Korkağız ve kararsızlık denizinin içinde boğuluyoruz

Güncelleme Tarihi:

Korkağız ve kararsızlık denizinin içinde boğuluyoruz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2018 12:42

Tiyatro sezonu pek çok yeni oyunla perdelerini seyircilerine açtı. ‘Zengin Mutfağı’, ‘Don Kişot’um Ben’, ‘Kral Lear’, ‘Kıyı’ gibi sezonda ilgi gören yapımların yanı sıra, prodüksiyon olarak mütevazı ama sözü sert ve etkili oyunlar da dikkat çekmeye devam ediyor. Onlardan bir tanesi de Gökhan Erarslan’ın yazıp yönettiği ‘Etik Nedir?’ adlı oyun. Felsefik temelli bir oyun olarak günümüz aydın sorunsalına değinen bu çarpıcı oyunun sahibi Gökhan Erarslan’a oyunu Etik Nedir’i sorduk.

Haberin Devamı

Bu sezonun dikkat çeken oyunlarından birisi ‘Etik Nedir?’. Oyun büyük bir ilgiyle izleniyor. Peki, neden Etik Nedir? Bu oyunu yazma fikri nerden ortaya çıktı?
‘Durmak ilerlemenin bir yoludur’, der Samuel Beckett Godot’u Beklerken adlı eserinde. Çağımız insanı kendisine yaraşır bir uyumsuzluğun içinde, hatta tam ortasında yaşarken bunun, artık duruyor ama bir adım dahi ilerleyemiyor. İlerlemenin yolunu kaybettik çünkü. Bilmiyoruz. Kavramları kaybettik. Bulamıyoruz. Oysa ki gündelik hayatın içinde fazlasıyla kullanılan fakat karşılaşmakta güçlük çektiğimiz ve hatta kaybettiğimiz bir kavram etik. Kabul etmek gerekir ki, günümüzde değişen pek çok şeyle beraber, tanımlar değişiyor, kavramlar değişiyor ya da insanlar bilindik tanımları ya da kavramları değiştirmeyi amaçlıyor. Etik kavramı da bunlardan bir tanesi... Neyin ahlaken uygun olup neyin olmadığını sorgularken, bireysel ahlakımız bencilliğimizle yüzleşiyor. Kimi zaman ahlaken hatta vicdanen uygun olmayan şeyleri yapıyoruz ve ortaya çıkan uyumsuzluk bizi rahatsız ediyor ama buna rağmen susuyoruz. Gerçeği söylemeye yüzümüz kalmıyor. Gerçeklerle yüzleşmiyoruz. Sanırım oyunu yazma fikri de esas olarak buradan çıktı. Yani benim ve bu ülkede yaşayan hemen herkesin hissettiği ahlaki ikilemlere dair ortak dertlerden çıktı. Oyunu 2017 yılında yazmıştım. 2018 yılının ekim ayında bağımsız bir sanat ve tiyatro oluşumu olan ‘gestus’ adına sahnelemeye başladık. Tolga Çiftçi oyuncu olarak tek başına sahnede bu oyunda. Tolga Çiftçi ile doğru zamanda doğru buluşmayı gerçekleştirdik. Aynı hayalde buluştuk, bu buluşma da sahneye çok başarıyla yansıdı.

Haberin Devamı

Bize biraz oyundan bahseder misiniz?
Bir akademisyenin son dersine odaklandığımız bir oyun bu. Oyunda gündelik hayattan aile kurumuna, politikadan kadın-erkek ilişkilerine kadar pek çok konu ‘etik’ kavramı üzerinden tartışmaya açılıyor. Yabancılık çekeceğimiz şeyler yok aslına bakarsanız sahnede. Kendi korkaklığımız var. Utancımız var. Yüzleşmelerimiz var. Yüzleşemediklerimiz var. Bu bir hesaplaşma oyunu. Oyundaki karakterimiz ve onun yaşamındaki tercihleri üzerinden bizler, yani seyirciler, kendi kişisel tarihimizin hesaplaşmasına varıyoruz.

Haberin Devamı

Oyunun en dikkat çeken yanı ise finaline seyircinin karar veriyor olması. Niye böyle bir final yapıyorsunuz?
Sahnede gerçek bir hikâye anlatıyoruz. Sahnede izlediğimiz ve çatışmanın doruğundaki adam bizden biri. Her gün aynı ya da benzer ahlaki çatışmaları bizler de yaşıyoruz aynı zamanda. Sahnede bunu izliyoruz o ayrı. Fakat gerçek bir ayna aslında o akademisyen seyirci için hepimiz aynıyız. Aynı kararsızlık denizinin içindeyiz ve boğuluyoruz. Belki de o yüzden finalde alması gereken kararı birlikte alırlarken hala çatışmanın tam ortasındalar. Bu tartışmaya seyirciyi de dâhil ediyoruz ve finalde kararı izleyiciye bırakıyoruz. Yani seyirci kendi vicdanında ya da aklında neyin etik olup neyin olmadığını düşünüyor, tartıyor ve karakter adına bir yargıda bulunuyor. Bu bir sosyal deneydir aynı zamanda.

Haberin Devamı

Seyirci ne hissediyor oyun sonunda?
Rahatsız oluyor çoğu zaman. Ama izlediği karakterin yaşadığı kararsızlıktan ya da onun yanlış tercihlerinden rahatsız oluyor, ama kendi yol haritasında yaşadığı ve yaşattığı şeyleri hatırlamaktan rahatsız oluyor. Ama bu rahatsız olma hali güzel. Belki bir ilerleme ya da değer yargıları üzerinde bir etkileşim sağlayabilir bu sonuç. Hayatına yansır belki. Benim derdim, bendeki derdin onlarda da dert olarak tezahür etmesi.

Günümüz tiyatrosunda ne kadar görebiliyoruz bu dertleri peki? Siz nasıl buluyorsunuz tiyatroyu?
Tiyatronun ve tiyatromuzun da etik değerlerle alakalı dertleri var. Çok var hem de… Aynı yüzleşmeyi yapacak cesareti yapan da var fakat yapamayanların sayısı daha fazla. Konuştuğuyla yaptığı arasında çok fark olan insanlar var tiyatronun içinde. Bu da onların ahlaken bir çatışma yaşadığını gösterir kendi içlerinde. Yaşamıyorlarsa zaten sahnede ne anlatırsan anlat inandırıcı olmaz. Paylaştıkların seyirciyle buluşmaz. Özdeşleşemez zaten seyirci. Bazen doğruyu bulmak değil, doğruyu yaşamak zordur.

Haberin Devamı

İlerde başka hangi projelerde imzanız olduğunuzu göreceğiz? Yeni bir oyun olacak mı bu sezon?
Bu sezon için sadece ‘Etik Nedir?’ ile devam edeceğiz. Gestus yeni bir oluşum. Ama yapmayı arzu ettiğimiz pek çok yeni projemiz olacak. Yalnızca tiyatro da değil. Farklı disiplinlerle alakalı farklı işler de yapmayı istiyoruz. Yine de seyirci, sözü olan ve sözü uzaklarda arayıp getirmeyen, bu coğrafyaya ait ortak bir bilinç ve dert taşıyan yapımlarla bizleri izleyecek. Bu kesin bir şey.

Oyun tarihleri nelerdir?
Oyun 11-17- 25 Aralık tarihlerinde Tiyatro Pera- Şişli Blackout Sahnesi’nde saat 20.30’da seyredilebilir. Ocak ayında da 8-15-22-29 Ocak tarihlerinde yine Tiyatro Pera- Şişli Blackout Sahnesi’nde saat 20.30’da olacağız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!