Romantik ol, imkânsızı iste!

Güncelleme Tarihi:

Romantik ol, imkânsızı iste
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2021 09:43

Hasan Aksakal’ın ‘Avrupa Romantizminden Portreler’ sunduğu ‘Dünyayı Yeniden Büyülemek’, romantizme dair yararlı ve güzel bir çalışma; zira ikisi bir arada her zaman olmuyor.

Haberin Devamı

Romantizm deyince sizin aklınıza ne gelir bilmem ama benim aklıma Can Yücel ve onun ‘bigüzel’ Türkçe söylediği W. H. Auden şiiri gelir: ‘Alla’sen Söyle Nedir Aşkın Aslı Astarı?’ Başlığı bunca ‘romantik’ olan şiirin gerisini siz düşünün!
Can Baba yok ama başka romantikler de var memlekette! Romantizmin kitabını yazmış diyeceğim ama bu romantizmin tanımlarına girer mi çok mu bıçkın karşılanır, yine de söyleyeceğim, Hasan Aksakal bunlardan biri. Politik romantizmden ‘Türk Politik Kültüründe Romantizm’e (2015), oradan Türk muhafazakârlığına, Türk cogito’suna, çalışkan bir romantik.

Romantik ol, imkânsızı iste
Avrupa Romantizminden Portreler’ sunduğu yeni kitabı ‘Dünyayı Yeniden Büyülemek’ (Beyoğlu Kitabevi). Baştan söyleyeyim, hem yararlı hem güzel bir çalışma. İkisi bir arada olmuyor her zaman.
Aksakal da romantizmin aslı astarı nedir sorusuyla başlıyor. Ona verilen anlamları okudukça da, bilmem bu çağda mümkün müdür, insanın romantik olası geliyor: ‘Gerçekçi ol, imkânsızı iste!’ cümlesi bayrak açmış da, onun altında toplanmış gibi duruyor hepsi de, hayal gücünden derinden etkilenmek, tutkularla hareket etmek, verili gerçekliğin ötesine geçme arzusu... Ve ‘başka bir dünya mümkün’ demek, ki politik romantizmin savsözü sayılıyor, insan yalnızca o mümkünün kıyısında olmak için bile politik romantiklerden olur! (Aksakal, Namık Kemal’i romantiklerden sayıyor, peki ‘Romantik Komünist’ Nâzım Hikmet de romantiklerden sayılmaz mı?)
‘Dünyayı Yeniden Büyülemek’, evet, romantik bir ders kitabı aynı zamanda. Hangi edebiyatlarda ne zaman olmuşlar, şimdi neden onlardan söz edemiyoruz, onlar da ‘modası geçmiş’ler arasında mı sayılıyor yoksa? Şimdiki dünyada okunmalarının anlamı ne? Daha da önemlisi kim bu romantikler?
Adlarını saymak bile insana, Stefan Zweig’ın ‘Yıldızın Parladığı Anlar’ kitabını, onun parlak duygusunu hatırlatıyor: Novalis, Blake, Hölderlin, Coleridge, Lord Byron, Shelley, Jean-Jacques Rousseau, Lamartine ve romantik deyince yaşama da bir şövalye gibi veda etmiş, Lorca’yla birlikte hemşerimiz saydığım Puşkin de romantik yıldızlardan bazıları.
Romantik: Nasıl bir hale olmalı ki daha adlarını sayarken bile, ‘büyülü’ sözcükleri telaffuz ediyormuş gibi, şiirler, resimler, romanlar, müzikler, zamanlar, hayatlar... Belki de yeni bir romantizme ve romantiklere en çok gereksinim duyduğumuz zamanlardayız. Distopyaların ütopyalarla yarışı çoktan kazandığı bu çağ bir yeni ‘hayal devrimi’ istiyor. Başka bir hayal mümkün olmalı!
Romantikleri, bir anlamda hülya insanlarını okurken, aslında politik romantizme de ne denli esin kaynağı olduklarını, ‘büyük insanlık’ın ortaklaşıp paylaşabileceği düşlerle dolup taştıklarını, yani ‘uçuruma adım atmaktan korkmayan bu deliler’in, gerçekleştirdikleri ‘Romantik Devrim’in de Aksakal’ın dediği gibi Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi’yle birlikte, onlarla aynı şey olarak değil, düşünülebileceği de unutulmamalı.
Edebiyatta, felsefede, müzikte, resimde, politikada romantizm örnekleri boldur ama, yazarın da vurguladığı gibi, romantizm en çok şiir ve şiirsellik üzerine kuruludur. Buradan da şiirin doğuşuna dek uzanan bir yolculuk yapılır. Ve şairin dünyayı eskiden beri büyülediği, belki de dünyanın ilk büyücüsü olduğu anlaşılır. Yaşam da, doğayla iç içe, tüm insanlık ailesiyle birlikte şiirleştirilir.
Bir ‘yaşam felsefesi’ olarak, organik bir doğa-toplum-birey tasavvuru da geliştirir romantizm ve kimi Batıni anlayışlarda da olduğu gibi Tanrı’yı doğada görür, doğayı tanrılaştırır ve insanı da bir parçası olarak gördüğü doğayı yüceltip kutsar.
Novalis’ten esinlenen Schlegel’e göre aslında başka bir edebiyat da mümkün olacaktır.
Onun ‘romantik edebiyat’ anlayışı, “Şiir ve düzyazıyı, yaratıcılığı ve eleştiriyi, sanatsal şiiri ve doğa şiirini yakında birleştirip bünyesinde eritecek ve şiire can ve ruh verip, hayatı ve toplumu şiirselleştirecektir.”
Şairlere ‘romantik’ demek boşuna değilmiş meğer!

BAKMADAN GEÇME!