Süleyman Demirel'den Ankara Hürriyet'e özel

Güncelleme Tarihi:

Süleyman Demirelden Ankara Hürriyete özel
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2007 00:00

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 83 yıllık ömrünün 50 yılını Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne hizmetle geçirdi. Isparta’yı, Afyon Karahisar’ı ve İstanbul’u saymazsak, Demirel 63 yıldır bir Ankara sakinidir. Demirel ile Ankara üzerine konuştuk.

Sayın Demirel Ankara’ya ilk ne zaman geldiniz ve ilk geldiğinizde Ankara nasıl bir şehirdi?

Ankara’ya Nisan 1949’da geldim. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde diplomamı aldım, devlet okutmuştu bizi, zorunlu hizmetimiz vardı. O zaman bizim hükümetlerle alakamız yoktu, devlete borcumuz vardı onu ödemeye geldim. Dedim, beni okuttunuz mühendis çıktım. Emrinize amadeyim, bana hangi hizmeti verirseniz burdayım. Elektrik Etüd İdaresi’nde işe başladım.

Ankara’ya geldiğinizde ilk nerede kaldınız?

Beraber mezun olduğumuz bir arkadaşım vardı, Demirtepe’de onun yanında kaldım. Ankara o zamanlar 180 bin nüfuslu bir şehirdi. Daha çok Atatürk Bulvarı eksenindeydi. Tabiki bir miktar gecekondusu vardı. O zamanki gecekondu daha çok Altındağ gecekondusuydu, bir miktar Etlik gecekondusuydu. Henüz Yenimahalle yoktu, Mamak’ta çok az bir miktarda gecekondu vardı. Çankaya etrafında hiç gecekondu yoktu. Şehir Atatürk Orman Çiftliği’nde bitiyordu. Fakat Ankara gelişmekte olan bir şehirdi. Lokantaları sayılıydı, sinemaları sayılıydı. Ve bir üniversite kuruluyordu, Ankara Üniversitesi. Bir de Askeri Hastane vardı. Hizmet için 1949’da geldim, fakat öğrenci olarak. 1944’de iki aylığına Gazi Eğitim Enstitüsü’nün bulunduğu yerde Yapı Usta Okulu vardı. Mühendislik öğrencileri olarak yapı okuluna 50-60 öğrenci staja geldik. Yaz mevsimiydi, sıcaktan kavrulan bir Ankara’ydı. Ankara’nın meşhur Temmuz Ağustos sıcağıydı. Yani bozkırda kurulmakta olan bir inancın temsilcisi bir şehirdi. Sadece devlet binaları vardı.

Ankara’nın en sevdiğiniz yanı nedir?

Ankara sakin bir şehirdir, dört mevsimi görürsünüz. Çok güzel bir sonbaharı vardır, temizdir. Bir yere gitmek dün çok kolaydı, bugün zorlaşmıştır. Ankara eski Ankara değil. Bugün Ankara’da 600 bin otomobil var. Günün belli saatlerinde Ankara’nın sokaklarından geçilmiyor. Eski sakin ve temiz Ankara biraz gürültülü ve zor bir Ankara haline geldi. Günün belirli saatlerinde çok sıkıntılı bir hale geliyor. Çağdaş Türkiye’nin çağdaş merkezidir. Biz burada Cumhuriyet’in ilk nesilleri olarak bir inancın nasıl büyüdüğünü görüyoruz. Türkiye’yi büyük yapma, uygar ülkeler seviyesine çıkarma inancının bayraktarı Ankara’dır. Ankara’nın enerji kaynağı olan büyük Atatürk’ün ruhunun etkisi altında olmaktan büyük bir memnuniyet duyarız. Onun özel bir yeri vardır Ankara’da.

Ankara’da sizi rahatsız eden, eksik bulduğunuz veya sevmediğiniz özellikler var mı?

Çok değil, güncel şeyler.

Ankara size göre nası bir kent olmalıdır. Sanayiye mi, turizme mi, eğitime mi, sağlığa mı ağırlık vermelidir?

Ankara Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhuriyet’ten sonra başardığı büyük eserlerden biridir. Kale’nin etrafından 20 nüfuslu bir Ankara’dan bugün 4 milyon nüfuslu bir Ankara’ya gelinmiştir. Bugünkü Ankara artık çağdaş bir şehirdir. Herşeyi olan bir şehirdir, zaten herşeyi olması lazımdır. Ankara çağdaş Türkiye’nin çağdaşlık seviyesinin temsilcisidir. Ve Ankara bu zamana kadar bir bütün olarak kurulmuştur, prestijli olarak kurulmuştur ve bu prestji görevini de çok iyi yapmıştır. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar hükümet merkezi olması Türk milletinin inancının bir eseridir. Bu takdir edilecek bir olaydır. Ankara 1950’de bir memur şehridir. Ufak tamirhaneler vardı, ona sanayi derlerdi. Ama Ankara bugün İstanbul gibi bir sanayi şehridir. benim Ankara’ya geldiğim zamanlarda Ankara bir yüksek eğitim merkezi değildir. Bugün on tane üniversitesi bulunan bir yükseköğrenim merkezidir. Bugün Ankara’da aşağı yukarı altı yedi üniversite hastanesi bulunmaktadır. Yirmiye yakın özel hastanesi vardır, çok iyi bir tıp merkezidir Ankara. Ankara ticaret merkezidir, eğitim merkezidir, kültür merkezidir, sanayi merkezidir, aynı zamanda bir bürokrasi merkezidir. Yani bu sizin artık elinizde değil.

Ankara’da yaşamasaydınız nerede yaşamak isterdiniz?

Türkiye’nin her tarafı güzel,hiç birini ayırmam. Her tarafın ayrı bir güzelliği var.

Ankara’da çok sevdiğiniz bir mekan var mı, Nazmiye Hanım ile birlikte nerelere gidersiniz?

Eymir Gölü’nün etrafı güzeldir. Bayındır Gölü, Çubuk Barajı’nın etrafı ve AOÇ ve Gölbaşı. Oralarda gezer dolaşırız.

Birçok insan Ankara’da çok hızlı gelişimler yaşandığını söylüyor. Sizce Ankara gelişiyor mu, eğer bir gelişme söz konusuysa bu konuda yetkililer daha başka neler yapmalı?

Şimdi Ankara’yı tam kültür şehri haline getirmek lazım. Ankara’nın bir opera binası yok. Mevcut opera binası tabi altmış sene evvel yapılmış opera binası beşyüz kişiyi bile almaz. Bir kongre salonu yok. Ve istasyon civarında benim temelini attığım Flarmoni Orkestrası binası, yapımı bitmedi, yapılmadı. Ankara için büyük projelerim var, bunlardan bir tanesi çevreyoluydu. Bu çevreyolu yapılmayacak. Çevreyolu Ankara’yı dağıtacaktı biraz. Dünyanın pek az şehrinde böyle güzel çevreyolu var. Çevre yoluna ilaveten büyük proje Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) projemdir. AOÇ, 70 bin dönümlük bir sahadır, fakat küçültüle küçültüle 30 bin dönüme inmiştir. Bu sahanın çok iyi kullanılması lazım. Buraya kesinlikle bina yapılmaması lazım. Ve Opera binasından başlayıp Gençlik Parkı, Hipodrom da dahil Etimesgut’a giden sanayiyi içine alan bir projem vardı. Böyle bir fırsat hiçbir şehrin elinde yok. Yani ortasında bu kadar boşluk olan hiç bir şehir yok. Bu boşluğu Berlin’deki gibi, Paris’teki gibi veya Newyork’taki gibi Central Park gibi değerlendirmek lazım. O zaman Ankara’ya hizmet edenler çok büyük bir iyilik yapmış olurlar. Kültür tesisleri yapmak ve halkın ihtiyacına arz etmek lazım.
10 dakikada gittiğimiz yere 40-45 dakikada gidemiyoruz

Ankara’nın trafik sorununu nasıl değerlendiriyorsunuz, sizce bu sorun için acilen yapılması gerekenler nelerdir?

Bu benim alanım değil, yalnız bişeler yapılması lazım. Dün on dakikada gittiğimiz yerlere bugün 40-45 dakika da gidemiyoruz. Atatürk Bulvarı’nda inşaat var, onun bir geçişi var, fakat inşaat olmadan önce de büyük sıkıntı vardı. Trafiği rahatlatmak için alt ve üst yollar yapıldı. Onların faydası olmuştur ama yetmedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!