Doğan Hakyemez - Tüm Köşe Yazıları - Sayfa 9

Doğan Hakyemez

Rüya lig başlıyor

6 Ekim 2006
Yıldızlar topluluğu Fenerbahçe Ülker ve tecrübeli Efes Pilsen’in favori olduğu ligde, Türk Telekom, Galatasaray Cafe Crown, Banvit ve Beşiktaş Cola Turka, üst sıraları zorlayacak diğer takımlar olarak görünüyor. BU sezon "BEKO Basketbol Ligi" olarak oynanacak Türkiye Erkekler Basketbol Birinci’nde 2006-2007 sezonu bugün başlıyor. A Milli Takımımız’ın dünya altıncısı olması ve alt yapı milli takımlarımızın Avrupa şampiyonalarında başarılı bir sezon geçirmesi, basketbol camiamızın moralini yerine getirdi.

Hazırlık turnuvalarında tüm takımlarımız, belki de Dünya Şampiyonası’nın etkisinden olacak, savunma ağırlıklı ve maçın sonuna kadar mücadele eden görüntüler sergiledi. Bu durum ligimizi daha renkli yapacağı gibi, ligin yeni sponsoru BEKO’nun sağlayacağı maddi katkı da kulüplerimizi güçlendirecek ve sonuçta lig müthiş mücadelelere sahne olacak. Ligdeki takımları değerlendirecek olursak...

Fenerbahçe Ülker yıldızlar topluluğu

Kulübün kuruluşunun 100. yılını kutlayan Fenerbahçe yönetiminin, her branşta olduğu gibi basketbolda da şampiyonluğu hedeflemesi ve bu doğrultuda kadrosunu İbrahim Kutluay, Willie Solomon, Mirsad Türkcan, Ömer Onan, Ira Clark ve istikbalin en önemli oyuncularından Oğuz Savaş’la takviye etmesi, basketbolumuzda son yılların en önemli olayı oldu. Yıldızlar topluluğu bu kadronun başarılı olması için, tecrübeli antrenör Aydın Örs’ün oyuncuları dikkatli kullanması ve basketbolcuların da kendilerine tanınan dakikalarla tatmin olup, istenen performansı ortaya koymaları gerekiyor.

Efes Pilsen bildiğiniz gibi

Türk basketbolunun ekol kulüplerinden Efes Pilsen de 30. yılını kutluyor. Lacivert beyazlılar bu özel yılı ligde ve Avrupa’da başarılar kazanarak taçlandırmayı hedefliyor. Yeni transferleri Horace Jenkins, Drew Nicholas, Marcus Haislip, Cüneyt Erden ve genç Emre Bayav, Türkiye Kupası maçlarında vasat bir görüntü çizdi. Ancak, Kerem Gönlüm, Ermal Kurtoğlu ve Cenk Akyol’un Milli Takım’dan yeni gelmelerini, Marcus Haslip’in cezasını, Granger, Barış Ermiş ve Cüneyt Erden’in sakatlıklarını göz önüne alırsak, bu problemleri çözülmüş bir Efes Pilsen, ligde ve Avrupa’da yine fırtınalar estireceğinden şüphemiz yok.

Beşiktaş Cola Turka’nın işi zor

Murat Didin yönetimindeki siyah beyazlı takım geçen yılki gücünde değil. Yeni transferleri Aubrey Reese, Jamel Thomas, Djuro Ostojic, Barış Güney, Cevher Özer, Arda Vekiloğlu ve Levent Bilgin ile ligin zirvesine oynamaları zor.

Banvit, renk katacak

Bandırma ekibi, yeni antrenörü Mete Babaoğlu ile yeni bir sisteme geçiyor. Transfer ettikleri Damien Kinloch, Marque Perry ve Bekir Yarangüme, şimdiden takımın parçası olmuş durumdalar. Banvit’in, ateşli ve centilmen seyircisiyle birlikte bu sezon da lige büyük renk katacağına inanıyorum.

Türk Telekom yine iddialı

Başkent ekibi bu sezon da oldukça güçlü ve iddialı bir kadro kurdu. Yeni transferleri Igor Milicic, Muratcan Güler, Alper Yılmaz, Derrick Alston, Jan Jagla ile Ercüment Sunter, ligin zirvesini zorlar.

Alpella, ligin sürpriz takımı

Ülker, ligdeki diğer takımlara sponsor olup kendini nadasa çekti. Antrenörlüğünü Ülker alt yapısından Türk basketboluna değerli oyuncular yetiştiren Alaeddin Yakan’ın yaptığı Alpella, genç bir kadroya sahip. Doğrusu bu takımın alacağı dereceyi ben de merak ediyorum.

G.Saray Cafe Crown bu sezon daha güçlü

Geçen sezonun şampiyon takımının antrenörü Murat Özyer’i transfer eden ve menajerliğe de Recep Şen’i getiren sarı kırmızılı kulüp, Ülker desteğini de alınca iddialı bir konuma geldi. Mithat Demirel, Darrel Mitchell, Tufan Ersöz, Tolga Tekinalp, Murat Kaya, Jerome Holman, Gllen McGovan ve Cemal Nalga ile kadrosunu takviye eden G.Saray’ın başarılı olabilmesi, oyunculararası uyumun sağlanmasına bağlı.

Tekel, mucize peşinde

Kulüp yönetiminin son anda lige katılma kararı alması, antrenör Serdoğan Ersözlü’yü zor durumda bıraktı Kadrosunda yabancı oyuncu bulunmayan sarı siyahlılar, Türk basketbolcularla mücadele ediyor. Bu şekilde lige devam ederlerse misafir takım olurlar.

Darüşşafaka hedef küçülttü

Daçka bu sezon bütçesini küçülttü. Antrenörlüğe alt yapıdan Altar Tunçkol’u getiren yeşil siyahlılar, Erdem Türetken, Fırat Eser, Sinan Güler, Marco Kilingsworth, Henry Dobie gibi oyuncularla mütevazı bir kadro kurdu. Darüşşafaka, ligi iyi bir yerde bitirmek istiyorsa, kendi ayarındaki takımlarla sahasında oynayacağı maçları kazanmak zorunda.

Pınar Karşıyaka inanmalı

Yeşil kırmızılılar Avrupa Şampiyonu Yıldız Milli Takım’ın antrenörü Levent Topsakal’ı transfer ederek değişik bir sisteme geçti. Yabancılar dahil genç bir kadro oluşturan Topsakal, kendi basketbol felsefesiyle Pınar Karşıyaka’yı bir yerlere getirmeye çalışacak. Yeşil kırmızıların başarılı olabilmesi, oyuncuların antrenörlerinin oynatmak istediği sisteme inanmalarından geçiyor.

Beykoz yenilendi

Sarı siyahlı kulüp bu sezon da antrenörünü ve menajerini yeniledi. İhsan Bayülgen ve Zeki Can Beykoz’u ligde tutmaya çalışacaklar. Kulüp başkanı Zeki Aksu maddi sorunları aşabilirse, sarı siyahlılar umulmadık başarılar elde edebilirler.

Mersin umut veriyor

Güney kulübü, menajerliğe Necip Kapanlı’yı, antrenörlüğe de Hakan Demir’i getirdi. Hakan Demir senelerce Efes’te elde ettiği tecrübelerle, Mersin temsilcisini, derli toplu, sert savunma yapan ve her takımla başa baş oynayacak ekip haline getirmiş. Maçın büyük bölümünde oyunu zorluyorlar, ancak son bölümlerde çözülmeler yaşıyorlar. Menajer Necip Kapanlı bu takıma maddi sorunlar yaşatmaz, Hakan Demir de bu teknik problemleri çözerse, basketbolseverlerin beğeneceği bir takım ortaya çıkar.

OYAK Renault pota altında kısa kalıyor

Yeniden lige dönen Bursa ekibi, antrenörü Yücel Platin ile ligde kalma mücadelesi verecek. Türkiye Kupası eleme maçlarında seyrettiğim Oyak Renault’nun tek eksiği pota altında kısa kalması. Mücadele ve savunma olarak bizden olumlu not alan sarı siyahlı kulübün elde edeceği başarı, bütçesiyle doğru orantılı olacak.

TOFAŞ, çok can yakar

Deneyimli başkan Efe Aydan, idareci Coşkun Teziç ve antrenör Tolga Öngören ile eski günlerini arayan Bursa ekibi, Türkiye Kupası eleme maçlarında enteresan bir görüntü çizdi. Fenerbahçe Ülker’i uzatmada yenen, buna karşın Beşiktaş ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne mağlup olan Tofaş, bu ligde çok takımın canını yakar.

CASA TED Koleji’nin hedefi orta sıralar

Senelerce Ankara’nın 1 numaralı takımı olan TED Kolejliler, bu kez güçlü bir sponsor desteğiyle Birinci Lig’e döndü. Türkiye Kupası eleme maçlarında Efes Pilsen ile birlikte gruptan çıkan CASA TED Koleji, Ankara seyircisinin desteği ile ligde ortalarda yer alır.

Selçuk Üniversitesi’ne takviye yapılması şart

Son anda Birinci Lig’e çıkan Konya ekibi, Hakan Yavuz’un antrenörlüğünde iyi işler yapacak gibi gözüküyor. Ancak, kenardan gelen oyuncuların tecrübesizliği ve yetersizliği, Yavuz’a büyük problemler yaşatacak. Mütevazı bütçesiyle ligde kalmaya çalışacak Selçuk Üniversitesi’ne Konya halkının sahip çıkması lazım.
Yazının Devamını Oku

Pota savaşı

2 Haziran 2006
Efes’in takım organizasyonlarında ürettiği sayılar, pota altında Ülker’e üstün. Forvetlerde, Ülker’in avantajlı olduğu gözüküyor. ÜLKERSPOR, Efes Pilsen önünde final serisine 1-0 önde giriyor. İki takımın play-off maçlarının istatistiklerini mercek altına alırsak... Efes Pilsen maç başına 83 sayı atıp, 72 sayı yerken, Ülkerspor 77 sayı atıp, 71 sayı yemiş.

Efes’in 27.2’lik ribaunduna karşılık, Ülker 33.1 ile üstün gözüküyor. Asistlerde ise Efes 15.8-15.5 önde. Pozisyon olarak oyuncularına bakıldığında; oyun kurucu bölümünde Efes, Ender, Barış ve Popoviç’ten 14 sayı 7 asist bulmuş. Ülker’de ise Stepanov ve Cüneyt takımlarına 14.6 sayı, 5.6 asist kazandırmışlar.

Forvetlere gelince... Lacivert beyazlılarda Smith, Alper ve Domercant 32 sayı atıp, 2.6 asist üretmiş. Bu arada, Cenk Akyol ve Mustafa Abi play-off serilerinde hiç oynatılmamış. Turuncu yeşillilerde İbrahim, Ömer, Bekir ve Trepagnier 34 sayı ve 4 asistle oynamış. Büyük bir mücadelenin geçmesi beklenen pota dibindeki istatistikler ise Efes’te; Ermal, Prkacin, Kerem ve Kaya 37 sayı, 19.4 ribaund almış, Ülker’de ise Mirsad, Gulyas, Oğuz ve Clark 28.5 sayı 19.5 ribaundla takımlarına katkıda bulunmuş durumda...

Bu istatistiklerin sonucunda Efes Pilsen takım organizasyonlarında ürettiği 83 sayıyla, 77.3 sayı üreten Ülker’e nazaran üstün. Asistlerde de neredeyse eşitlik var.

Ülker kolay teslim olmaz

Oyuncu bazında ise oyun kurucu bölgesinde Efes üstün durumda. Forvetlerde, Ülker’in avantajlı olduğu gözüküyor. Pota altında ise tüm ağırlık Efes’te. Verilere göre Efes şampiyonluğa yakın gibi. Ancak, Ülker’in şampiyonluğa aç olmasından dolayı kolay kolay teslim olmayacağını sanıyorum. Oktay Mahmuti’nin tecrübesi var. Murat Özyer ise takımın başına yeni geçmiş. Tek maç oynayamayacak olmalarından dolayı Mahmuti’nin bir avantajı olduğunu görüyorum.

Tabii ki, bir de hakem faktörü var. Son zamanlarda hekemlerimiz başarılı maçlar yönetiyor. Yalnız Efes Pilsen-Ülker final serisinde bazı dikkat edilmesi gereken unsurlar var:

Bunlara dikkat....

1) Kenar yönetiminin ve oyuncuların oyuna aşırı müdahaleleri kesinlikle önlenmeli.

2) Alper-İbrahim-Domercant ve Ömer-Smith eşleşmelerinde topsuz alanda bu oyuncuların birbirlerine karşı pozisyon aldırmama mücadelelerinin de iyi süzülmesi gerekir.

3) Büyük bir macadele beklediğimiz pota altında Mirsad, Prkacin, Gulyas, Ermal, Kerem, Oğuz, Clark ve Kaya’nın gerek sayı atmak için pozisyon almak, gerekse rakibine sayı attırmamak için hücum-faul yaptırma çabalarını hakemlerimizin çok iyi değerlendirmesi gerekir. Eğer hakemlerimiz bu konuda titiz davranırlarsa ortaya herkesin zevkle seyredeceği bir basketbol resitali çıkacağını sanıyorum. Herkesi bu final serisini izlemek üzere Abdi İpekçi Spor Salonu’na bekliyoruz.
Yazının Devamını Oku

Efes Granger’la

24 Nisan 2006
TADIM Türkiye Kupası’nda final maçı müthiş bir çekişmeye sahne oldu. Adana basketbolseverleri maçın başından sonuna kadar nefes almadan bir Efes’i, bir Ülker’i destekleyerek basketbola doydu. Efes Pilsen sert savunma stratejisini İbrahim’in skor gücünü düşürmek üzerine kurmuş. 19 sayıya kadar arayı açan, Mustafa Abi ile İbrahim’i mükemmel kilitleyen Efes Pilsen, Granger ve Kaya ile skor bularak farklı öne geçti.

Ancak farka ulaşan Oktay Mahmudi oyuncularını dinlendirmek için kenara alıp, Barış, Alper ve Kerem Gönlüm’ü oyuna sürünce Efes’in temposu düştü. Buna karşın Ülker Koçu Murat Özyer de turnuvanın başından beri mükemmel performans gösteren Cüneyt’i alıp, Trepagnier’i Efes Pilsen’in oyun kurucusunun üzerine verip, Ömer’le de Granger’a kelepçe vurunca fark bir anda eridi. Gulyas’ın pota dibindeki etkili oyunu, Mirsad’ın inanılmaz çabası skoru 3 sayıya kadar indirdi. Ancak ne hikmetse Murat Özyer, Ömer’i kenara aldı. Oyunun başından beri yüksek yüzdeyle oynayan Granger, (ki, Ömer’in tuttuğu ikinci periyotta ancak 2 sayı atabilmişti o da teknik faulde) arka arkaya sayıları sıralamaya başlayınca Efes, tekrar üstünlüğü ele geçirdi.

Bu arada Mahmudi de gerçek 5’ine dönmüştü. Ender, Kerem, Prkacin, Mustafa Abi ve Granger’la müthiş bir savunma yapıp, Ülker’e sayı şansı vermeyince de Gulyas’ın çabalarına karşın karşılaşmayı 74-68 kazanarak Türkiye Kupası’nı uzun bir aradan sonra müzesine götürmeyi başardı. Turnuvanın MVP’si Granger oldu. Sakat sakat oynayan ve deplasmanlı ligde bundan sonraki dönemde Efes Pilsen’in kadrosunda olmayacak olan bu oyuncunun gösterdiği performansı ayakta alkışlamak gerekir. Bir alkış da Tadım’a... Turnuvanın sponsoru olarak Türkiye Kupası’na katkı veren bu firmayı yürekten kutluyorum. Ayrıca Türkiye Kupası organizasyonunu gerçekleştirenleri de kutluyorum.
Yazının Devamını Oku

Granger farkı

23 Nisan 2006
TADIM Türkiye Kupası’nda Efes Pilsen-Fenerbahçe finale çıkmak için dün müthiş bir mücadele verdiler. İki tarafın da sert savunma yaparak başladığı karşılaşmada, hakemler pozisyonları değerlendirmede zorlandı. Lacivert beyazlılar, Mrsic’i durdurmakta zorlanmadılar ancak Stevenson ve Rasim Efes Pilsen’i sıkıntıya düşüren oyunculardı. Sarı lacivertliler pota dibinde Kambala, Semih, Zeki ve Rasim’le Efes’in uzunları Kaya, Prkacin ve Kerem’i durdurmakta güçlük çektiler. Ancak lacivert beyazlılarda Kaya ve Kerem 8’er ribaunt alarak pota dibinde rakiplerine üstünlük sağladılar. Fenerbahçe, ilk iki periyotta devamlı geride götürdüğü maçın ikinci yarısında eşitliği sağladıysa da Kambala ve Mrsic’ten gerekli verimi alamadığı için ilk 2 periyotta açılan farkı kapatamadı. Efes Pilsen’de Granger, inanılmaz bir oyun ortaya koydu. Çok isabetli şutlar kaydetti ve attığı 22 sayıyla galibiyetin mimarı oldu. Bu oyuncuya Prkacin (12), Kerem (13), Kaya da 11 sayı atarak yardımcı oldular.

Fenerbahçe, bir gün önce son saniyede kazandığı maçın yorgunluğunu üzerinden atamamış gözüktü. Sonuçta Efes Pilsen, Fenerbahçe’yi 85-79 yenerek finalist oldu. Granger da karşılaşmanın MVP’si seçildi.

Mirsad yıldızlaştı

Günün ilk maçında da Ülker, Tuborg’u 80-74 yenerken Mirsad Türkcan (23 sayı, 9 ribaunt), Cüneyt (12 sayı) ve Ömer de yaptığı savunma yanı sıra attığı 14 sayıyla turuncu yeşillileri finale taşıyan oyunculardı. Tuborg ise güçlü rakibi karşısında oyunun sonuna kadar direndi. Ancak Traina (22 sayı), Wilson (16 sayı), Erkan (13 sayı) ve Rahimic (14 sayı) dışında skora katkı veren oyuncu olmayınca kaderine razı oldu. Bu maçın yıldızı da Mirsad Türkcan’dı.
Yazının Devamını Oku

Malik tutulunca

22 Nisan 2006
TADIM Türkiye Kupası heyecanı dün Adana’da başladı ve peş peşe oynanan maçlarla heyecan doruğa çıktı. Denk güçlerin mücadelesi şeklinde geçmesi beklenen Tuborg Pilsener-Darüşşafaka karşılaşmasında, takım oyununu sahaya daha iyi yansıtan İzmir ekibi, Darüşşafaka’yı kupa dışı bıraktı.

Oyunun başından itibaren üstünlüğünü ortaya koyan Tuborg, ilk periyotta 10 sayılık bir fark yakaladı. Hakan’ın 18 sayı ile mükemmel oynadığı maçta Rahimiç (17), Asım (11), Wilson (13) ve Traina (14) çift rakamlara ulaşırken, Darüşşafaka’da Gilbert’ın (22) dışında biraz da Soner (13) skora katkı verdi. Bu da yeşil beyazlıların yenilgisini önlemeye yetmedi. Hakan Köseoğlu karşılaşmanın yıldızı olurken, Tuborg da yarı finale adını yazdıran ilk takım oldu.

Anlaşılmaz yanlışlar

Galatasaray-Ülkerspor maçına gelince... Turuncu yeşilliler, "Malik Dixonı tut, karşılaşmayı kazan" sloganıyla maça çıktılar. Bu düşünce tarzı çok doğruydu. İlk periyotta yalnızca 2 sayı atan bu oyuncuyu Ömer’le sahadan sildiler. Ancak, anlaşılmaz bir şekilde ikinci periyotta Jeff Trepagnier’e bu görev verildi. Malik Dixon da çabukluk avantajını kullanıp, sayıları ve asistleri ile Galatasaray’ı canlandırdı.

Burak’ın arka arkaya attığı inanılmaz 3 sayılık basketler de Ülkersporlu oyuncuları şaşırttı. Her an maçı farklı kazanacağını zannederek oynayan turuncu yeşilliler, karşılarında ummadıkları bir G.Saray buldular ve karşılaşmanın son dakikalarına girilirken de 4 sayı geriye düştüler. Oyuna tekrar Ömer’i alıp Malik’e top kayıpları yaptıran Ülker, Cüneyt’in de kritik sayılarıyla karşılaşmayı kazandı.

Bana göre Ülker’de bir düşüş var. Mirsad 17 sayı ve 12 ribauntla vazifesini yaparken, İbrahim, 15 sayı, 6 ribauntla galibiyette pay sahibi oldu. Yarı finale yükselen ikinci takım Ülkerspor’du. Bu maçın yıldızı da Cüneyt Erden oldu. Türkiye Kupası’nın üçüncü maçı Efes Pilsen-Mersin Byş.Bld. arasındaydı. Herkesin fark beklediği karşılaşmanın ilk iki periyodu büyük çekişme içinde geçti. Efes, ilk periyotta gerçek oyununu sahaya yansıtamadı. İkinci periyotta sadece 3 sayı atarak herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Ancak, son iki çeyrekte oyuna iyice ağırlıklarını koydular ve farklı şekilde karşılaşmayı kazanarak yarı finale çıktılar. Bu maçın MVP’si ise Mustafa Abi oldu.

Gecenin son karşılaşması F.Bahçe-Türk Telekom arasındaydı. F.Bahçe ilk 3 çeyrekte çok kötü bir oyun sergiledi. Savunmada büyük hatalar yaptı ve hücumda da isabet kaydedemedi. Türk Telekom ise Fenerbahçe’nin kötü savunmasına karşın isabetli atışlarla bilhassa Jensen ve Grays’ın iyi oyunuyla karşılaşmayı farklı önde götürdüler. Dördüncü periyoda kadar Rasim ve Kambala ile ayakta duran F.Bahçe, son bölümde Mrsiç’in de devreye girmesiyle farkı kapattı ve son saniyede bu oyuncunun attığı basketle yarı finale kaldı. Bu maçı F.Bahçe’ye getiren faktör, son çeyrekte iyi savunma yapmaları ve Telekom’un bu savunma karşısında hatalı paslar vermesiydi. Sonuçta kötü gününde olan F.Bahçe kazanmasını bildi. Rasim de bu maçın en iyi oyuncusu seçildi.
Yazının Devamını Oku

Gurur ve umut

25 Mart 2006
Milli Takım teknik heyeti olarak ABD’de izlediğimiz Mehmet Okur, Hidayet Türkoğlu, Engin Atsür ve Ersan İlyasova’nın performanslarının üst düzeyde olduğunu görmek bizi hem gururlandırdı, hem de umutlandırdı. GEÇEN hafta Engin Atsür, Ersan İlyasova, Mehmet Okur ve Hidayet Türkoğlu’nu izlemek için Bogdan Tanjeviç ve Nihat İziç ile Amerika’ya gittik. Amacımız ilk aşamada NBA oyuncularımızı yakından izlemek ve onları psikolojik açıdan 2006 Dünya Şampiyonası’na hazırlamaktı. Seyahatimizin ilk durağı Greensboro’du. Burada North Carolina-Wake Forest karşılaşmasında Engin Atsür’ü seyrettik. Daha sonra sırasıyla Orlando’da Orlando Magic-Golden State maçında Hidayet’i, Miami’de Miami Heat-Utah Jazz karşılaşmasında Mehmet’i, yine Orlanda Magic önünde Hidayet ve Mehmet’i, son olarakta Fayetteville’de Ersan’ı izledik.

İnanılmaz bir tempo

Engin Atsür,
NCCA’de bu yıl başarılı bir sezon geçirdi. Ancak bizim seyrettiğimiz Wake Forest maçında tutuktu. Ersan ise sakatlığını atlatmış, fiziksel açıdan kuvvetlenmişti. İzmir’de yapılacak Ümitler Avrupa Şampiyonası’na hazır geleceğini gördük. Bu şampiyonada sergileyeceği performans onun 2006 Dünya Şampiyonası’nda A Milli Takım formasını ne kadar giyebileceğini gösterecek.

NBA’de oynayan Mehmet ve Hidayet’in durumları ise daha farklı. Bu iki oyuncumuzun antrenman ve maç düzenleri bize göre çok farklı. Sezonda 82 maç oynamaları (neredeyse 2 günde 1) ve uzun yolculuklar, onları iyice hayatlarından bezdirecek duruma getirmiş. Yukarıda belirttiğim gibi Mehmet, Utah’tan Miami’ye geldi. Antrenman yapıp bizimle yemek yedi. Ertesi gün Miami maçını oynadı, karşılaşma sonrası Orlando’ya geçip, ertesi sabah antrenmana çıktı.

Akşam da Orlando Magic maçını oynadı, Hidayet’le karşı karşıya geldi. Karşılaşma sonrası Hidayet ve bizimle tekrar yemek yedi ve ertesi sabah takım antrenmanı yapıp, Atlanta’ya uçtu. Dinlenme fırsatı bulamadan Memphis’e gitti.

Hidayet ise Golden State maçını oynadı, Indianapolis’e uçtu. Indiana karşılaşmasına çıktı, Orlando’ya dönüp Utah Jazz maçını oynadı ve ardından Atlanta’ya geçti. Arkasından da kritik Boston maçı için bu şehre gitti. Tüm basketbolseverlerin olayı daha iyi kavrabiylesi amacıyla Mehmet ve Hidayet’in 5 gün içinde yaşadığı inanılmaz tempoyu anlatmaya çalıştım.

Mehmet ve Hidayet normal olarak oynadıkları her maçta iyi performans göstermek istiyor. Yenildikleri veya iyi oynamadıkları maçlardan sonra hiçbir baskı görmüyorlar.

Bu pozitif ortama alışmışlar. Yurda döndüklerinde ise milli takım antrenmanları, kamplar ve milli maçlar öncesi Türk halkının büyük beklentisi onları bir hayli baskı altına sokuyor.

Sezon sonu beklenmeli

Bu inanılmaz tempo içinde yaşayan ikilinin özellikle Türkiye’den milli takımla ilgili yorumlara sağlıklı yaklaşmaları mümkün değil. Milli takımla ilgili bilgi alışverişinin NBA sezonunun ardından, belli bir süre geçtikten sonra yapılması daha doğru olacağı görüşündeyim.

İki oyuncumuzun takımlarının Play-Off’a kalma şansları çok az. Son anda bir sürpriz olmadığı taktirde iki basketbolcu da 2.5 aylık dinlenme imkanı bulacak.

Bu durum da doğal olarak milli takımımıza büyük avantaj getirecek. 10 gün içinde yaptığımız bu inceleme sırasında oyuncularımızın performansını üst seviyede görmemiz bizleri hem gururlandırdı, hem de 2006 Dünya Şampiyonası öncesi umutlandırdı.
Yazının Devamını Oku

İşimiz çok zor

11 Şubat 2006
Efes Pilsen ve Ülkerspor, 16’ya kalmayı başardılar. Ancak, iki takımımızın Final Four’da şampiyon olma şansları yok gibi. EUROLEAGUE’deki temsilcilerimizden Efes Pilsen ilk 16’ya grup ikincisi, Ülkerspor ise 5. olarak girdi. Final Four’a kalmak için yapılacak kura çekimine ise Efes ikinci, Ülker dördüncü torbadan katılacak. Bu iki takımızın bugüne kadar oynadığı maçlar ve Final Four’a kalma şanslarına baktığımızda ortaya çıkan tablo iç açıcı gözükmüyor.

1976’da kurulan Efes Pilsen bugüne kadar Avrupa Kulüpler Kupası’nda Aris’le final oynayarak ikinci (1993), Koraç Kupası’nda Stefanel Milano’yu yenerek şampiyon, Avrupa Ligi Final Four’unda Barcelona’yı yenerek üçüncü (2000), SuproLeague Final Four’unda CSK Moskava’yı yenerek üçüncü (2001) olarak Avrupa’da gerekli tecrübeyi edinirken, idari ve teknik kadro olarak da en az rakipleri kadar deneyime sahip. Bu kadroyla Final Four’a girseler dahi şampiyonluk bana göre çok zor gözüküyor. Efes’i oyuncu kalitesi olarak incelediğimizde, oyun kurucu mevkiinde Ender’in görev paylaşımında Popoviç’e biraz daha yardımcı olması gerekiyor.

Gerekli hamle şart

Granger’
ın form grafiği mükemmel. Domercant sakatlığından olacak takımın skor gücünü taşıyamaz durumda. Genç Cenk ve Barış kendilerine tanınan dakikaları iyi değerlendirmek zorundalar. Efes’in zayıf karnı pota dibi. Bu mevkiideki 4 oyuncudan (Ermal’ın cezalı durumunu göz önüne alarak) yeterli verim alındığını düşünmüyorum. Kaya genel olarak mükemmel bir performans gösteriyor. Prkacin, lig ve Avrupa maçlarında bu sene Efes’in en iyi oyuncusu. Ancak, hedef Final Four Şampiyonluğu ise Prkacin bu takımın oyuncusu değil. Kerem Gönlüm daha uyum sağlayamadı. Mutlu bu üç oyuncunun arkasından gelecek kıvamda değil. Lacivert beyazlılar takım olarak her maçta inanılmaz bir mücadele veriyor. Şartlar ne olursa olsun kolay teslim olmuyorlar ama tüm basketbolseverler gibi ben de bunu yeterli bulmuyorum. İdari, teknik, tecrübe ve maddi güce sahip Efes’in artık gerekli hamleleri yapıp Final Four Şampiyonluğunu Türkiye’ye getirmesini bekliyoruz.. Gelelim Ülker’e... 1989 yılında lige katılan turuncu yeşilliler bugüne kadar Avrupa kupalarında doğru dürüst bir başarı elde edemediler. Bu sezon kadrolarını 11 oyuncu transfer ederek yenilediler. Bu yeni kadronun zamana ihtiyacı olduğunu, uyum sorunu yaşayacağını ancak ligin sonunda final oynayabileceğini ama Avrupa’da şansları olmadığını daha önce yazmıştım.

Ülker’in zayıf halkası

İbrahim’
in sezon başında, ardından Mirsad’ın sakatlıkları Ülkerspor’u zora soktu. Ergin Ataman sezon başında gelen yenilgilerle sıkıntılı günler geçirse de, takımını toparladı, Ülker’i ligde zirveye taşıdı. Avrupa kupalarında ise pota dibine Macar Gulyas’ı transfer edip son anda 16 takım arasına soktu. Final Four’a kalma şanslarını zor görüyorum. Pota dibinde Haislip, Mirsad, Gulyas ve genç Oğuz mükemmel. Jeff, İbrahim ve Ömer Onan iyi. Ülker’in zayıf karnı ise Efes Pilsen’in tersine oyun kurucu bölgesi. Stefanov ile Cüneyt takımı tam randımanlı oynattıkları söylenemez. 11 yeni oyuncu ve yukarda saydığım olumsuzluklarla Ülkerspor’un 16 takım arasına girmesi ve ligde zirvede olması büyük başarı. Bu kadroyu bozmaz oyun kurucu bölgesine gerekli tedbiri alırlarsa daha başarılı sonuçlar alabilirler.
Yazının Devamını Oku

Kanayan yaraya tedbir

31 Aralık 2005
Yıldırım F.Bahçe’de küfüre ve kötü tezahürata son verdi, Canaydın fair play uğruna taraftarları ile ters düştü. Şimdi sıra Beşiktaş Başkanı Demirören’de. GEÇEN gün rahatsızlığım dolayısıyla Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşmasına gidemedim ve yazımı televizyondan gördüklerimle değerlendirip yazdım. Skor yönünden kısır ancak basketbol ve mücadele kalitesi yönünden üst düzeyde zevkli bir maç seyrettim. Televizyondan gördüğüm kadarıyla maç öncesi ve sonrası gösteriler nerdeyse NBA düzeyindeydi. Maç içinde yapılan tezahüratları ise anlayamadım, gördüklerimi yazdım. Beşiktaş seyircisinin salonu tıklım tıklım doldurmasını, takımlarını karşılaşmanın sonuna kadar desteklemesini, galibiyet sonrası oyuncuları ve teknik ekibi kucaklamaları güzel görüntülerdi. Ben de yazımın son bölümüne MUHTEŞEM SEYİRCİ’ye değinmeden geçemedim. Ancak ertesi gün öğrendim ki, Fenerbahçe Basketbol Takımı’nın Akatlar Salonu’na gelişinden karşılaşmanın başlamasına kadar Başkan Aziz Yıldırım’dan başlayarak tüm kafileye ve dolayısı ile Fenerbahçe’ye ağza alınmayacak küfürler savrulmuş ve taciz edilmiş. Bir spor adamı olarak bu olayı tasvip etmem mümkün değil. Takımlarını destekleyen, kabul edilebilir tarzda rakip takıma yüklenen ve maç sonunda sonuç ne olursa olsun kendi oyuncularına sahip çıkan seyircilere lafımız yok. Fakat, her türlü centilmenlik dışı davranışı hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimizi ve şiddetle kınadığımızı belirtmek isterim.

Didin özür diledi

Bu konuda Beşiktaş Antrenörü Murat Didin’le konuştum. Kendisi maç öncesi olanları duymadığını, karşılaşma sırasında ise oyuna konsantre olduğundan neler olduğunu hatırlayamadığını söyledi. Karşılaşma öncesi olanlar için de özür diledi. Ayrıca Fenerbahçe Menajeri Nedim Karakaş ve Antrenör Aydın Örs’e yapılanları tasvip etmesinin mümkün olmadığını, onların da kendisi gibi basketbol emekçisi olduğunu söyledi.

Bana göre şimdi görev Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’de. Aziz Yıdırım nasıl Fenerbahçe’de küfüre ve kötü tezahürata son verdiyse, Özhan Canaydın Fair Play uğruna kendi taraftarıyla nasıl ters düştüyse, Demirören başkan da gereken her türlü tedbiri almak zorundadır.

Neşter vurulmalı

Ben Yıldırım Demirören’in Beşiktaş’ın başarısı için sağlığını tehlikeye atacak kadar çok çalıştığını biliyorum. Akatlar Salonu’nu geçen yönetimden devraldıktan sonra, çoğunluğunu ailelerin oluşturduğu bir basketbol arenası haline getirmesini de canı gönülden kutluyorum. Ancak Demirören başkanın kanayan bu yaraya en kısa zamanda neşter vurması gerektiğini tekrar belirtmekte yarar var.

Yukarıda saydığımız isimlerin yanında diğer tüm kulüplerin başkanlarının, yöneticilerinin ve teknik adamlarının, başarıya ulaşmak için ailelerini bile ihmal edip, bütün enerjilerini takımları için harcadığını çok iyi biliyorum. Ama aynı kişilerin tribündeki şiddet olaylarını önleme konusunda gereken duyarlılığı göstermediğini de maalesef gözlemliyorum. Tüm spor adamlarını bu kötü görüntülerin yok edilmesi için göreve davet ediyorum. Aksi taktirde Türk sporunda telafisi mümkün olmayan yaralar açılacak.
Yazının Devamını Oku