Zarif bir sanat gemisi: İstanbul Modern

Güncelleme Tarihi:

Zarif bir sanat gemisi: İstanbul Modern
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2023 11:55

İstanbul Modern’in İtalyan mimar Renzo Piano imzalı yeni binası ziyarete açıldı. Beş ayrı sergiyi ağırlayan müze, abartıdan uzak, zarif tasarımı ve kendini unutturan şeffaflığıyla hayranlık uyandırıyor.

Haberin Devamı

Lafı dolandırmadan baştan söyleyelim, İstanbul Modern’in Renzo Piano imzalı yeni binasını gezince iyi mimarlık neymiş bütün hücrelerinizle hissediyorsunuz. Abartıdan uzak, zarif bir müze burası; her şey olması gerektiği gibi. Bulunduğu Galataport liman bölgesine uyumuyla zarif bir sanat gemisine de benzetilebilir rahatlıkla. Daha önce binayı dışarıdan görmüş, arkasındaki Tophane Parkı ile önündeki deniz arasındaki bağlantıyı kesintiye uğratmayan, kendini unutturan şeffaflığına hayran kalmıştım.
Eleştirmen Ayşegül Sönmez, ‘Çağdaş Sanat Var Mı? (Everest) kitabında Piano’nun müzeyi “Limana yeni yanaşmış, demir atmak üzere ya da az sonra ayrılacak bir gemi gibi” tasarladığını yazmıştı. Gerçekten de öyle... ‘Basın ön izleme’ için Tophane’deki tramvay durağından müzeye doğru ilerlerken önde duran devasa kruvaziyer geminin burnunun binanın uzantısı gibi göründüğünü fark ediyoruz; haliyle müze de geminin gövdesi...
Ve İstanbul Modern’e adım atıyoruz... Başta Paris’teki Centre Pompidou olmak üzere dünya çapında önemli kültür yapılarına imza atan Pritzker ödüllü İtalyan mimar Renzo Piano’nun Boğaziçi’nin ışık yansımalarıyla pırıldayan sularından ilham alarak tasarladığı müzenin zemin katının şeffaflığı etkileyici; sanki binada değilmişsiniz gibi. Bu şeffaflık, ziyaretçilerin Tophane Parkı ve kıyı şeridi arasında güçlü bağ kurmasını sağlıyor. Önünde gemi olmasa denizle ilişkiniz de kesintiye uğramıyor. Zaten müze mağazası, kütüphane, kafe, çocuklar için sanat atölyesi ve keşif alanının zemin katı, ücretsiz girip dolaşabileceğiniz bir kamusal alan olarak işlevlendirilmiş. Sanat atölyesi alanı çocukların ‘doğa ve çevre’yi, keşif alanı ise Fahrelnissa Zeid’i deneyimleyebileceği şekilde düzenlenmiş. Çocuklar, yapboza benzeyen renkli parçaları kullanarak kendi Zeid esintili eserlerini yapabileceği keşif alanının, belli aralıklarla başka sanatçılara göre işlevlendirileceğini de ekleyelim. Binanın ana kütlesinin altındaki şeffaf cam çit ise dış mekândaki heykel bahçesi ile çocuk etkinlik alanlarına korunaklı bölümler sunuyor.
Zemin kattaki şeffaflık üst katlardaki fuaye alanlarında da devam ederek ziyaretçilerin binanın çevresiyle sürekli bir görsel etkileşim halinde olmasına olanak veriyor. Üç boyutlu alüminyum panellerle kaplı dış cephesi değişen güneş ışığı ve sudan gelen yansımalarla ışık-gölge oyunları yaratan binanın ‘mezanin’ denilen -1’inci katında sinema salonu yer alıyor. 1’inci katında fotoğraf galerisi, kısa süreli sergi salonu, eğitim-etkinlik odaları ve restoranın bulunduğu müzenin koleksiyon ve süreli sergi salonları ise 2’nci katta.
Kurucu sponsor Eczacıbaşı Topluluğu ile ana sponsor Doğuş Grubu-Bilgili Holding’in ortak katkısıyla inşa edilen, Boğaziçi ve Haliç’in buluştuğu özel bir konumda yer alan İstanbul Modern’in çatısındaki seyir terası da İstanbulluların yeni uğrak yerlerinden biri olacağa benziyor. Binanın çatısını tamamen kaplayan ‘yansıtma havuzu’ ve üzerine yerleştirilen platform, suyun üstündeki kent yansımasıyla denizi bütünleştirerek benzersiz bir seyir deneyimi sunuyor. Zira martılar havuzu çoktan sahiplenmiş bile...

Zarif bir sanat gemisi: İstanbul Modern


Çoğunluğu yeni eserlerden oluşan ‘Yüzen Adalar’ başlıklı büyük koleksiyon sergisinin yanı sıra Nuri Bilge Ceylan’ın etkileyici fotoğraflarından oluşan ‘Başka Bir Yerde’ ile İstanbul Modern Kadın Sanatçılar Fonu aracılığıyla koleksiyona dahil edilen yapıtların yer aldığı ‘Hep Buradayız’, müzenin yapım sürecini fotoğraflayan Cemal Emden’in ‘Mimarinin İnşası’ ve ‘Renzo Piano: Yerin Ruhu’ sergileriyle dün halka açılan, açılış töreni ise ileri bir tarihte yapılacak İstanbul Modern’in yeni binası da ‘zarif’ bir sanat eseri; mutlaka görülmeli...

YENİ BİNAYA ÖZEL YAPITLAR
İstanbul Modern, yeni binası için özel olarak davet ettiği Olafur Eliasson, mekâna özgü bir yerleştirme üretti. Üç parçadan oluşan ‘Senin Beklenmedik Seyahatin’ adlı yapıt, binanın merkezindeki merdiven boşluğunda farklı katlara yayılarak izleyiciye dinamik bir müze deneyimi sunuyor.
Refik Anadol’un ‘Sonsuzluk Odası: İstanbul Boğazı’ adlı mekâna özgü yerleştirmesi ise İstanbul Boğazı’ndaki anlık meteorolojik dönüşümle ilgili veri ve temalara odaklanıyor. Yapıt, 360° aynalı bir odada anlık verileri dijital teknolojiler kullanarak işliyor ve hareketli görseller yaratıyor.

YENİLENMİŞ BÜYÜK KOLEKSİYON SERGİSİ
İstanbul Modern’in koleksiyonundan kapsamlı bir seçki sunan ‘Yüzen Adalar’ başlıklı sergi, çoğu ilk kez sergilenen yapıtları barındırıyor. ‘Yüzen Adalar’ başlığı sanatçıların hem ait oldukları yerle olan ilişkilerinin altını çiziyor hem de üretimleriyle coğrafyalar ötesi etkilerine vurgu yapıyor. 110 sanatçı ve 2 sanatçı ikilisine ait 280 yapıtı bir araya getiren sergi, müzenin 2’nci katının tamamına ferah bir şekilde yayılıyor. 1945 sonrasından günümüze Türkiye sanatındaki gelişimi müze koleksiyonundan bir kesitle sunan sergi, Fahrelnissa Zeid, Nejad Devrim, Yüksel Arslan, Cihat Burak, Ömer Uluç, Gülsün Karamustafa, Canan Tolon, İnci Eviner, Taner Ceylan gibi önemli isimlerin farklı dönemlere ait yapıtlarını bir araya getirerek sanatçıların üsluplarındaki dönüşümleri de gözler önüne seriyor. Sergide güncel sanatın küresel dönüşümünde etkin rol oynayan Anselm Kiefer, Anselm Reyle, Georg Baselitz, Gilbert & George, Anthony Cragg, Michelangelo Pistoletto, Alicja Kwade, Margherita Manzelli, Jérôme Zonder, Mohamed Bourouissa gibi isimlerin yapıtları da yer alıyor.

NURİ BİLGE CEYLAN'IN EN YENİ FOTOĞRAFLARI
Müzenin fotoğraf galerisi, Altın Palmiye ödüllü büyük yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın Türkiye’nin yanı sıra Hindistan, Gürcistan, Çin, Fas ve Rusya gibi dünyanın farklı coğrafyalarında çektiği portreleri bir araya getiren ‘Başka Bir Yerde’ adlı sergisini ağırlıyor. İlk kez sergilenen 22 büyük boyutlu fotoğraf, renklerin birbiriyle diyaloğu, dengeli kompozisyonlarıyla hayli etkileyici. Fotoğraflardaki insanların gözlerimize yönelen keskin bakışları, izleyiciyle doğrudan bağ kuruyor.
Zarif bir sanat gemisi: İstanbul Modern


BAKMADAN GEÇME!