Dünyanın en seksi şovu: Tek bir gerçek ‘Crazy Horse’ var, o da Paris’te...

Karar vermiştik, bir akşam kocaları evde bırakıp, Çin asıllı Fransız rehber arkadaşımla felekten bir Paris gecesi yaşayacaktık.

Afişlerinden ve duyurularından ‘Acaba’ dedirten ancak sahnedeki birbirinden güzel ve etkileyici danslarda kadın çıplaklığının bir an bile ‘bayağılaşmadığı’, aksine hep ‘zarif’ kaldığı, Paris’in efsanevi eğlence tapınağındaydık. Her sahne için aylarca çalışıldığı belli, disiplinli ve kimlikli bir eğlence kurumunda, Paris’in Crazy Horse’unda, ‘Deli At’ın terkisine binivermiştik Caroline ile...

Daha kapıda, görevlinin son derece saygılı “İyi akşamlar Madam”ına eşlik eden kıpkırmızı pelerini ve kapıdaki birbirinden şık hanım-bey kalabalığı, ‘nev-i şahsına münhasır’ bir mekâna adım attığımızın ilk işareti... Her biri bir mankeni andıran güzellikteki gişe görevlilerinin ‘hoş geldiniz’i... Kırmızı halıların, kırmızı kadife perdelerin tüm mekâna hâkimiyeti...Merdivenlerden inip de girdiğimiz salon gibi: Yer gök kırmızı! Önümüzdeki sehpada buz kovasındaki şampanyadan birer kadeh; Crazy Horse’un ikramı...

 Sahnede, az sonra başlayacak gösterinin fotoğrafları... Duvarda İngilizce bir cümle: “Dünyada tek bir gerçek Crazy Horse var, o da burada, 1951’den beri..” Ve bir zil sesi. Şimdi şov zamanı!

PARİS'TE GECE HAYATININ TAPINAĞI

Her biri usta bir heykeltıraşın elinden çıkma izlenimi bırakan vücutları ve yüzleriyle birbirinden güzel on iki kadın... Başlarında kalpakları, ayaklarında botları, Kızılordu’nun feminen ‘savaşçıları’.Derken ikinci sahnede sıra. Bu kez sadece birkaç dansçı, ayaklarında bale pabuçları... Bir sonraki gösteri bir akrobata ayrılmış! Güzeller güzeli bir kadın tavandan inen ipe asılmış. O da ne! Bunca güzel kadının arasında bir böcek. O da bu kez tek başına numarasını gösterecek: Yoga ustalarını andıran esnekliğiyle gerçek bir lastik adam. Sonrası ise yine dansçılara kesintisiz eşlik eden bir ışık, gölge, renk oyunu.

Dansçı kadınların, kimi zaman tensel yakınlaşmaların yaşandığı ama hiçbir zaman ‘ayağa düşmeyen’, hep aynı zarifliğini koruyan ve kadın-erkek herkese ‘İnsan vücudu ne güzel şey’ dedirten dansları...Crazy Horse’taki sahneler zaman zaman ekrandan geçen başlıklar ve müziklerle birbirinden ayrılmış. 

KRİZ Mİ NE KRİZİ? 

Böylece ortaya her biri diğerinden ayrı bir teması ve koreografisi olan sahneler çıkmış. Onlardan biri, ‘Kriz mi, ne krizi!’ başlıklı, kaliteli bir striptiz numarası. Tek bir dansçı tarafından sunulan sahne, 1939 dünya ekonomik krizine gönderme yapan görüntüler önünde bunalım geçiren, başlangıçta son derece mutaassıp giyimli bir sekreter hanımı konu alıyor. Bulunduğu ortamdan kurtulmak, bambaşka bir ruh haline kaymak için üzerindeki her şeyi tek tek çıkarıp, neredeyse çırılçıplak kalan bir sekreter hanım bu. Ancak Crazy’de kadın vücudu hiçbir zaman çiğ bir dille sahnelenmiyor. Bu sahnede de dansçı, gösterinin sonunda kıpkırmızı alevleri andıran bir ışık yumağına bürünüyor. Bu sahnenin Fransız-Alman ciddi televizyon kanalı, evimizde eşimle ‘akıllı televizyon’ diye andığımız Arte’de de yayımlanan bir videosu mevcut.

KUSURSUZ VE KIVRIMLI VÜCUTLAR

1951’de, avangard sanatçı Alain Bernardin tarafından kurulmuş. Sorduğunuzda, “Kadın güzelliği konusunda çok duyarlıydı” diyorlar, ben onu size ‘çapkın’ diye çevireceğim. Amerika’daki şovlardan son derece etkilenmiş bu sanatçının hayali, merkezinde yaratıcılığın ve kadının olduğu bir kabare kurmaktır. Yıllar geçtikçe Bernardin gerçek bir sanatçı imzası atar kabaresine. Işık yansımalarıyla sarmalanan kusursuz ve kıvrımlı vücutlardır aradığı... Bütün bunları müzik ve kıyafet detaylarıyla birleştirir. Her bir sahne belli bir koreografi, dekor ve projeksiyon çerçevesinde hazırlanır.

Ünü kısa sürede yayılan ve dünyaca ünlü sanatçıların dikkatini çeken Crazy Horse başından beri erkekler kadar kadınların da geldiği bir mekân olur. Kurucusunun koyduğu kuralları başından beri koruyan gösteri merkezinin bugünkü sanat yönetmeni Andree Deissenberg’in bugün de en büyük kaygısı, sanat ve yaratıcılığı gösterinin merkezine koymak.

 İKİ GÖĞÜS UCU ARASI 21 CM!

‘Paris’te gece hayatının tapınağı’ unvanını taşıyan bu mekânda dansçı olmak kolay değil, daha baştan konmuş çok katı kurallar var çünkü: Bir kere boyunuz 1.68  ile 1.72 arasında olacak.

Sahnedeki görsel armoninin bozulmaması, grup dansları sırasında bacak uzunluğu ile üst gövdenin seyirciye dengeli ölçülerde görünmesi için üçte bir oranına uymak da şart! Diğer koşul ise iki göğüs ucu arasında 21, göbek deliği ile kasık arasında 13 cm olması zorunluluğu.

Adayların hepsinin klasik dans eğitimi almış ve en az 18 yaşını doldurmuş olması da şartlar arasında. Seçmelere tamamen üstsüz, kendi getirdikleri yüksek topuklu pabuçlarla katılan Crazy Horse dansçı adaylarında oyuncu yeteneği de aranıyor. Belli bir koreografi üzerinden sahnelenen danslarında başta mimikler olmak üzere bir oyuncuyu andıracak çok sayıda jest bekleniyor çünkü dansçılardan. Seçmeleri geçenlerse hemen sahneye çıkarılmıyor tabii. Ancak ortalama 3 ya da 5 ay ay süren bir eğitimden sonra ‘Crazy Girls’ unvanını alıyorlar.

Bu eğlence tapınağının bir özelliği de dünyaca ünlü starlara da zaman zaman ev sahipliği yapması. Uluslararası üne sahip Paris kabarelerinin yıldızı Dita Von Teese mekânın ilk dünya starı. Von Teese yine burada, 1954’te, Miss Candida takma adlı bir dansçının ‘Banyo’ başlıklı şovunu yorumlamış.

Crazy’nin ‘misafir sanatçıları’ arasında Arielle Dombasle, Pamela Anderson, Clotilde Courau, Noémie Lenoir ile 2014’te Eurovision’u kazanan ‘kadın-erkek’ Conchita Wurst gibi dünyaca ünlü isimler de var. Crazy’nin yine dünyanın tanıdığı ‘misafir yaratıcıları’ndan da söz etmemiz şart. Onların ilki, ünlü ayakkabı markası Louboutin’in yaratıcısı Christian Louboutin. Bu dev isim, Crazy ile hazırladığı ‘Feu’ (Ateş) isimli bir çalışmaya imza atmış. Gösterinin filmi, 2012’de sinemalarda 3 boyutlu olarak gösterilmiş.

Crazy Horse kadınları kişisel olarak zaman zaman büyük projelerde de yer alıyorlar. Sahne adlarıyla Nooka Caramel ve Baby Light, Amerikalı sinemacı David Lynch’in yine Christian Louboutin ile ortak hazırladığı ‘Fetiş’ projesinde mankenlik yapmış. Bu fotoğraflardan biri 61. Cannes Film Festivali’nin afişi olmuştu.

Yine büyük İtalyan fotoğrafçı Riccardo Tinelli de 2014’te açtığı ‘Efsanevi Crazy Horse: Işıklar arkasındaki sen, kimsin?’ başlıklı sergisini ‘dişiliğe’ ve ‘zarafete’ adamıştı.Madonna, Rihanna, Sting... “Crazy’nin kırmızı koltuklarına her oturuşunuzda evinize bir efsaneyle dönersiniz” diyorlar, haklılar. Bu koltuklarda seyirci olarak oturan öyle çok efsanevi isim var ki! David Bowie, Francis Ford Coppola, Gérard Depardieu, Michel Houellebecq, Kylie Minogue, Michel Polnareff, Sting, Madonna, Rihanna, Dr. Dre, Scarlett Johansson ve Will Smith ilk akla gelenler...Crazy Horse sadece Fransa’da değil, dünyada da çok tanınan bir şov.

En son 2013 yazında dünya turnesindeydiler. Crazy Horse’tan esinlenen dünyaca ünlü tasarımcılara, sanatçılara, yaratıcı isimlere ve müzisyenlere gelince: Roberto Cavalli, Azzedine Alaïa, Poupie Cadolle, Antoine Kruk, Bob Sinclar, Swizz Beatz... Ayrıca her biri alanında bir ‘star’ sayılan Kylie Minogue, Christina Aguilera, Mirwais, Monarchy, Blanca Li, Pierre & Gilles, Philippe Katerine, Jean Paul Gaultier, Beyoncé. Beyonce, 2013’te çıkan albümü için hazırladığı ‘Partition’ isimli klibinde Crazy ile işbirliği yapmıştı. 

RAKAMLARLA CRAZY KULİSİ

Şu an yaklaşık 30 dansçının çalıştığı Crazy’nin şovlarında her yıl ortalama 2 bin 500 ince çorap, 500 litre makyaj malzemesi ile özel olarak ‘Crazy kırmızısı’ tonuyla hazırlanan 300 litre ruj tüketiliyor. Dansçılar İtalya, Kanada, Ukrayna, İngiltere, İspanya, Rusya ve ABD olmak üzere 10’dan fazla ülkeden geliyorlar. Bir kostümün hazırlanması ortalama 1 hafta sürüyor. Her bir dansçının ayağına göre hazırlanmış ortalama 6 çift ayakkabısı bulunuyor.

Gözden KaçmasınDünyanın en seksi yeriHaberi görüntüle

Gözden KaçmasınParis’e giden yol mutfağından geçerHaberi görüntüle

Gözden Kaçmasın36 saatte 'öteki' ParisHaberi görüntüle