Kartepe’nin mavi gözleri…

İstanbul’dan Sakarya’ya doğru otobandan giderken sağınıza bakarsanız parlak bir inci gibi gözünüzü alan karlı tepeler görürsünüz. Tepenin yamaçlarında ise ayrık duran, kerpiçten yapılı müstakil bahçeli evler kuruludur suyun diğer tarafında. Siz yola devam ederken o karlı tepelerden bulutlar usulca yer değiştirir. Sabah henüz çok erken, yoldayız ve bu kez hedef Kartepe… İstanbul’a en yakın karlı tepelere sahip olan ve kayma imkânı bulacağınız bir bölge burası.

Haberin Devamı

Kartepe’nin zirvelerinde kar örtülü ama hem lodos hem de ocak ayının güneşli günleriyle eriyen karlar çıplak gözle dahi görülmekte. Belki yine kar yağabilir belki de yağmaz hatta erimiş olabilir ama olsun varsın bölge öyle güzel ki… Her anı ayrı bir film karesi… Henüz sabahın çok erken saatleri olduğundan Maşukiye merkezden sonra yukarıya doğru tırmanırken puslu ve siyahımsı bir grilik önümüzde. Göz gözü pek görmüyor ama neyse ki, kaptan yeterince çevik ve bu virajlı dağ yollarında deneyimli. Biraz gerilmiş olabiliriz ama gecikme olursa bilmem kaç km kuyruk olacak ve girişimiz öğleden sonraya kalacak. Eh, gün ışığından istifade etmek gerekir.

Kartepe’nin mavi gözleri…

Nihayetinde zirvedeki tesise erkenden ulaştık ve odalara giriş için bekleme moduna geçtik.  Otele kayıtlar saat 14.00’de açılmakta, bu durumda epey saat farkı olduğuna göre bölge keşfedilebilir. Yürüyüş yapılabilir ve bol oksijenli dağ havasından bol bol ciğerlere çekilebilir ki bence en keyiflisi… Tesisin çevresi, yollar, önümüzde görülen kayak pistleri, küçük kafeler, kızak pisti hemen hemen her yer taze süt kokan ince bir krema gibiydi. Basmaya kıyamayarak vakit geçirme ve kahvaltı amaçlı tesisin çevresine doğru yürüdük. Henüz misafirler yeni gelmeye başlıyordu.

Haberin Devamı

Sıcak sayılan bir çorba fena gelmemişti. Üzerine bir çay ama sanki dünden kalan! Sıcak olması yeter daha ne olsun diye düşünürken hesap ödeme sırasında fiyatları duyunca önce şaka zannettik. Sanki bir yanlışlık vardı ama maalesef gerçekmiş... Oturduğumuz kafedeki en keyifli an hafifçe karın yağışıydı. İşte o an elinde ister bayat ister pahalı olsun sıcak bir şey olması yetiyor. Bu olay en güzel “Hoş geldiniz” mesajıydı.  Keşke bu güzelliğe diğer sunumlar da eşlik etseydi.

Malum sömestri tatili... Kar çocukların en sevdiği eğlencelerden. Tesiste bu konuda her seçenek düşünülmüş. Mesela çocuklar ve hatta büyükler için de kızakla kayma pisti var. Saati 50 TL. Kızak ve pist ücreti… Ama gün içinde öyle kuyruk oluyor ki… Kaymak için sizi yukarı çıkaran bir tünel var, kızakları oradan çıkararak kayabilirsiniz.  

Kartepe’nin mavi gözleri…

Alan doğal olarak çok kalabalık. Kimi kızak, kayak, sonwboard kiralıyor kimi kendi kayak takımını getiriyor. Sadece çocuklar değil büyüklerde eğleniyor Ellerine ne geçerse bir tepenin başına geçip kayıyorlar. Islanmak, çamurlanmak hiç önemli değil. Kapalı bir yer bulup kurutuyorlar. Aracın bagajında yiyecek içecek deposu var. Acıkınca zaten hiç sorun yok. Doğru aracın içine. Neler getirmişler neler.

Haberin Devamı

Burası gerçekten tam bir Türkiye mozaiği diyecektim yetersiz kalır. Arap vatandaşları dâhil. Birkaç uzak doğulu da gördük.  Herkes imkânları çerçevesinde bir yolunu bulup kar ile eğlenmeye çalışıyor şükür ki dağın havası elverişli. Bulutlar ve sis öğlene doğru terk ediyor. Lodos gidiyor yerini durgun ve parlak güneş ışığına bırakıyor.

Kartepe’nin mavi gözleri…

Bütün bu eğlencelerde unutmamak gerekir ki bu hareketler tehlikeli. Her an bir sakatlık olabilir. Biz önümüzde düşen bir kadına şahit olduk. Yerinden kalkamadı ve otelden ambulanslı ekip gelerek taşımak zorunda kaldı. Umarız çok kötü bir durum olmamıştır. Kayak sporu her daim riskli. Tedbir elden bırakılmamalı. Nihayet saat 14.00 oldu ve odalara giriş yapıyoruz. Otelin tam kapasite dolu olduğu söylendi ve gerçekten insanlara illa ki dokunarak yürünebiliyor. Her tarafta çocuk sesleri. Maalesef çoğunlukla gürültülü, patırtılı sesler ama bunu kabullenerek geldik, sorun yok. Ancak aile çocuk ilişkilerini de bazen şaşkınlıkla gözlemliyoruz. Zaman değişiyor hızla...

Haberin Devamı

Otel yıllar önce gelip kaldığım gibi aynı yatak, aynı koltuklar aynı düzen. Yenilenme göremedim. Otelin her yerinde havalandırma zayıf. Özellikle yemek saatlerine yakın yemek kokusu odalarda dahi oluyor. Satış yapılırken verilen bilgileri aynen bulamadık. Yanıltıcı bilgilere dikkat edip sıkı sıkı sormalı tekrardan. Eğer sizin için önemliyse. Hizmet aksamaları had safhada. Personel ile anlaşma bazen zor çünkü yabancı personel çalışmakta. Türkçe biliyor gibiler ama aksan farklı.  Tesiste SPA bölümü vardı ve ilk gün bu hizmeti almak bize iyi gelecekti. Yine yabancılar karşıladı. Neyseki bu sefer iyi Türkçe konuşan bir personel karşılıyor. Genelde bu hizmeti alanlara havlu, peştamal gibi ek malzemeler verilir girerken. Peştamal teslimatı sadece kese köpük, masaj gibi ekstra hizmet alanlara verdiler. Şaşırdık yine. İçeride buhar odası gibi çalışmayan bölümler vardı. Ama kapalı havuz, spor salonu gibi hizmetlerde sorun yok gibi göründü.

Kartepe’nin mavi gözleri…

Ertesi gün artık telesiyej, skipass ve kayak günü yaptık. Snowbord zaten bizlere uygun değil. Açıkçası çok da tehlikeli bulurum o yüzden onu müsaadenizle geçiyorum. Tam anlamıyla dört dörtlük bir kahvaltı sonrası günü dolu dolu geçirmeye karar vermiştik. Önce kayak sonra telesiyej ve akşam eğlenceleri. Ama hepsi yetişmedi zira kayak o kadar vakit alıyor ki, neden mi tabii ki kalabalıktan. Bekleme ve kuyruğa girme yönünü hiç sevmiyorum. Ama birde kayma amaçlı yukarı çıktınız mı hani zirveye işte özgürlüğün dibi. Hücrelerin bir bir yenilenerek tazelendiği böyle bir an yok. Vücudun her yeri yaşsız ve özgür. Hiçbir sorun, düşünce, olumsuz hiçbir şey yok aklınızda sadece ve sadece anı yaşamak var beyaz krema üzerinde süzülerek.  Yukarıdan manzara seyretmek dahi vakit kaybı gelecek kadar mutluluk veren bir his. Ve zirveden kayma anı.! Kar tam kıvamında, güneş ışığının ve gölgenizin eşliğinde iç sesinizin müziğinde beklenen an. O kadar da kısa sürüyor ki ne kadar uzatmaya çalışın yine de bir bitişi var. Ve yine yeni bir başlangıç. Yine kuyruk. İşte yaşamın her döngüsünde olduğu gibi.

Kartepe’nin mavi gözleri…

Haberin Devamı

Verimli bir günün ertesi günü artık dönüş zamanı. Karlar eriyor. Lodos ve hava sıcaklığı biraz etkili. Ama kalabalık ve eğlence şiddeti aynı. Dönüş için hem saat hem hava çok uygun. Gelirken yapamadığımız keyifleri yapmak istiyoruz. Yani otantik dağ evi dekorunda bir kafede soba başında çay kahve içmek gibi. Kaptan yol kenarında bizim tam da istediğimiz gibi bir mekânda duruyor. Bu çok şaşırtıcı çünkü burası geniş Karadeniz ailenin inşa ettiği ve işlettiği bir mekân. Geçen geldiğimizde de burada mola vermiştik. Aklımda kalan o mavi gözlerin olduğu kafe. Bildiğiniz gözleme, çay kahve evi. Ama benim gözümde Yağmur’un yeri.

Henüz 9 yaşında ama zekâ yaşı çok daha yüksek. Beni tanıyor ve gözlüklerini değiştirmişsin diyor. Elimden tutarak çevreyi gezdiriyor, hayvanlarıyla tanıştırıyor ve geçen sefer yaptığı gibi şelaleye götürüyor. Bir de bana kendi elleriyle ikimizin olduğu resim çiziyor. Yeni yaptıkları küçük manzara odalarını gösteriyor ve bol bol resmimizi çekiyor.

Haberin Devamı

Bölgenin hayvan ve ağaç yapısı hakkında neler biliyor neler. Vahşi hayvan olduğunu köpeğini dağdan inen domuzun parçaladığını öğrendim mesela. Yılanı öyle bir anlatıyor ki insanın eline alıp sevesi geliyor.

Kartepe’nin mavi gözleri…

Ben ise onun o derin mavi gözlerinden Kartepe’yi seyrediyorum….

Aile çok eskiden bu taraflara gelmiş geniş bir Karadeniz ailesi. Tümü işlettikleri evde çalışıyor. Mutlu görünüyorlar.

Maşukiye’ye inerken bu tarz çok butik otel ve kahvaltı yerlerine rastladık. Bizim kaptan her birinin birbirini tanıdığını hatta akraba bile olabileceklerini söylüyor.

Kartepe’den iniş çok hızlı olmuştu ve hava hakikaten daha sıcaktı. Umarım karlar erimemiştir. Malum sömestr devam ediyor. Çocuklar hatta büyükler alın kızakları, poşetleri, kayakları ne bulursanız. Kayın, eğlenin, gülün ama kimseyi rahatsız etmeyin fazlaca!

Yazarın Tüm Yazıları