GeriSeyahat Prag’da Kafka gibi hissediyorum Petra’da Indiana Jones
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Prag’da Kafka gibi hissediyorum Petra’da Indiana Jones

Prag’da Kafka gibi hissediyorum Petra’da Indiana Jones

ErtuÄŸrul Özkök, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni. Bir gazetenin yayın yönetmeni olmak, bütün gün gazete binasında ikamet etmek anlamına gelmiyor, o devamlı yollarda. Onun için tatil, kimsenin karışmayacağı, canının istediÄŸi gibi yaÅŸayacağı zaman dilimi demek. En sevdiÄŸi ÅŸehirler, tesadüfen keÅŸfettikleri; en mutlu olduÄŸu seyahatleri ise tek başına, hayalerinin peÅŸinden gittikleri.Her seyahatte bir baÅŸka roman, film kahramanı kimliÄŸine bürünüyor; onun gözünden bakıyor, onun ruh haliyle geziyor. Hayalindeki dinlenme ÅŸekli ise New York’ta bir otel odasına kapanıp, üç gün çıkmamak; hiçbir ÅŸey düşünmemek ve planlamamak. ErtuÄŸrul Özkök seyahate bakışını ve Petra’dan Katmandu’ya son yıllarda gördüğü yerleri anlattı. KATMANDUHippi duygularımın gecikmiÅŸ tatmini Katmandu’yu üniversite yıllarımdan beri görmek istiyordum ama o yıllarda param yoktu, gidemedim. Bir de her Türk gibi, bir ayağımı garantiye almadan öbür ayağımı kaldırmadığım için de olmadı. Daha sonra Hürriyet’in reklam grubu ve reklamverenleriyle birlikte çok güzel koÅŸullarda gittim Katmandu’ya. Bu seyahat hatıramdaki yerini ertelenmiÅŸ hippi duygularımın gecikmiÅŸ tatmini olarak aldı. Katmandu’da bambaÅŸka bir dünya gördüm, çok mistik bir yer. Hayatımda hiç ölü görmemiÅŸtim; orada bırakın görmeyi, yakılışına bile tanık oldum. Ölümün aslında ne kadar sıradan, ne kadar korkulmayacak bir ÅŸey olduÄŸunu anladım orada. BERLÄ°NEskiliÄŸini koruyan yeniye açık ÅŸehir Berlin’i çok seviyorum. 21. yüzyılda Avrupa’nın en önemli ÅŸehirlerinden biri olacak bence. Mimari deneyimin yeniden baÅŸlatıldığı bir ÅŸehir. EskiliÄŸini koruyan ama yeniye kapalı olmayan bir ÅŸehir Berlin. DoÄŸu Berlin’de, entelektüellerin olduÄŸu bölgede dolaşırken müthiÅŸ bir heykel galerisi çıktı karşıma. Demirden, devasa heykeller vardı içeride. Çok New York’vari bir galeri olduÄŸunu düşünüp dışarıdan bakarken bir Zeki Müren ÅŸarkısı geldi kulağıma. İçeri girdim, elinde kaynak aleti, gözünde maske, yakışlıklı bir oÄŸlan heykel yapıyordu. Ben konuÅŸmadan o beni tanıdı. MeÄŸerse biri askerlikten ayrılma, biri de Kürt olan iki Türk’müş galerinin sahipleri. Arka avluda hurdaya çıkmış bir helikopter vardı, onu kesip kesip heykellerinde kullanıyorlarmış.LÄ°ZBONKáşif ruhumun Mekke’siKeÅŸfetmek çocukluÄŸumdan beri ruhumda yer etti, Lizbon da kaÅŸiflerin ÅŸehri. O yüzden beni çok etkiliyor, yapamadıklarımı hatırlatıyor bana. Limandaki KaÅŸifler Anıtı’nın Atatürk’ü ziyaret eder gibi ziyaret ediyorum, hiçbir Lizbon seyahatimden orayı görmeden dönmem. Lizbon’da bir ÅŸansızlığım oldu; fado dinlemeye ilk defa Selahattin Duman’la gittim. Bütün gece onu dinledim. Bir de o gece bir yalan uydurdum. Fado nerden çıkmış diye konuÅŸurken, ‘Bak dedim, Portekizli kadınlar çok çirkin. Erkekler güzel kadın bulmak için gemilere atlayıp gide gide sonunda kaÅŸif olmuÅŸlar. Kadınlar da giden erkeklerine aÄŸladıklarında fado çıkmış.’ Selahattin onu gerçek sanıp yazdı sonra.LAS VEGAS21. yüzyılın konseptiLas Vegas’a da bayıldım. Bir sürü insana göre korkunç, bana göre 21. yüzyılın turizm konsepti. Bu yüzyılın sonuna doÄŸru artık her ÅŸeyin suni mekanlarda gerçekleÅŸeceÄŸine inanıyorum. Åžimdi bile öyleyiz, plazalarda çalışıyoruz, ofisim kendim için yarattığım Disneyland. Ceaser’s Palace’da otelin içinde, üstü kapalı olan ama yine da açık havada olduÄŸunuz hissini veren bir Ä°talyan kasabası yaratmışlar. Meydanı, çeÅŸmeleri, evleri var... Sokaklarında geziyorsunuz. Herkes meydandaki havuza para atıp dilek tutuyor. Meydana bakan yarısı içeride, yarısı dışarıda bir restoran var. Herkes dışarıda oturmak istiyor, halbuki dışarısı da dışarısı deÄŸil ki! O suni gök bile insanı dışarı çekiyor. O kasabada 15 dakikada bir gece oluyor, sonra yine güneÅŸ doÄŸuyor. KENYAİçimdeki maymunu ortaya çıkardıKenya’ya giderken Kilimanjaro ve Out of Africa filminin görüntüleri vardı hayalimde, o görüntüleri aradım hep. Amboseli Milli Parkı çok hoÅŸuma gitti, Kilimanjaro’nun eteklerinde, dümdüz bir yer. O boÅŸluÄŸun her yanında ufak ufak, incecik binlerce hortum var, önünüzden onbinlerce hayvan geçiyor. Oradan Mount Kenya’ya gittik, içimdeki maymun orada yine ortaya çıktı, kendimi safariye çıkmış Ä°ngiliz gibi hissetmeye baÅŸladım. AkÅŸam yemeÄŸine ceketsiz, kravatsız alınmadığınız bir yerdi. Masai Mara’da gece çadırda kaldık. Uyurken çadırı sımsıkı kapatmak gerekiyordu, yoksa maymunlar giriyordu içeri. Oradaki geceyi hiç unutmayacağım, kaldığımız yerin aÅŸağısında nehir akıyordu; su aygırları sabaha kadar bağırdılar. Ertesi gün hafif sarhoÅŸ bir Ä°ngiliz pilotun kullandığı uçakla Mombasa’ya gittik. Mombasa Hint Okyanusu kıyısında, bambaÅŸka bir yer. Sinbad’ın dekoru gibiydi. Sıcak hava, baharat kokusu, liman, gemiler, ticaret, uzun entariler giymiÅŸ sarıklı adamlar...PRAGKahraman olduÄŸum ÅŸehirPrag’da beni etkileyen birkaç ÅŸey var. Biri, Kafka’nın doÄŸduÄŸu yer. Benim kuÅŸağımda Kafka’dan etkilenmeyen kimse yoktur. Ä°kincisi de Milan Kundera’nın kitabı Varolmanın Dayanılmaz HafifliÄŸi’nin yazıldığı ve geçtiÄŸi yerler. Orada kendimi baÅŸrol kahramanı gibi hissettim. ASSUANYelkenliyle günbatımıBeni en çok etkileyen yerlerden biri de Mısır’daki Assuan. Assuan’daki çarşıda saatlerce gezdim, kahvelerde oturdum. AkÅŸam da tek başıma bir feluka (yelkenli tekne) kiralayıp gün batımında nehirde dolaÅŸtım. Orada Indiana Jones oldum birdenbire. Bir kere daha gidip, bu sefer Old Cataract Hotel’de kalmak istiyorum birkaç gün. Böyle ÅŸehirler, batıdan daha çok cezbediyor beni artık. Kafamdaki oryantalizm mi orayı daha çok sevdirdi, yoksa Osmanlı’yla baÄŸlantılı bir akrabalık duygusu taşıma hissi mi bilmiyorum. En etkilendiÄŸi yerlerAssuan Petra Venedik Fas-TunusBarcelona seyahatte ne okuyorSeyahate dört kitapla çıkıyor: Bir polisiye, bir ÅŸiir kitabı, bir roman, bir de kendi tabiriyle joker kitap. Canı hangisini okumak isterse diye; yabancı gazete ve dergileri de okuyor.ne dinliyoriPod’unda klasikten caza her türlü müzik var. Haris Alexiou, Coldplay, Miles Davis’in Kind Of A Blue albümü, Mahler’in Ölmüş Çocuklar Åžarkısı ve Mozart her daim favorileri. Bir de Kerem Görsev’in onun için hazırladığı karışık CD’leri.ne yiyor, ne içiyor‘Her gün önemlidir’ mottosuyla günlerini denemeyle geçirmeyi sevmiyor, bildiÄŸi ve keyif aldığı yemekleri yiyor, ÅŸarapları içiyor. Öğlenleri 5,5-6 derecelik bira içmekten keyif alıyor. Avustralya ÅŸaraplarından ÅŸaÅŸmıyor, Fransız ÅŸaraplarının bazen hayal kırıklığına uÄŸrattığını söylüyor. Ä°talyan ve Portekiz ÅŸaraplarını ise son yıllarda keÅŸfetmiÅŸ.ne giyiyorRahat. En nefret ettiÄŸi ÅŸey valiz taşımak olduÄŸu için hafif seyahat ediyor. Bazen de oradan alıyor.neyle seyahat ediyorUçakla. Uçakta olmaktan ve uçak yolculuklarında elle yazı yazmaktan çok keyif alıyor.nerede kalıyorModern ve odası büyük, banyosu güzel otellerde kalmayı seviyor.kimle seyahat ediyorTek başına.çantasının olmazsa olmazlarıKitap, iPod, cep telefonu. Seyahatte aranmaktan rahatsız olmuyor, tam tersine 10 dakikada bir çalmazsa huzursuz oluyor.Â
False