Banu ŞEN - Tüm Köşe Yazıları - Sayfa 8

Banu Şen

İsim açıklamak için daha erken

10 Ekim 2013
YEREL seçimler öncesi TBMM’nin açılmasıyla Ankara’da hareket başladı.

YEREL seçimler öncesi TBMM’nin açılmasıyla Ankara’da hareket başladı. Meclis koridorlarını yansıtmak ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan İzmir adaylarıyla ilgili tüyolar almak üzere Başkent’teydik. AK Parti İzmir milletvekilleri ile birlikte İzmir’den yola çıkıp, yeni yasama yılının ilk grup toplantısına katıldık. Başbakan Erdoğan’ın önceki gün gerçekleşen grup toplantısındaki konuşması önemli satırbaşları içeriyordu. Ancak ondan önce bu toplantıda önemli ayrıntılar da vardı. Gezi olayları sırasında attığı tweet’lerle okları üzerine toplayan ve hükümeti eleştiren İzmir Milletvekili Erdal Kalkan da en ön sırada Başbakan’ı dinledi. İzmir milletvekillerinin yanında, sıralarda İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay dikkat çekiyordu. Akay bir ara Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanına giderek uzun süre sohbet de etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasına, “Bugün yeni bir gündür. Dün dünde kaldı. Elbette dünden ibret alacağız ama...” diyerek başladı. Bu sözler yerel seçim sürecinin başlaması ve cumhurbaşkanlığı seçimine doğru giden yolda önemli bir başlangıç mesajı olarak yorumlandı. Başbakan Erdoğan’ın konuşması sık sık alkışlar ve Ankara dışı teşkilatlardan gelen partililerin sloganlarıyla kesilirken, türbanda yeni düzenlemeleri aktardığı bölümdeki duygusal sözlerine hem izleyiciler hem de milletvekilleri arasında gözyaşı döken kadınlar vardı.

“İşte bu” diyecekler
Başbakan, yerel seçimle ilgili ise önemli açıklamalar yaptı, partiye mesajlar verdi: “Seçim çalışmalarımızı daha da hızlandıracak, 30 Mart’a son derece dinamik bir şekilde gireceğiz. Aday tespit çalışmalarımız çok büyük bir hassasiyetle devam ediyor. Sahada bilimsel araştırmalarla, mülakatlarla, bu arada teşkilat bünyesinde de inşallah süratle temayül yoklamalarıyla, bakanlarımızın, milletvekillerimizin, genel başkan yardımcılarımızın, kadın ve gençlik kollarımızın katkılarıyla adaylarımızı belirleyecek ve duyuracağız. Yani genel başkan olarak masaya otur ve yanına da al birkaç kişi, oradan filanca filanca yere, filanca filanca yere, filanca filanca yere aday olduğu gibi bir anlayış AK Parti’nin anlayışında yoktur. Bunu özellikle bilmenizi istiyorum. Her zaman olduğu gibi şu ana kadar 81 vilayetimizde kamuoyu araştırması yaptık, bir durum tespiti yaptık. Şimdi temayül yoklaması ve temayül yoklamasıyla birlikte bir taraftan da kamuoyu araştırmasını bayram sonrası süratle yapacağız. Bazı illerimizde hemen bir taraftan açıklamaya bu temayül yoklamalarına göre başlayacağız. Kılı kırk yaran bir hassasiyetle, kuyumcu titizliğiyle en iyi, en uygun, liyakat ve ehliyet sahibi adayları belirleyecek ve onlarla inşallah seçimlere gireceğiz. Beldelerimizden ilçelerimize, şehirlerimizden büyükşehirlerimize kadar belirlediğimiz her aday vatandaşlarımızın görmek istedikleri, işte benim aradığım başkan bu diyecekleri adaylar olacak, inşallah yanılma payını en aza indirmek suretiyle.”

HÜRRİYET’İN SORULARINI YANITLADI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısı sonrası sadece Hürriyet EGE’nin sorularını yanıtladı. Başbakan, İzmir için aday açıklamanın henüz erken olduğunu vurgularken, İzmir adayının kim olacağının merak konusu olduğu sorumuz üzerine, “Daha şu anda onları açıklamıyoruz. Açıkladığımızda zaten genel açıklayacağız” yanıtını verdi. Konuşulan aday isimleri arasında bir ipucu verip veremeyeceğini sorusuna ise, sadece, “Lokal lokal açıklayacağız” demekle yetindi. Teşkilat içinde de heyecanla beklenen 30 Ekim İzmir ziyareti öncesi kente mesajını almak istediğimiz Başbakan Erdoğan, “30 Ekim’de İzmir’deyiz. Oradayız. Tüm İzmir’le kucaklaşacağız inşallah” dedi.

İZMİR PROGRAMI

Yazının Devamını Oku

Kızlar Başkan Tartan'a söz verdi "Yeneceğiz"

8 Ekim 2013

İZMİR’in kızları konuşulur hep. Sadece güzelliği değil elbet, pek çok alandaki başarısı... Bir futbol eksik kalmıştı, onda da duyurdu adını. İzmir’in yıllardır başarıya aç olduğu futbolda, yüzümüzü kızlar güldürmeye başladı. Konak Belediyespor Kadın Futbol Takımı yıllardır verilen emeklerin karşılığını aldı. Geçen sezon Kadınlar Futbol 1. Ligi’nde şampiyon oldular, şimdi ise UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ediyorlar. Bu perşembe günü önemli bir eleme maçları var. Hazırlıklar tamam. Tek beklenen seyirci. Göztepe, Karşıyaka, Altay, Altınordu... Tüm takım taraftarlarını maça davet ediyorlar. Seyirci rekoru kırmak istiyorlar.
Biz de, 10 Ekim’deki eleme tur maçlarına saatler kala, kızların antrenmanında alıyoruz soluğu. Turu geçerlerse son 16 takım arasında kalacaklar. Takımı her an destekleyen, aynı zamanda motive eden Başkan Hakan Tartan ise, Alsancak Stadı’nda Polonya’nın RTP Unia Raciborz takımıyla oynanacak maç öncesi yapılan antrenmanda fırtına gibi esiyor. Yeni yapılan düzenlemeyle soyunma odalarından sosyal alanlara kadar tam donanıma bürünen Atillaspor Tesisleri’nde keyifli antrenman sonrası, Tartan, kızlardan bir de bol gol sözü alıyor.

Seyirci bekliyoruz

Başkan Tartan, “Bir Sergen bir ben... Sol ayakla gol atmakta üstümüze yoktur” diyor ve geçiyor kalecinin karşısına. Kızların tezahüratları arasında sol ayakla vuruyor topa ve gool! Sonra bana sıra geliyor. Yine kızların tezahüratları arasında vuruyorum topa. Ama maalesef tutturamıyorum (!) Antrenman, Tartan’ın getirdiği baklavayla tatlanıyor.
Başkan Tartan, “Biz erkekler bunu denedik başaramadık. Ancak kadının gücü bunu başardı. Taraftarı, kulüpleri, herkesi bir şekilde bir araya getirdi. İzmir’in kızları her şeyde meşhurdu, artık sporda da meşhur oldu. Şimdi seyirciyi bekliyoruz” diyor. Tartan, İzmir’in tüm futbolseverlerini sahaya beklediklerini ekleyerek seyirci rekoru kurmak istediklerini anlatıyor:
“Güzel bir maç sözü veriyoruz. Dünyada iki büyük seyirci rekoru kırılmış. Biri Fransa’dan Lion. Çok güçlü bir takım. 21 bin seyirciye ulaşmışlar. Biri de Almanya’da Hamburg’t... Onlar da çok güçlü. Rekorları 20 bin. Türkiye’de rekor ise İstanbul’da. Bin 50 seyirci, yani çok düşük. Biz de perşembe günü Türkiye rekoru kırmayı hedefliyoruz, 15-16 bin seyirci bekliyoruz. Dünyada üçüncü en büyük seyirci sayısına ulaşmak istiyoruz. Sonra da nasılsa turu geçeceğiz. 80 takımdan dünyanın en iyi 32 takımı arasına kaldık. Bu, büyük bir başarı. Tabii ki güçlü bir takım. Ama biz de güçlüyüz, elimizden geleni yapacağız. Kazanırsak o zaman kızlar tarihe geçecekler, 16 takıma kalıyorlar. Türkiye için bir milat. Bu büyük bir fırsat. İlk 8’e girme şansları bile var. Bu da Cumhuriyet tarihindeki en büyük başarı. ‘Elimize fırsat geldi tarihe geçeceksiniz. 50 yıl sonra da insanlar sizi anacak. Onun için ben bütün gücünüzü, heyecanınızı istiyorum o gün’ diyorum.”

Yazının Devamını Oku

Önce büyükşehir sonra ilçe adaylarını açıklayacağız

27 Eylül 2013
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’da Hürriyet Ege’nin sorularını yanıtladı.

CHP Genel Merkezi’nde konuştuğumuz Kılıçdaroğlu, seçim sürecinde hem İzmirliler, hem de partililerin merakla yanıt beklediği soru işaretleriyle ilgili ipuçları verdi. Kılıçdaroğlu Hürriyet Ege sayfalarında iki gün yayımlanacak röportajda İzmir ve Ege’yle ilgili çok özel düşüncelerini de paylaştı.

AK Parti hiç olmadığı kadar İzmir’e asılıyor. Buna karşı özel stratejiniz olacak mı?

- AKP’nin İzmir’e özel olarak ve özel yöntemlerle hazırlandığı doğrudur. Bu özel yöntemler yargı dahil olmak üzere bütün devlet olanaklarını hukuksuz bir şekilde kullanarak, mevcut CHP’li belediyelerin hizmet üretmesini, çalışmasını engelleyecek ahlaki ve hukuki olmayan, devlet ciddiyetine yakışmayan yöntemler. Biz İzmir’de 28 ilçe, 1 büyükşehir olmak üzere toplam 29 belediyeye sahiptik. Şimdi Tire’nin de katılmasıyla toplam 30 belediyemiz oldu. Belediye başkanlarımız bulundukları bölgede tüm engellemelere karşın çok iyi hizmet ürettiler. Bu belediyelerimizin önemli birikimleri, deneyimleri var. Ayrıca İzmir, demokrat, sosyal demokrat kadroların zengin olduğu bir bölge. En önemli gücümüz halka dayanmak. Dürüst, kentin kaynaklarını halk yararına kullanan, üretken, halkçı bir yerel yönetim modeli uyguluyoruz. Mevcut yönetimlerimizin performanslarını ölçüyor, her gün kendini yenileyen bir çalışma yürütüyoruz. Kaynakları doğru, hakça ve halk için kullanırsanız, iktidar hangi engellemelerde bulunursa bulunsun başarıyı engelleyemez. Bu dönem aday belirleme sürecini erken başlattık. Örgütümüzün de, halkın beklentisi de, eskiden beri bu yöndedir. Adaylar bir an önce belirlensin ki çalışmaya başlasınlar, halk da kararını ona göre oluştursun. Bunu ilk defa bu dönem gerçekleştiriyoruz. Çalışmalar hızla sürüyor. Örgüt duyarlılığı ile halkın beklentilerini buluşturacak yöntemleri birlikte uyguluyoruz. Bir yandan anketlere bakıyor, bir yandan da gerekli yerlere sandık koymayı planlıyoruz. Amacımız halkta ve örgütte karşılığı olan aynı zamanda sosyal demokrat belediyeciliği özümsemiş, halkçı adaylarla halkın karşısına çıkmak.

İZMİR’İ RAHAT KAZANIRIZ

- Peki İzmir’i yine rahat kazanacağınızı mı düşünüyorsunuz?

- Ben aksini hiç düşünmedim. Rahat kazanacağımıza hep inandım. Çünkü İzmirlilere güveniyorum. İzmir’i ben Türkiye açısından uygarlığın, hoşgörünün merkezi olarak görüyorum… Başarıyı takdir eden ve başarılı yöneticileri ödüllendiren bir kent İzmir… Hizmet üreten, çalışkan bir kadromuz var. İzmir halkı da bunu biliyor, görüyor. İnancım tamdır.

Yazının Devamını Oku

Huzur uyarısı

16 Eylül 2013

CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, iki hafta önce, “İzmir, Reyhanlı benzeri bir faciaya gebe” uyarısında bulundu, Suriyeli kaçaklar ve sığınmacılar hakkında İçişleri Bakanı’nı uyardı. Çıray, soru önergesi de vererek, Suriyeli sığınmacı ve kaçakların ‘mülteci’ adı altında İzmir’e gönderilip gönderilmeyeceklerini sordu. Uyarılarına rağmen hala önlem alınmadığını kaydeden Aytun Çıray, yeni bir soru önergesi vereceğini, İzmir’de güvenlik sinyalleri çaldığını söyledi. CHP’li vekil, “Hırsızlık gibi çeşitli suçlara karıştıkları duyumları alıyoruz. Kontrolsüzce gönderilen bu kişiler kentin huzuruna indirilmiş hançerdir” dedi. Park, bahçe ve meydanlarda yaşayan sığınmacı görüntülerinin arttığını anlatan Çıray, güvenli bir kent olan İzmir’in ciddi sorunlar yaşabileceğini vurguladı.


60 binin üzerinde
Sorularımızı yanıtlayan Aytun Çıray, kentteki sığınmacılarla ilgili manzaraların son halini şöyle anlattı:
“Bir süre önce Suriyeli sığınmacı ve kaçakların ‘mülteci’ adı altında İzmir’e gönderilip gönderilmeyeceklerini sormuştum. Bana öyle bir şey yapamayacaklarına dair hükümet tarafından cevap geldi. Buna rağmen Türkiye’nin tamamına 500 bine yakın, İzmir’e ise 60 binden fazla Suriyeli sığınmacının kaçak olarak geldiğini duyuyor ve biliyoruz. Eminim, Türkiye’nin neresinde nasıl yaşadıkları konusunda bu işi kontrolden kaçırmış durumdalar. Bizim İzmirliler olarak huzurumuz yerinde ama park, bahçe ve meydanlara baktığınızda oralarda hayatlarını sürdürmeye çalışan sığınmacıları görüyorsunuz. Bunların bir kısmını ucuz işçi olarak çalıştırmaya başladılar. Bir kısmının da geçim sorunları nedeniyle hırsızlık girişimleri olduğunu duyuyoruz. Kendi işsizimizin çok olduğu bir ortamda ne demek istediğim çok açıktır. Ama daha da önemlisi, sürekli Suriye’ye savaş açılmasını isteyen bir yönetim döneminde kontrolsüzce ülkemize kabul edilen bu sığınmacılar içinde kaç ajan, kaç terörist olduğunu bilmiyoruz. Hükümetin bu siyasetinin bedelini Reyhanlı’daki yurttaşlarımız çok acı şekilde ödedi ve ödemeye devam ediyor. İzmir’e kontrolsüzce gönderilen bu kaçak ve sığınmacılar kentin kalbine indirilmiş bir hançerdir. İzmir’in huzuruna indirilmiş bir hançerdir.”

Bir önerge daha
Kuşkularının bundan ibaret olmadığının da altını çizen Çıray, sözlerine şöyle devam etti:

Yazının Devamını Oku

700 yıllık pazar dünyaya açılıyor

15 Eylül 2013

Kim istemez henüz birkaç saat önce tarladan kopup gelmiş biberi, domatı pazar çantasına doldurmayı? Yerdeki sergiye dizilmiş birkaç avuç biber, birkaç tutam taze ot satan köylü teyzeyle hem sohbet edip hem alışveriş yapmayı? En hormonsuzundan sebzeyi meyveyi gönül rahatlığıyla almayı... Bir de nostaljisine kaybolduğunuz kadın el işleri, unutulmuş zanaatlar varsa o pazara doyulmaz.

Salı günleri kurulan Tire pazarı işte böyle bir yer. Bölgenin hatta Türkiye’nin en büyük üretici pazarı olduğu söyleniyor. Dört bin tezgah kurulan pazar için çevre il, ilçe ve köylerden binlerce üretici ve pazar esnafı geliyor. Belediye Başkanı Tayfur Çiçek, ilçeye üretici, pazarcı ve alışveriş etmek için gelen vatandaş ve turistler olmak üzere 25 bin civarında giriş yapıldığını söylüyor. Pazarı dünyaya açmak için projeler geliştiriyor.

Bir salı sabahı biz de tutuyoruz Tire’nin yolunu… Kayboluyoruz sokaklarda. Tire pazarı öyle büyük ki neredeyse tüm esnaf salı gününün gelmesini iple çekiyor. Tüm hazırlığını pazara göre yapıyor. Tire merkezin büyük bölümünü kaplayan pazara turlar düzenleniyor. Elinde fotoğraf makinası ve rehber eşliğinde gezen Japon, Alman, Fransız turistlere rastlamak o kadar olağan ki! Bir de çevreden, tatil merkezlerinden gelen yazlıkçı turizmi var. Pazarda iğne atsan yere düşmüyor. Her meyvenin, her sebzenin en al benilisi buraya toplanmış sanki! İnsan hangi tezgahtan alışveriş edeceğine karar veremiyor. Çünkü hepsi taze, hepsi diri, hepsi kaliteli.

El işi göz nuru
Ara sokaklardaki üretici tezgahları daha da albenili. Yere tezgahını örtüsünü sermiş teyzeler amcalar bahçelerinden getirdikleri taptaze ürünleri satıyor. Kimi bir avuç kimi bir kucak, kimi bir sepet... Ama hepsi mis gibi. En çok da otlar ilgi çekiyor. Ege’nin şifası bol onlarca otu bu tezgahlarda bulunuyor.

Yazının Devamını Oku

Muhtarlıkta seneye 100 yılı devirecekler

9 Eylül 2013
O Ata’dan muhtar. Bornova’nın neredeyse en eski, en tanınmış ailelerinin soyadları verilme hikayelerine kadar biliyor.

Burası Bornova Erzene Mahallesi Muhtarlığı... Küçücük, eski bir kulübe. Ama içi o kadar ferah, o kadar aydınlık ve o kadar anı dolu ki! Muhtarlık eskiden memurluktan, kaymakamlıktan, valilikten bile sükseli bir işmiş. Şimdi onun deyimine göre ‘Pek hükmü kalmasa da’, onlar muhtarlığı gerçekten bir ata mirası olarak sürdürüyorlar.
Bornova Erzene Mahallesi muhtarı Ayşe Müjgan Pakyürek’in dedesi Salih Erkoç, 1900’lerin başından 1953’e kadar 45 yıl, babası Şevket ise o tarihten itibaren 40 yıl aynı mahallenin muhtarlığını yapmış. Levantenlerden eski yeni neredeyse tüm Bornovalıların doğumdan evlenmeye hatta ölüme kadar hayatları onların mühürlerinden geçmiş. Ayşe Müjgan Pakyürek, babasının ölümünden önce vasiyet bırakmasıyla muhtarlığı sürdürmeye karar vermiş. Tam 14 yıldır da dedesinin ilk muhtar olarak başladığı Erzene Mahallesi’nin muhtarlığını yapıyor. Seneye ailece aynı mahallede toplam 100 yılı doldurmuş olacaklar. Ayşe Muhtar, emekliye ayrıldıktan sonra bayrağı “yaverim” dediği yardımcısı, kardeşi Ahsen Erkoç’a teslim etmek istiyor.

Dedeniz bu mahallede muhtarlığa ne zaman başlamış? Başlaması Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra mı?
- Dedem Salih Erkoç, Saray Bosna’dan geliyor. 1800’lerin sonunda doğmuş. Muhtarlık görevine mahalleli tarafından seçilerek gelmiş. 1953’e kadar bu mahallenin aralıksız 45 yıl muhtarlığını dedem yapıyor.
O zamanlar muhtarlar, başkan, vali gibi çok önemliymiş...
- Çok önemli bir işmiş. Vali gibi bir görevmiş. Dedem, Cumhuriyet’ten önce başlamış diye biliyorum. Dedemle ilgili bir deyim üretmişler, “Vatandaş gitsin valiye, vali yollasın Salih’e” derlermiş. Bu benim çok hoşuma gitti. Eski Bornovalılar’dan duydum bunu. 1934’te Soyadı Kanunu çıktığında dedem muhtarmış ve birçok Bornovalı’nın soy ismini vermiş. Mesela Albay Rafet Amca vardı, onun dedesi gelmiş; “Salih amca soyadımız ne olsun” demiş dedem de “Sürgit” demiş. Soyadları şu anda “Sürgit”. O zamanlar küçük dükkânında hem toprak çömlek satar, hem de muhtarlık yaparmış. Bir tane resmi beni çok etkiler. Üzerindeki ceket çok eski fotoğrafa baktığımda savaş yıllarını anlatır. Buraya duvara astım o resmi de. Dedemin zamanında Bornova köy gibiydi. En eski mahallesi Erzene, Ergene, Kızılay sonradan gelişti. Dedem zamanında da babam zamanında da Bornova muhtarı diye geçiyordu.

Yazının Devamını Oku

SGK'dan kaçış yok

27 Ağustos 2013
KİMİ ilgilendirmiyor ki! Herkesin onlara danışacak sorusu, onların kapısından girecek bir durumu mutlaka var.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İzmir Bölge Müdürü Engin Bilgili, herkesin ilgisini çekecek veriler paylaştı. Ama bunların arasında en ilgi çekeni hileli ya da anlaşmalı boşanmalar... 2008’de yürürlüğe giren yasal düzenleme ve tüm tedbirlere rağmen hileli boşanmaların önüne geçilemiyor. Geçen ay açıklanan verilere göre Türkiye genelinde 2008’den bu yana bu durumda olan 14 binden fazla kişinin aylığı kesildi. İzmir’de de hileli boşanma sayıları pek de küçümsenecek boyutlarda değil. Bilgili, İzmir’deki durumu anlattı.

Emekli yoğun bir kent

Sosyal güvenlik genç yaşlarda önemsiz gibi görünen ama yaş ilerledikçe önemi kavranan bir güvence... Yeni yasal düzenlemelerle geçmişe göre yol kat edildi mi?
- Bu konuda son yıllarda önemli adımlar atıldı. Umut ediyoruz ki insanlarımızın refahına yönelik, zaman içinde gerekli başka adımlar da atılır. Hükümetimizin bu yönde çok önemli çalışmaları var. Bundan 30 yıl önce köylere gittiğimizde insanlar geçim derdinde büyük sıkıntılar yaşamaktaydı. Çok önemsenmiyordu. Bugün sayılardan da görüyorsunuz, emekli sayımız oldukça arttı.

İzmir’e baktığımızda, emekli kenti olarak biliniyor. Sizin rakamlarınız da bunu doğruluyor mu?
- Türkiye’de çalışan sayısı 18 milyon 656 bin 910. Buna paralel emekli sayımız ise 9 milyon 748 bin 950. İzmir’de ise 4A-4B-4C kapsamında kayıtlı çalışan sayımız 1 milyon 83 bin 134. Emekli sayımız ise 801 bin 430. Yani İzmir’de aktif pasif ortalaması Türkiye ortalamasından daha düşük. Bunun sebebi de İzmir emeklilerin tercih ettiği bir şehir. O açıdan emekli yoğun bir nüfus yapısı var. Çalışanlara yakın emekli var. Dünya standartlarında her 4 ya da 5 çalışanın bir emekli bakması gerekirken, Türkiye’de emekli sayısı biraz fazla.

Yazının Devamını Oku

Bu marina Piriştina’nın vasiyeti

19 Ağustos 2013
Ahmet Piriştina öldüğünde evinde bulunan proje bu. Masasının üstündeydi. Üzerinde çalışmış. Kumsal alanı yaratmış, biraz ilerisine kanal... Deniz temizliğini sağlamış. Akıl ve mantık o gün yapılan çalışmaların da hiçbir şekilde farklı olmadığını gösteriyor. Burada çalışmayan bir bürokrat Ankara’da bu kararı veriyor.

HER şey, Karşıyaka Belediyesi’nin 2004 seçimlerinden bu yana Mavişehir’e yapmayı planladığı marina projesinin yerinin Karşıyaka Nikah Sarayı ile Vapur İskelesi’nin arasına kaydırılmak istenmesiyle başladı. Mavişehir’de ısrarcı olan belediye, bakanlığın, Karşıyaka Çarşı ısrarına olumsuz görüş bildirdi. Başkan Cevat Durak, yerin neden uygun olmadığını anlatırken, bir de vasiyet ortaya koydu. Durak’la bir yanımıza bakanlığın önerdiği, bir yanımıza da kendilerinin ısrarcı olduğu marina alanlarını alıp konuştuk...

Masasının üstündeydi

Bu projenin Piriştina’yla bağı var sanırım.
- Rahmetli Başkanımız Ahmet Piriştina ile 2004’te seçimin bir ay öncesinde yapacaklarımızı halka anlatırken mutabakat sağladık. ‘Neler yapacağız, nasıl yapacağız’ diye... Erdal İzgi de vardı. ‘Marinamızı, teleferiğimizi, stadımızı, kültür merkezimizi yapacağız’ diye konuşurken, hepsinin Büyükşehir’de uyumunu sağladık. Hatta 2009 seçim çalışmalarımda marina projeleri devam etti. Bundan 3.5 yıl önce Büyükşehir bürokratı Mehmet Gülay’ın emekliliğiyle birlikte bir ayrıntı ortaya çıktı. İstanbul’a giderken bana gönderdiği o projede de bütün bunlar net ve açık olarak elimize geldi. Rahmetli Başkan’ın vasiyeti zaten bu.
İstediğini size mi söylemişti?
- Öldüğünde evindeki proje bu. O sıralar bunu çalışmış, bunu yaratmış. Masasının üstündeydi... Önümüzde kumsal alanı yaratmış, biraz ilerisine kanal yapılıyor, orada da bir kumsal alanı çıkartmış... Ve deniz içindeki çekekleri yapmış, derinleştirmeyi yapmış. İzmir’in deniz temizliğini sağlamış. Aziz Başkan’ın sık sık söylediği, ‘Artık denize gireceğiz’ dediği proje aslında rahmetli Piriştina’yla başlayan projelerin ta kendisi. Akıl ve mantık o gün birlikte yapılan çalışmaların da hiçbir şekilde farklılaşmadığını gösteriyor. Burada çalışmayan bir bürokrat Ankara’da karar veriyor. Nasıl kabul edeceğiz? Ama ben bakanımızın çok iyi niyetli olduğunu biliyorum. Mesafe alacağını da biliyorum. Kendisi gelip gözüyle gördüğü takdirde bunu açacağını umuyorum.

Yazının Devamını Oku