“Olmadın be”, arkadaş!

Jan Vesely faul çizgisinde…

Haberin Devamı

2016 yılı 15 Mayıs… Berlin Spor Salonundayız…Vesely heyecanlanıyor, biz titriyoruz…Vesely faul atışını kaçırıyor, biz çöküyoruz…Vesely yine faul atışına geliyor, biz “bu sefer olacak” diyoruz…Yine olmuyor…Olmadığını ve olmayacağını gören CSKA’nın koçu Dimitris İtudis, bunu bir taktik olarak kullanmaya başlıyor…Vesely topla buluştuğu anda faul yaparak onu çizgiye götürüyorlar ve Vesely kaçırıyor…O gün Vesely 10 faul atışının sadece bir tanesini sayıya çevirebildi…Maçın normal süresi 83-83 berabere bitti…10 atışından 2 sini sokabilseydi, Fenerbahçe Berlin’den Avrupa Şampiyonu olarak dönecekti…Olmadı…

***

Obradovic; “Sözleşmeni uzatırım, ancak yazın günde en az 1000 tane faul atışı yapacaksın”, dedi.Vesely, idman öncesi sonrası, tatil demeden faul atışı çalıştı…

***

Haberin Devamı

2017 yılı 22 Mayıs:İstanbul’da Sinan Erdem Spor salonundayız…Yine bir Final Four…Yine Vesely faul çizgisinde…Biz yine heyecanlanıyoruz…Vesely yüzde yüz ile faul sokuyor…Fenerbahçe bir yıl önce kaldıramadığı kupayı İstanbul’da kaldırıyor…

***

2018 yılı Fenerbahçe Ülker Spor Salonundayız…Vesely faul çizgisinde…Biz artık heyecanlanmıyoruz… Vesely tüm Euroleagu oyuncuları arasında yapılan istatistikte, faul atışı yüzdesi sıralamasında birinci sırada…Evet yanlış yazmadım, açın bakın!Vesely, yüzde 94 isabet yüzdesi ile Avrupa’nın en iyi faul atan oyuncusu…Vesely rahat, biz de rahatız…Kolay olmuyor ancak bu iş!Vesely her gün faul atmaya devam ediyor…Bizler de keyif ile maç seyretmeye…

***

Lafım, ilk büyük sözleşmesini yaptıktan sonra; “Ben artık oldum”, diyen genç arkadaşlarıma…Açmadan solan sporcularımıza…Hem futbolcularımıza, hem de genç basketbolcularımıza…Olmadın arkadaşım! Gidecek daha çok yolun var!Gideceğin bu yolun başında durmak da, sonuna kadar gitmek de, senin elinde…Kararını verirken sakın unutma;Seni izleyen, örnek alan binlerce genç var! Kararını verirken bil ki; sadece kendin için vermeyeceksin! Onlara da örnek olacaksın!

***

Yetenek ve fizik Allah vergisi… Bundan sonrası sizin elinizde…Ne kadar çok çalışırsanız, o kadar başarılı olacaksınız…Bana inanın:Çalıştıkça, hiç yapamadığınız yapmaktan korkup kaçtığınız her şey kolaylaşacak…Yapmaktan zevk alacak, zevk aldıkça daha çok yapacaksınız…Sporcu olmanız da gerekmiyor…Bu yazdıklarım hayatın her alanı için geçerli…Anadolu Lisesi sınavına hazırlanmaya başladığınızda, günde 25 matematik sorusu çözmek çok zor gelecek. Yılmadan çalışmaya devam ederseniz işin sonunda kendinizi, günde 1000 soru çözerken bulacaksınız!Hem de, başta büyük ıstırap ile yaptığınız bu işten çok keyif aldığınızı göreceksiniz!

***

Haberin Devamı

Gerçek bir hikâye ile bitireyim yazımı…Hikâyem, Yalçın Granit’in hayatını anlatan “Adanmak” adlı kitabından…“Yalçın Granit sadece sayı krallıklarını domine etmiyordu. 1946’dan itibaren düzenlenmeye başlanan ve en az bugünkü All-Star maçları kadar ilgi çeken serbest atış yarışmalarında da rakip tanımıyordu. Kazanmak için iyi bir şut stili kadar parmak hassasiyeti ve ‘kas hafızası’ da önemliydi. 1953’te yakaladığı 58 isabetle şampiyona rekorunu sonsuza değin ele geçiren Yalçın’ın bu yarışmadaki hâkimiyetine son veren sürpriz bir isim olacaktı.O yıllarda önemli karşılaşmalara ev sahipliği yapan İTÜ Salonu’nun müstahdemi Halil Arslan, sabah erkenden gelip temizliğini ve bakımını yaptığı salonda işi bitince seyrettiği oyunculara öykünerek şut çalışması yapıyordu. Şutlarını göbekten çıkarsa da yüzdesini günden güne artıran Halil, sonunda cesaretini toplayan kendine bir ferdi lisans çıkardı ve serbest atış yarışmasına başvurdu…

***

Haberin Devamı

‘Benim en büyük yeteneklerimden biri şutlarımdı, o günlerde yapılan faul yarışmalarını da ekseriyetle ben kazanıyordum…Fakat bir gün karşıma bir salon görevlisi çıktı ve bu gidişata son verdi. Antrenmanlarda seken topları toplayıp bana veren o adam, meğer ben gittikten sonra aynı ciddiyetle kendi başına serbest atış çalışırmış. Yarışmada bir baktım ki benden çok atıyor. Bu, şut meselesinin yetenekten çok tekrarla ilgili olduğunun kanıtıdır. Salondan en son çıkan o olduğu, en çok o çalıştığı için yarışmayı da o kazanıyordu. Basketbol hayatımızı onu yenemeden noktaladık!’, diye anlatıyor Yalçın Granit…

***

Umarım bu yazımı, özellikle son bölümünü:“Ben artık oldum” diyen sporcularımız, Soru çözmekten sıkılan öğrencilerimiz, “Benim çocuğum çok yetenekli hiç çalışmadan da yapıyor” diyen velilerimiz,“Ben çalışsam da olmuyor” diyen çocuklarımız,Okumuştur!

Yazarın Tüm Yazıları