Yüksek edebiyat bize alçak geliyor

Güncelleme Tarihi:

Yüksek edebiyat bize alçak geliyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2017 12:34

Hürriyet Kitap Sanat dergisinin ilk sayısında, geleceğin 10 yazarı soruşturmasının dikkat çeken detaylarından birisi, listedeki üç yazarın kitaplarının Raskol’un Baltası etiketiyle yayımlanmış olmasıydı. Aslında bu bir tesadüf değil, zira Raskol’un Baltası yola çıktığı 2012’den beri genç kalemlere, yeni yazarlara kapısını açıyordu. Peki kimdir Raskol’un Baltası’nı taşıyanlar, o balta neden havada?

Haberin Devamı

Bundan yaklaşık beş yıl önce, 11 Kasım 2012’de, Dostoyevski’nin doğum gününde bir manifesto yayımlanmıştı. “Yüksek edebiyat bize alçak geliyor” diye söze giriyorlardı.
Zeminde bir silüet, baltasını bir şeye vurmak üzere kaldırmış bir adam...
Benzerlerine çağrıda bulunuyorlardı: “Edebi hiza aramıyoruz, çağımız hakkında kişisel patlamalar arıyoruz. Anlatıyı kısıtlayan kuralları tanımıyoruz, kuralların alaşağı edilmesinden zevk alıyoruz. Genç yazarlara yazmaya devam edecek mi diye bakmıyoruz, tek kitap olsun ama yazarla çağı arasında bir çarpışma olsun, biz sahiciliği arıyoruz. Yüksek edebiyat bize alçak geliyor, yüksek edebiyatın baskısına ‘Hayır’ diyen yazarları arıyoruz. Roman, hikâye nasıl yazılır diye yaratıcı yazarlık kurslarına giden yazarları değil, içindeki kimyaya teslim olan cesareti arıyoruz. Çatışkan Raskolnikov’lar arıyoruz.”
İmzaları kısa ve öz; ‘Raskol’un Baltası’.
Ahmet Güntan ve Burak Fidan editörlüğünde 2012’de yola çıkan ekip, bir yıl önce şairlerden oluşan, son yılların en etkili şiir hareketi 160. Kilometre’yle aynı yapılanma içinde yer alıyordu.
Elindeki baltayı doğru yere ve hakkıyla savurmayı amaçlayan ‘çatışkan’ yazarları bir araya getirmeye niyetli bir yayınevini ilan ediyordu Güntan ve Fidan’ın kaleme aldıkları manifesto. Bu manifestoyu sayfalarında barındıran ilk yayın ise 50 Kuşağı’nın sıra dışı kalemlerinden Orhan Duru’nun ‘Az Roman’ıydı. İlk günden bugüne kadar baltasını kaldırmış 13 ‘çatışkan’ yazardan toplam 17 kitap yayımladılar.
Hürriyet Kitap Sanat’ın soruşturmasında listeye giren 10 yazardan 3’ünün Raskol’un Baltası etiketiyle yayımlanmış olması bir tesadüf değil aslında. Çünkü yayınevi listesindeki 13 yazarın 9’u ilk kitaplarını Raskol’un Baltası’nda yayımladı.

‘Tavrımız tutucu edebiyata karşı’
Dizinin editörlerinden Burak Fidan, Raskol’un Baltası’nı; “Edebiyatı, pazarlamanın ağır koşulları gereği dışarıda bırakan yayıncılık sektöründe, kendine ‘kirlenmeden’ yer arayan deneysel bir oluşumuz” sözleriyle açıklıyor.
Onlara alçak gelen yüksek edebiyatı ise şöyle özetliyor: “Bugün ‘Yüksek Edebiyat’, edebiyatı korumak adına yazarlara kurallar koyan edebiyattır. Bize alçak gelen, yüksek edebiyatın baskısı altında, sahiciliği, çatışkanlığı, günceli ıskalayan edebiyattır. Tavrımız, tutucu olan edebiyata karşı. Her dönemin yüksek edebiyatı, kendi döneminde kural yıkan edebiyattı. Aslında öncülerimizle aynı yoldayız.”
Doğum gününde yola çıktıkları Dostoyevski’yi öncüleri olarak görmekte haksız sayılmazlar. Bugün büyüklüğü ‘tartışmasız’ kabul edilen Dostoyevski’yi dönemin eleştirmenleri, roman yapısı kuramamak ve savruk olmakla eleştirmişlerdi. Bunu hatırlattığımızda Fidan: “Dostoyevski’de yüksek edebiyat baskısını göremeyiz. ‘Suç ve Ceza’ kişisel bir patlamadır, savruktur. ‘Cinler’, güncelin anlatısıdır. ‘Karamazov Kardeşler’ bir yazarın her şeyle son hesaplaşmasıdır. Dostoyevski, yüksek bir adamdır, yüksek duygularla yüksek düşünceleri korkusuzca çarpıştırmıştır. Ondan geriye yüksek edebiyat değil yüksek gerilimli eserler kalmıştır” sözleriyle, neden Raskol’un baltasını taşıdıklarının da altını çiziyor.
Raskol’un Baltası editörleri, aradan geçen beş yıl içinde benzerleriyle buluştular, onlarca dosya okudular ve 17 eser yayımladılar. Kendi sözleriyle “raf gücüne, ucuz pazarlama stratejilerine, PR’cı girişimlere baltayı kaldırmış” yazarlarla bir araya gelip çağın hemen sonuç bekleyen girişimci yazarlık tavrına karşı, sabrederek, gözlemleyerek, gerçekleştirdikleri süreçten “birlikte oldukları sürece dışlayıcı gücü yenebilecekleri” çıkarımını yapıyorlar. Bu beş yılda, Orhan Duru’nun ‘Az Roman’, Ahmet Güntan’ın ‘Olanlık’ ve ‘Tam O Sırada’, Ozan Can Özübal’ın ‘İtlaf’ ve ‘Bataklık’, İsmail Pelit’in, ‘Köpekler ve Allah’ ve ‘Şeytanın Sevdiği Ayetler’, Ozan Çınar’ın ‘Mazgalların Altında’ ve ‘Yol Hiç Bitmeyecekmiş Gibi’, İzzet Yasar’ın ‘Ester Kyra’, Ahmet İnce’nin ‘Yücelme’, Hakan Yılmaz’ın ‘Zaten Hayat Hep Böyledir’, Orçun Ünal’ın ‘Ölüm ve Dekadans’, Ebru Ojen’in ‘Aşı’, Banu Özyürek’in ‘Bir Günü Bitirme Sanatı’ ve Ferhat Özkan’ın ‘Logosoloji’ adlı kitaplarını yayımladılar. Beş yıl sonunda Raskol’un Baltası, yeni bir döneme girdiklerini “bir dönüşümün içinde olduğumuzu görüyoruz. Yayın hayatına başladığımızdan bugüne geçen zaman bir deneyin parçasıydı. Deney devam ediyor” diyorlar.
Yeni dönemlerinde Raskol’un baltasını 160. Kilometre’yle beraber savurmaya devam edecekler...

Yüksek edebiyat bize alçak geliyor


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!