Hülya Meral

Brezilya mutfağının rock starı, Alex Atala!

15 Şubat 2020
Ülkesinin en ücra köşelerinde özellikle Amazon ormanlarında ve dünyanın keşfedilmemiş pek çok noktasında dolaşıp kendi topraklarında hiç kullanılmayan binlerce malzemeyle yepyeni bir mutfak ortaya çıkaran, Yeni Brezilya mutfağını dünyaya anlatan, genç Brezilyalı aşçılara ilham olan, dur durak bilmeyen bir Amazon o. Futbol oynuyor, rock müzik yapıyor, dağcılıkla uğraşıyor, seyahat ediyor ve hiç vazgeçmediği amacının peşinden gidiyor. “Benim mutfağımdaki yemekleri Brezilya'nın yüzde 90’ı hiç tatmamıştır. São Paulo'daki ikinci restoranım Dalva e Dito, fiyat olarak daha ulaşılabilir ve iki Michelin yıldızlı restoranım D.O.M'dan daha çok kazandırıyor belki ama ben dünyaya mutfağımı, kültürümü, köklerimi bu yemeklerle anlatmak istiyorum” diyor. Time dergisi tarafından “Dünyanın en etkili 100 kişisi” arasında seçilmiş tek şef olan Alex Atala ile Brezilya mutfağını ve hayatını konuştuk.

Gurmeler ve damağına düşkün olanlar dünyanın en uzak köşelerinden senin yemeklerini denemek için Brezilya’ya geliyor. Nedir sendeki sihir?

Ben sadece ve sadece şehrimin, Brezilya’nın lezzetlerine ve kültürüne inanıyorum. Bu yüzden eğer Türkiye’ye geldiysem, bir zincir fast-food’cuda yemem, yerel pizzanız olan pideyi yerim mesela. Pek çok farklı yemeği denemek isterim. İnsanlar Brezilya’ya geldiklerinde benim başka bir ülkede yaşadığım aynı deneyimi yaşasınlar, bizim kültürümüze ait yemekleri yesinler istiyorum. Lezzet tüm hayatınız içindeki en saf, en temiz hatıra. Bugün büyükannenize sorsanız size “Önce lezzet gelir” der. Seyahat eden birine sorsanız yediği güzel bir yemek için “güzel bir hatıra” der.

Brezilya mutfağıyla ilgili güzel bir hikaye yazdın. Brezilya yemeklerini tüm dünyaya duyurmayı başardın. Dayandığın felsefe neydi?

Yaşantımızla çok bağımız yok. Biz bir yemek yerken aslında kendimizle bağlantıya geçeriz. Bence “yemek yemek” hayatımızdaki en özel, en eşsiz an. Brezilya mutfağı çok zengin; mutfağımda yüzde 80 yerel malzeme kullanıyorum ama emin olun pek çok Brezilyalı bile henüz bunları tatmamıştır. Bu beni korkutmuyor. Beni ne korkutur ve çok üzer biliyor musunuz? Dünya üzerindeki insanların kaçı portakal ağacının neye benzediğini bilemez hale gelirse ve bu meyveden yoksun kalırsa buna çok üzülürüm. İşte bu, dünyayla bağın kopması demek. Tarifler veya malzemeler hakkında konuşmak istemiyorum, çocukluğumuzdan beri tükettiğimiz yiyecekleri korumak için neler yaptığımızı önemsiyorum. O zamanlar aldığımız tadı şimdi alamıyoruz. Brezilya toplumunun kendi yiyecekleriyle bağlantısı kesildi. Herkes çok para kazanmayı önemsiyor ve herkes bize nasıl daha çok para kazanacağımızı öğretmeye çalışıyor. Biz bugün tek bir madeni parayı bile çöpe atacak durumda değiliz. Evet, parayla yiyecek satın alabilirsiniz ama yediğiniz şey kötüyse paranızı çöpe atarsınız. Yemekle ilişkimizden bahsediyoruz.

Brezilya mutfağına yön veriyorsun. Peki sen nasıl tanımlarsın Brezilya mutfağını? Hazırladığın yemeklerle ve felsefenle dünyaya vermek istediğin mesaj ne?

Brezilya çok çok büyük bir ülke. Sadece Amazonlar Avrupa’nın üç katı büyüklükte. Bu yüzden çok devasa bir bitki çeşitliliğine sahibiz. Şu an Brezilya’da önemli olan şey, yeni jenerasyon. Çok fazla genç şefe sahibiz. Brezilya mutfağına Fransız, İtalyan, Japon mutfağı kadar önem veriyorlar. Şuna çok seviniyorum, insanlar Brezilya’nın derinine bakıyorlar, kültürünü merak ediyorlar. Tüm çabam bunun için. Yeni jenerasyonun da yaptıklarımızı takip ederek geleceğe taşıyacak olmaları beni heyecanlandırıyor. Mutfağım, kültürüm, tarihim için canımı seve seve veririm.

2012’de D.O.M. Restaurant dünyanın en iyi dördüncü restoranı olarak gösterildi. Dünya gastronomisinde böyle bir sıraya konmak nasıl bir duygu?

Hiçbir zaman bununla ilgili düşünmedim. Yaşamımdaki en en en güzel andı benim için. Aynı zamanda yaşamımdaki en kötü zamandı. 😊 Yaşam hem güzel hem kötü haberlere gebeydi o dönem. Hayatınızda bir şeye değer veriyorsanız, o zaman hayatınız için hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku