GeriSeyahat Romantik göl, gururlu şehir LUZERN
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Romantik göl, gururlu şehir LUZERN

Romantik göl, gururlu şehir LUZERN

Avrupa’nın kış turizmi merkezlerinden İsviçre, yazın serin tatili sevenlerin uğrak yeri. Dört kantonun sınırları içinde kalan Luzern Gölü ve çevresindeki ortaçağ atmosferindeki kentler temmuz ve ağustosta en güzel günlerini yaşıyor. Sıcaklık 22 derecenin üstüne çıkmıyor. Okurumuz Emin Özgönül izlenimlerini yazdı.

7.5 milyon nüfuslu İsviçre’de dağ ve kar turizmi, yazın yerini güneş ve göl turizmine bırakır. Lugano ya da Konstanz’da, Luzern ya da Neuchatel’de, Zürih veya Leman Gölü kıyılarında, sizi sürprizler bekler. İsviçre Alpleri’nin yüksek doruklarındaki sayısız vadiden doğan, Ren ve Ticino gibi Avrupa’nın başlıca nehirleri, bu gölleri besler. Dağ manzaralı göllerin kıyısında, belediyeler halk plajları yapmış. Hepsi pırıl pırıl... Giriş sadece 1,5 Euro.
Luzern, 65 bin nüfuslu, Kilis büyüklüğünde bir şehir. 370 bin kişinin yaşadığı Luzern kantonunun en önemli merkezi. Şehir yazın dağ lalesi, nergis ve menekşelerle süslenen bir ortaçağ kasabasına dönüşür. Pek çok sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapar.
Dört ayrı kantona sınır oluşturduğu için “Dört Kanton Gölü” adı verilen Luzern Gölü, sarp ve kayalık dağlarla çevrili. Gölün yanıbaşında Rigi ve Pilatus dağı yükseliyor. Haç biçimindeki göl, denizden 425 metre yükseklikte ve 38 kilometre uzunluğunda. En derin noktası 22 metre. Masal kahramanı Giyom Tell’in pek çok serüveni bu gölde geçiyor. Doğal güzelliğinin yanı sıra göl, modern tesisleriyle de Avrupa’da isim yapmış.

TAHTA KÖPRÜNÜN RUHU

Ortaçağ yapılarıyla süslü şehrin simgesi, Reuss Nehri’nde ahşap köprü. Üzeri kapatılmış, etrafı çiçekle örülmüş Chapelle (Kappelbrücke) Köprüsü, 700 yaşında. Bu romantik köprüyü, her gün binlerce turist ziyaret ediyor. “Luzern’deydim” demenin ispatı, köprüde fotoğraf çektirmek. Çevresindeki ördek ve kuğuları da turistler besliyor. Şehrin iki yakasını birleştiren 204 metrelik köprünün üstü resimlerle süslü. Bunlarda şehrin ileri gelen aileleri yer alıyor. İsviçrelilere göre, bu köprünün bir ruhu var. Bu nedenle, 1993’te yanınca sekiz ayda eski haline getirilmiş. Chapelle’in yanı başında 34 metre yüksekliğinde sekizgen planlı bir su kulesi yer alıyor. O da şehrin simgelerinden. Hazine, arşiv, hapishane olarak kullanılmış.
Turistlerin köprüden sonraki ilk durağı 14’üncü yüzyıldan kalma Rahip Meclisi binası. Luzern Aslanı anıtını da unutmamak gerek. Bu anıt, Fransız ordusundaki İsviçrelilerin kılıçtan geçirilmesini anmak için dikilmiş. Ölümcül bir mızrak yarası almış aslan figürü, 1821 yılında doğal kayaya oyularak yapılmış. Amerikalı yazar Mark Twain “bu heykel dünyanın en etkileyici ve özgün heykeli” demiş.
Kuruluşu 1178 yılına dayanan şehir önceleri bir balıkçı kasabasıyken, zamanla önemini artırıp bir ticaret merkezine dönüşmüş. Günümüzde kışın kayak turizminin, yazın sanatın merkezi. Şehrin ara sokaklarında, üzerinde freskler olan tarihi binalar var. Şehri saran surlar ve kulelerden Luzern’i kuş bakışı seyretmek de mümkün.
İsviçreliler Luzern’e “Gururlu Şehir” diyor. Şehir bu sıfatı hak ediyor. Ülkenin kültür ve sanat merkezi... Ünlü piyanistimiz Fazıl Say da, geçen ay İsviçre’de verdiği konser için Luzern’i seçmişti. Orkestra şefi müzisyen Herbert von Karajan gibi pek çok sanatçı Luzern’den etkilenmiş. 2 bin kişilik salonu, dünyanın en iyi akustiğine sahip mekanlarından.

İSVİÇRE’DEKİ İSVİÇRE

İsviçre, Avrupa’daki en güzel doğaya sahip ülkelerden... Luzern için ise “İsviçre’deki İsviçre” diyenler var. Dağları, dağ köyleri ve gölüyle gelenleri kucaklıyor. Gözleriniz bir zamanların ünlü çizgi film kahramanları Heidi ve Peter’i arıyor.
Avrupa’nın önemli kültürlerinin kavşak yerinde bulunan İsviçre’de ve Luzern’de, dört resmî dil konuşuluyor. Ülkede Almanca ağırlıkta ama, batıda Fransızca, güneyde İtalyanca ve küçük bir azınlık tarafından konuşulan Romans dili de kullanılıyor. İsviçreliler, okulda kendi anadilinden başka İsviçre’nin resmî dillerinden birini daha öğrenmek zorunda. Herkes en az iki dil biliyor.
İsviçre’de yurtiçi ulaşımda dünyanın en dakik tren ağı var. Üstelik ülkenin bir ucundan diğer ucuna uzaklık 390 kilometre. Yani İstanbul ile Ankara arasından bile kısa. Luzern, mayo ile smokinin kesiştiği bir şehir. Bir yanda mayosunu giyip göle gidenler, diğer yanda smokinlerini giyip konsere koşanlar var.
Luzern ismini zihninizin bir kenarına not edin. Ve bir gün yolunuz İsviçre’ye düşerse, heybetli dağların eteklerinde kurulu bu şehirde ve göl kıyısında, romantizm, tarih ve sanatla iç içe olmak için mutlaka uğrayın...

PEYNİR CENNETİ

Şehir zengin bir mutfağa sahip. Alman etkisi göze çarpıyor ama dilerseniz ortaçağdan kalma bir şatodaki Fransız lokantasını ya da ucuz bir pizzacıyı tercih edebilirsiniz. Geleneksel Filets de perche, Longeole (bir sosis çeşidi), Cardons (sebze salatası), Chasselas ve Gamay adlı şarap çeşitleri tüm İsviçre’de olduğu gibi burada da ünlü. Şehirdeki dükkanlarda satılan çikolata ve peynir çeşitleri ise sayılmayacak kadar çok. Çikolatalar, alkollü çeşitlerinden fındıklılarına kadar çok çeşitli seçenek var ama fiyatlar oldukça yüksek. Mısır gevreği, marmelat, bal ve peynir kahvaltının vazgeçilmezleri olmuş. Özel sosla hazırlanmış kılıçta süt danası da, mutfağın ünlülerinden. Ayrıca özel tenceresinde yapılan ve her yörede değişik bir peynirin kullanıldığı et yemeği olan “Fondü” de ilginç lezzetler arasında. İsviçre’de havyar üretimi Avrupa ülkeleri arasında en yüksek yere sahip. Dünyanın 5’inci büyük peynir üreticisi İsviçre, Alplerin eteklerinde beslenen inekleri ve geleneksel üretim teknikleriyle, çok çeşitli ve lezzetli peynirler sunuyor. Bunlar küçük çiftliklerde üretiliyor. Emmental adlı tatlı peyniri en ünlüsü. Gruvyere Sbrinz Appenzell ve Tete de Moine peynirleri de, Mehmet Yaşin’in deyimi ile “damak çatlatan” cinsten.
False