GeriSeyahat Mine Ergün öğrenci seyahatlerini anlattı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Mine Ergün öğrenci seyahatlerini anlattı

Mine Ergün öğrenci seyahatlerini anlattı

Mine Ergün (21), Marmara Üniversitesi’nde biyoloji okuyor. 16 yaşından beri babasının desteğiyle Avrupa’da öğrenci seyahatlerine gidiyor. İlk yolculuğu, yabancı dillerini geliştirmek isteyen gençlerin sıklıkla tercih ettiği yöntemle, Almanya’daki bir çalışma kampına olmuş.

Sonra, bir kız arkadaşıyla birlikte İskandinav ülkelerinde trenlerde bulmuş kendini. En son da, iki ay boyunca tek başına Londra’da kalmış. Gideceği yerlere babasıyla birlikte karar veriyorlar. Mine her sene, "İspanya-İtalya-Fransa" derken, babası "Kızım bak buralara git, hayatta bir daha göremezsin" diyerek sıradışı ülkelere gönderiyor onu. Bu sene yine Akdeniz’e gitmek istiyor ama hedef Japonya gibi duruyor...

Almanya başlangıç için iyi

Almanya’da bir çalışma kampına gittiniz. Neydi işiniz?

- Ben seçme yapmada biraz geç kalmışım, o yüzden ücra bir köyde bir kamp buldum. Nienburg diye bir köydeki bir binayı kültür merkezine dönüştürmekti görevimiz. Birçok ülkeden toplam 20 öğrenciydik. Dört hafta boyunca işçi gibi çalıştık resmen. Duvar kırdık, moloz taşıdık... Ama bizim genç ve öğrenci olduğumuzun da farkındalardı, çok sıkmadılar. Başımızda 20 yaşında bir Alman vardı. Ben kız başıma ne kadar kum taşıyabilirim ki zaten?

Yoruldunuz ama değdi mi?

- Kesinlikle! Koşullarımız biraz zorlayıcıydı, çünkü odalarımız yoktu, inşaat alanında kurulu dev bir çadırda kalıyorduk. Mutfağımız, inşaat olan binanın giriş katındaydı. Ama bunlar eğlenmeye ve arkadaşlığa engel olmadı! O mutfakta herkes kendi ülkesinin yemeklerini yaptı. Biz iki arkadaştık, mücverimiz süper oldu ama dolmalarımız çorba gibiydi.

Nienburg dışında bir yerlere gittiniz mi?

- Evet. Hafta sonları yirmimiz birden toplanıp trenle yakın şehirlere gidiyorduk. Tutumlu bir grup olduğumuz için bu gezilere paramız yetiyordu. Sabah gidip, akşam dönme yöntemiyle Hamburg’a ve Hannover’e gittik. Hannover, yaşlıların olduğu, çok düzenli, sakin ve sıkıcı bir şehir. Hamburg’u daha çok beğendim ben. Liman şehri, renkli, yaşam olan bir şehir. Burada gençler var! Biraz da karmaşa var, o da çok hoşuma gitti. Bütün gün yürüdük Hamburg’da. Bir de kamptan önce Bremen’da kaldık.

Meşhur Bremen Mızıkacıları’nın heykelini gördünüz mü?

- Tabii ama "bu muydu" diye de sorduk kendimize. Küçücük bir şey... Bremen’de Türklüğün sınırlarını zorladık resmen. Öyle bir güven var ki sistemde, tramvayda bilet kontrolü falan yok. Biz tabii ki biletsiz bir şekilde bir oraya bir buraya gittik durduk.

Köyde akşamlar nasıl geçiyordu?

- Çok küçük bir yer olduğu için bizim varlığımız büyük bir olaydı. Hemen her gece bizim için bir organizasyon yapıldı. Bir akşam parti, ertesi akşam konser... Başka bir gün yemekler yapıp getiriyorlardı. Hiç sıkılmadık. İş dışındaki diğer saatlerde de bisikletle dolaştık, bol bol sohbet ettik.

Bir daha gider misiniz Almanya’ya?

- İskandinavya’yı ve Londra’yı gördükten sonra hayır. Ama böyle seyahatlere başlamak için iyi bir ülke Almanya, çünkü düzenli ve kolaylıkla adapte olabiliyorsunuz.

ÖZGÜVEN VE DENEYİM

Bu seyahatler bana çok şey kattı. Özgüven ve tek başına bir şeyleri becermek bir yana, dışarıdakilerin Türklere nasıl baktığını, hakkımızda ne düşündüklerini öğrendim. Gittiğim bütün şehirlerin parlamentolarını, ulusal müzelerini, modern sanat müzelerini ve sanat galerilerini geziyorum. Ve tabii ki alışveriş caddelerini. Berlin’deyken, sabah altıda sıraya girip saatlerce bekledikten sonra MoMA New York’un sergisini bile gördüm. Edvard Munch’ün şimdi çalınmış olan Çığlık tablosunu Oslo’daki müzede son görenlerden biri de muhtemelen benim.

HOSTELDEN BAŞKA YERDE KALMAM

Hostelde kalmanın amacı ve güzelliği, orada birçok kişiyle tanışmak olmalı. O yüzden de kalabalık odalarda kalmak daha iyi. Orada edinilen arkadaşlardan birçok şey öğreniyorsunuz, rotanız bile değişebiliyor. Ayrıca, oda ne kadar kalabalıksa, fiyatı o kadar ucuz. Fiyatları 10 Euro’dan başlıyor.

Interrail’in İskandinav versiyonu

Neden İskandinavya?

- 19 yaşındayken, bu sene nereye gidelim diye araştırırken, amcam, "İskandinavya’da Scan-Rail diye bir şey varmış" dedi. İnterrail’in İskandinav versiyonu. Bir biletle İskandinav ülkelerinde birçok yere gidebiliyorsunuz. Stockholm (İsveç), Oslo, Bergen (Norveç), Helsinki (Finlandiya) ve Kopenhag’a (Danimarka) gittim o şekilde. Norveç’te Bergen’e gittik. Minik minik evler, hepsi İskandinav tarzında tabii, tepeden çok güzel manzarası var. Yemyeşil, çok güzel ve muhtemelen gençler için son derece sıkıcı bir şehir. Emekli olunca yaşayabilirim!

Helsinki’yi beğendiniz mi?

- Bayıldım ben Helsinki’ye. İnsanlar genç ve çok sıcakkanlı. Turistlere çok sempatik davranıyorlar. Gönüllü öğrenciler, üzerlerinden "info" yazan yeşil tişörtler giyiyordu. Onlara şehirle ilgili her şeyi sorabiliyordunuz. Ayaklı enformasyon bürosu yani! Herkes sokakta. Nehrin kıyısında restoranlar, her yerde lokal pazarlar var. Şansımıza Helsinki’de çok meşhur iki kilisenin birinde düğüne, birinde ayine rastladık.

Kopenhag’da en çok hoşunuza giden ne oldu?

- Şehrin merkezinden biraz uzakta Christia diye bir bölge var. Küçük bir bölge. Halkı devlete isyan etmiş, kendilerine resmen özerk bir bölge yaratmışlar. Ne çalışıyorlar, ne de vergi ödüyorlar. Çok harabe bir yer, düzgün evler yok. Herkes sarhoş, kafası iyi. Süper bohem tipler, devamlı eğlence ve sanat var; geçimlerini takı satmaktan falan kazanıyorlar.

İskandinav ülkelerinin arasında fark neydi sizce?

- Norveç daha genç, daha çok turist var. Stockholm güzel ama sakin. Finlandiya’ya bayıldım ben. Çünkü gerçekten genç, yaşayan bir ülke. Herkes sokaklarda.

En sevdiği 4 yer

á Londra á Helsinki á Oslo á Bergen

seyahatte ne okuyor

Seyahatte rehber kitap ve turist infolardan aldığı broşürleri okuyor. Rehber kitabı yanında taşımıyor. Hostellerde tanıştıklarından ödünç alıyor.

ne dinliyor

Yanında müzik taşımıyor, gittiği yerlerde dinliyor.

ne giyiyor

Öğrenci seyahatine çıkarken yanına bol miktarda tişört ve çamaşır alıyor ama kesinlikle en cicilerini değil!

ne yiyor, ne içiyor

Öğrenci seyahatlerinde amaç, ucuz ama güzel yemek yemek. Yerel yemekleri seviyor, kesinlikle daha ucuz diye McDonald’s’a vb. gitmiyor.

neyle seyahat ediyor

Uçakla ve trenle.

nerede kalıyor

Hostellerde kalıyor.

kimle seyahat ediyor

Bugüne kadar birlikte gittiği arkadaşları Zeynep ve Merve ile ve tek başına.

çantasının olmazsa olmazları

Diş fırçası, fotoğraf makinesi, kağıt kalem.
False