan sonuçları incelenecek midir? 'Ermeni soykırımı yapanları asla aklamayız, Türk diye bir ırk yoktur' diyecek kadar gözünü kin bürümüş AKP'nin tecrübeli soysuzun kan testi de yapılacak mıdır? 1915'te yaşananların 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Beyannamesindeki şartları karşıladığını iddia eden AKP'nin Ermeni kontenjanlı milletvekilinin damarlarında taşıdığı kanın nereye doğru aktığı izlenecek midir? Sayın Cumhurbaşkanı, kan konusunda hakkınız vardır; fakat gelin bu konuya çok girmeyin, gelin bir daha kan lafını ağzınıza almayın; çünkü kansızların kanı olmaz, kanı bozuklardan tertemiz kan çıkmaz" açıklamasında bulundu.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!