‘MeToo’ya içtenlikli bir erkek bakış açısı

Güncelleme Tarihi:

‘MeToo’ya içtenlikli bir erkek bakış açısı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 20, 2021 09:59

James Lasdun’un romanı ‘Bir Faunun Öğleden Sonrası’, bir erkeğe yöneltilen taciz suçlamasının erkek bakış açısından sosyolojik ve psikolojik bir araştırmasına girişiyor. Yazarın yarattığı psikolojik gerilim hem büyüleyici hem de kasvetli bir askıda kalma durumuna ulaşıyor.

Haberin Devamı

 

Hollywood’u sarsan Harvey Weinstein hakkındaki taciz iddiaları sonrası mağdurlardan ABD’li aktris Alyssa Milano, 15 Ekim 2017’de sosyal medya hesabından “Cinsel tacize uğradıysanız bu tweet’e cevap olarak ‘MeToo’ yazın” dedikten sonra ‘MeToo’nun (Ben de) bu denli hızla yayılacağını, çığ gibi büyüyeceğini belki kendisi bile tahmin etmemişti. ‘MeToo’ hashtag’i, çağrıyı yaptığı günün ertesinde yarım milyondan fazla kez kullanıldı. Sinema, müzik, ekonomi ve siyaset dünyasından isimlerin de aralarında olduğu on binlerce kişi ‘#MeToo’ etiketiyle kendi başlarından geçen taciz hikâyelerini paylaştı. Böylece ‘MeToo’ hareketi 90’a yakın ülkede yayıldı. İngiliz yazar James Lasdun’un ‘Bir Faunun Öğleden Sonrası’ romanı, o tweet atılmadan bir sene öncesinde, başkan adayı Trump’ın kadınlara yönelik muamelesinin seçimi kaybettirecek gibi göründüğü, halkın sandık başına gideceği süreçte geçiyor. Ustalıkla kurgulanmış ve her okuyucunun ilgisini çekebilecek bu roman, bir erkeğe yöneltilen taciz suçlamasının erkek bakış açısından sosyolojik ve psikolojik bir araştırmasına girişiyor.
‘Bir Faunun Öğleden Sonrası’nın isimsiz anlatıcısı, James Lasdun gibi New York’un kuzeyinde yaşayan burjuva bir İngiliz ailesinden yazar ve profesördür. Roman başlarken anlatıcının kendisi gibi gurbetçi İngiliz arkadaşı televizyon habercisi Marco Rosedale, Julia Gault isimli eski bir meslektaşının kendisini cinsel saldırıyla suçladığı bir biyografi kitabı yazdığını öğrenir. Marco haksız yere suçlandığı konusunda anlatıcıya ısrar eder. Sarhoş olduğu o 40 yıl önceki geceye dair her şeyi hatırlamaz ama asla kimseye tecavüz etmeyeceğini bildiğini söyler. Bir İngiliz gazetesinde tecavüz olayının haberleştirilmesini engellemeyi başaran Marco, ilerleyen günlerde daha da iyisini yapar. Julia’nın bir zamanlar Nazi işbirlikçisini öven bir kitap yazmak istediğini öğrendikten sonra, Yahudi yayıncısıyla iletişime geçer ve sözleşmesini iptal ettirir.
Kitap boyunca Lasdun’un sahte hatıralarla yüklü, erkek doğasının esiri erkek kahramanları, özellikle kadınların kendilerine tepkilerini yorumlamaktan aciz kalıyor. Marco da anlatıcı da diğer insanlarla aralarındaki uçurumları kapatmayı başaramıyor. Ama bu tür kahramanların eksikliği yazar için mükemmel bir anlatı materyalini de beraberinde getiriyor. Çünkü okuyucu onların adına yazarın verdiği bilgileri yorumlarken erkeklerin göremediği kanıtları ayırt edebiliyor ve en önemlisi kadınlarla empati kurmayı başarıyor.
Marco’nun, kitap boyunca bir tür pasif suç ortağı gibi davrandığı anlatıcının ilerleyen bölümlerde Julia’yı tanıdığı ortaya çıkıyor. Annesi ölen ve cenaze için Londra’ya giden adam, Julia’ya uğrayıp gerçeği sorma fırsatını yakalıyor. Kadın tecavüzün gerçekleştiği konusunda ısrar ediyor. Adam New York’a kafası daha da karışmış olarak dönüyor. Bu noktadan sonra ise okuyucu için artık güvenilir bir anlatıcının elinde olmadığı hissi başlıyor. Bunun üzerine romanındaki çıldırtıcı belirsizlik sonucu okuyucu vicdanıyla baş başa kalıyor.
Lasdun, bu derin sularda içtenlikli erkek bakışıyla gezinen mükemmel bir yazar... Erkek ruhunun karanlıkta kalan köşelerindeki psikolojik gerilimi ürkütücü bir netlikle ortaya koyan bu ‘Faun’u keşfe çıkın...

BİR FAUNUN ÖĞLEDEN SONRASI

‘MeToo’ya içtenlikli bir erkek bakış açısı

James Lasdun
Çeviren: Özlem Yüksel
Yapı Kredi Yayınları, 2021
128 sayfa, 20 TL.

BAKMADAN GEÇME!