Her şey Hindistan’la başladı… 4 kıta, 32 ülke ve 90 şehir!

Elvin Levinler (28) markalara dijital içerikler üretiyor. Koç Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler okuduktan sonra hem televizyonda dizilerde oynadı, hem de muhabirlik yaptı. Tüm bunların dışında en büyük tutkusu seyahat… Eşi Bülent Hacıömeroğlu (40) ile dünyayı geziyor. 19 yaşında gönüllü olarak Hindistan’a gitti, altı ay da Avustralya’da yaşadı. Bugüne kadar dört kıta 32 ülke ve 90’dan fazla şehri gezdi.

Dizilerde oynadığınız rollerde tanıdık sizi. Şu anda neler yapıyorsunuz?
- Herkesin aslında en çok sorduğu soru bu… Oyunculuğun yanında global markalarla uluslararası projeler yapıyorum. Bunun dışında en büyük tutkum da seyahat…

Aslında bu yeni bir şey de değil. Hem çalışıyorum hem de dünyayı keşfediyorum.

Seyahat tutkunuz nasıl başladı?
- İlk kez 19 yaşında gönüllü olarak Hindistan’a gitmemle başladı. Kitaplardan okuyamayacağım, filmlerden göremeyeceğim manzaralar gördüm ve insanlarla tanıştım. Arada talihsizlikler de yaşadım ama bu tecrübeyi asla değişemem.

O andan beri konfor alanımın dışına çıkıp bazen en farklı olanın, ama hep en çok merak ettiğimin peşinden gitmeyi seçtim.

Neler yaptınız Hindistan’da?
- Dünyanın en büyük öğrenci organizasyonu AIESEC’in sınavına girdim. Gönüllü olarak, sokak çocuklarının hayat standartlarını yükseltmeye yönelik bir proje seçerek Hindistan’a gittim.

17 saat süren tren yolculukları yaptım, dünyanın yedi harikasından biri Tac Mahal’i gördüm, üç gün safari yaptım ve çölde kaldım. Hatta yogaya başladım, Türkiye’de yoga öğretmenliği diplomamı aldım. Bu ilk seyahatimi hiç unutamıyorum.

Hindistan’dan sonra nereleri gezdiniz?
- Üniversite ikinci sınıfın ilk döneminde ERASMUS programıyla Avustralya’ya gittim. Altı ay kaldım.

Sonra İtalya, Belçika, Fransa, Hollanda ve İspanya gibi ülkelere gittim. Bugüne kadar Avrupa, Amerika, Avustralya ve Asya’da 32 ülke, 90’dan fazla şehre ayak bastım.

Eşiniz de sizin gibi seyahate tutkulu biri mi?
- Tam bir seyahat tutkunu o da. Ayrı ayrı hep benzer ülkelere gitmiş, farklı zamanlarda hep aynı şeyleri yapmaktan keyif almışız.

Yollarımız birleştikten sonra yolculuklarımız da çift kaplan gücünde oldu. Japonya’dan Avustralya’ya, Amerika’dan Filipinler’e kadar pek çok yer gezdik.

Birlikte ilk nereye gittiniz?
- Kaliforniya… Amerika’da doğu kıyıları benim hiç gitmediğim ve bilmediğim, Bülent’in karış karış bildiği sahillerdi. Araba kiralayıp bütün kıyıyı San Francisco’dan Meksika sınırı La Jolla’ya kadar dolaşa dolaşa indik.

Önceden planlayıp kısıtlamadık kendimizi, çok sevdiğimiz yerde biraz daha uzun kaldık, bazılarında sadece gün batımını izleyip yola devam ettik.

En eğlendiğiniz seyahatiniz hangisiydi?
- Japonya’da özellikle Kyoto’da hâlâ sokaklarda dolaşan geyşalar çok ilgimi çekmişti.

Tokyo’daki insan kalabalığı, yolda yürürken tabelaları anlayamamak ama bir yandan animelerden fırlamış gençlerin etrafınızı sarması, bazen tuvalette bile hangi tuşa basacağınızı bilememek çok ilginçti.

Seyahate çıkarken nasıl hazırlanıyorsunuz?
- Eskiden uzun uzun listeler yapardım. Artık çok hızlandım pek uğraşmıyorum. Çok alternatifli üst baş koymamaya çalışıyorum. Mutlaka koşu ayakkabılarımı ve spor eşyalarımı alıyorum. Gezi notlarımı yazdığım defterlerimi ve fotoğraf makinelerim olmazsa olmazım.

Bülent’le birlikte en çok meraklı olduğumuz şeylerden biri de çadır konaklaması… Şu sıralar çadırlarla haşır neşiriz.

Seyahatlerinizde ne kadar harcarsınız?
- Değişiyor. Örneğin bugüne kadar en çok parayı Japonya’da harcadım.

Trenle bile bir yerden diğerine gitmek Türkiye’den Avrupa’ya uçak bileti kadar pahalı. En ucuz gezdiğim yerse Barselona’ydı. Aslında çok ucuz sayılmasa da en azından makuldü.

Sizin gibi dünyayı gezmek isteyen ama cesareti olmayan gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
- Çok sevdiğim bir karikatür var. Bir adam ‘macera’ ve ‘ortalama’ yazan iki farklı yöne giden tabelanın önünde durur.

Seçim ve yaşam sizin. Ama dünyaya bir kez geliyoruz ve onu en iyi şekilde değerlendirme şansınız varken seyahat asla ertelememek gerekir.

“Seyahatte yaşadığım tecrübelerle kendimi de daha iyi tanıdım. Varış noktasının değil, yolculuğun önemli olduğunu öğrendim.

Hâlâ gitmek istediğim çok yer var. Orta ve Güney Amerika’yı görmek, karış karış gezmek istiyorum.”

Elvin Levinler, seyahatlerinde çektiği fotoğraflarını ‘@elvinimin’ Instagram hesabından paylaşıyor.